Okuyuculardan gelen mektup, faks, telefon ve e-maillere epey bir süredir sütunumda yer veremedim. Önemli bir bölümünü eğer telefonu varsa, anında cevapladım. Ama bugün hiç olmazsa bir bölümünü sizlerle paylaşmak istedim. Cevat Okur-Ankara: "Vakıflardaki operasyon"la ilgili mesajınız için teşekkürler. Sizin gibi çok sayıda okuyucu bilgi ve belge gönderiyor. İstifade ediyorum. Bir kısmını ilgili yerlere ilettim. Devlet Bakanı Yüksel Yalova'nın telefonları da şöyle: 0 312 425 41 42 Faks: 0 312 425 22 47. Kendisine buradan ulaşabilirsiniz. Mehmet Fakir-İstanbul: "Vakıflar" gibi sivil toplum kuruluşlarımızda yapılacak antidemokratik, hukukdışı uygulamalar ve tasarruflar elbette bizi de mutazarrır eder. Teşekküre değmez. Görevim çünkü. İçbarışın daha da pekişmesi gereken günümüzde insanları ve kurumları uçlara itecek zihniyet, bu ülkeye ve halkına herhalde iyilik yapmıyordur. Vakıflarla ilgili bakanlık, koalisyon hükümetinde Anavatan Partisi'ne aittir. ANAP Grubu'nun telefonları da şöyle: Mesut Yılmaz 0 312 420 52 35-36, Zeki Çakan 420 52 50-51, Beyhan Aslan 420 52 38-40 ve Murat Başesgioğlu 420 52 47-48 Sivil toplum kurluşları üzerindeki demoklesin kılıcı gibi asılı duran dayatmaları ve uygulamaları bu telefonlarla duyurabilir, yetkililere ulaşabilirsiniz. Dr. İbrahim Kahraman-Kocaeli: "Yazılarınız vatandaşın düşüncesiyle örtüşüyor. Aynı duyarlılığı gösteriyoruz. Sesimizi duyurduğunuz için teşekkürler" demeniz daha faydalı olmam konusunda, daha fazla çalışmak sorumluluğu yükledi. İlginize minnetarım. Avukat İhsan Badıllı-Şanlıurfa: Fıkra yollayan okuyucularımdan değişik bir tarz deniyor İhsan Bey. Bir anekdot aktarıyor. Önemine binaen sizlerle paylaşıyorum: - İsmet İnönü'ye hemşehrileri Malatyalılar serzenişe gitmişler. Paşam, hiç memleketinize yatırım yapmıyorsunuz. Bize karşı ilgisizsiniz. Paşa "Hayır" demiş. "Çok ve ciddi yatırım yaptım Malatya'ya.. Türkiye'nin en iyi öğretmenlerini Malatya'ya gönderdim. Bu yetmez mi?" Sayın Badıllı sonra da Malatya'da liseden mezun olan ünlü devlet adamlarını sıralıyor. Şapka çıkartılır. Sn. Kazım Dinç-Eski Sağlık Bakanı: İlginiz, duygularınız ve değerlendirmeleriniz için medyunu şükranım. Prototipini çizdiğiniz gazeteci gibi, politikacıları da gözümüz gibi korumalıyız. Çalışkan, üretken, dünyaya açık, paylaşabilen, kendisini yenileyebilen, hukuk tanıyan bittabii. Emine Ayabakan-Eskişehir: Tataristan'ın milli şairi Abdullah Tokay'ın adı Ankara'da bir yere verilecek. Bu konuda Büyükşehir Belediyesi'nden karar çıktı. Bütün gruplar ortak karar aldı. DSP'liler de en az MHP ve FP kadar heyecan duydu "Çünkü başbakanımız da şair" dediler. Rıdvan Koca-Erzurum: Ülkü Ocakları Dergisi'nin Elçibey Özel Sayısını (Aralık 2000) izledim. Özbeklerin Türk olmadığı, Türkçeyle yakından uzaktan alâkalarının bulunmadığını; Peştun-Urdu kökenli, Peştunca konuşan bir aşiret olduklarını Alişan Satılmış'tan dehşetle okudum. Bir cehalet örneği. Nitekim Afganistan Türk Gençleri Birliği de yayınladığı bildiride bu fikir fukarasını kınadı. Tepki büyümeden ve Ülkü Ocakları Dergisi (Mart 2001) özür bildirdi, olayın redaksiyon hatasından kaynaklandığını duyurdu! Dileğim yayını sorumluluk alabileceklerin üstlenmesi. Herkesin değil. Rauf Uzunköprülü-Manisa: Üniversitelerdeki YÖK tasarrufundan ve antidemokratik uygulamaların ardından bilim seviyesi maalesef düştü. Haklısınız. Susan bir akademik kadro olamaz, elbette. Bilim adamı da kolay yetişmiyor. De Bakey'in 85, Gazi Yaşargil'in 74 yaşında hâlâ görevler üstlendiği dünyada, Ekrem Pakdemirli üniversitedeki açığın kapatılması için akademisyenlerin 67 değil, 72 yaşında emekli edilmesi konusunda teklif getirdi parlamentoya. Genç işsizlerimiz ise ayrı bir sorun.