Bir güzel hikaye: Afrika'yı görebilmek

A -
A +

Türkiye'de olumlu şeyler de oluyor, insan heyecanlanıyor. Hasan Yalçıntaş eski Ülkü Ocakları başkanlarından. Mühendis olup hayata atılınca genç ülkücülere hocalık yapıyor. Özel sektörde başarılı hizmetlerden sonra ilk siyasi deneyimini MHP'den Altındağ Belediye Başkanı adayı olarak veriyor. MHP Ankara Altındağ'da dördüncü parti o günlerde (1999 Nisan) seçimlere bir giriliyor; MHP, Yalçıntaş ile 13 bin olan oyunu 46 bine çıkarıyor. Başkanlığı az bir farkla FP'li Ziya Kahraman'a bırakıyor. Ziya Bey de ikinci kez kazanıyor bölgesinde. Hasan Yalçıntaş Ostim'de işinin başına dönüyor. Sonra bir sürpriz teklif geliyor Başbakanlıktan. Sincan Yolu üzerinde Tarım Kredi Kooperatiflerine bağlı kısa adı İMECE olan Torba ve Tarım Makinaları AŞ Genel Müdürlüğü'ne "buyur" ediliyor. Gidip bakıyor sadece 4 bekçisi olan ve 6 bin metre karelik alanın neredeyse tümünü yabancı otların sardığı demir aksamın pas tuttuğu bir üretim merkezi! Dökülürken üretime geçiş Maroken koltuk yok, sekreterler, makam araçları hiç biri yok! Yine de kabul ediyor. Kaynak, kaynak da yok. Kamu'da olmayan bir şeyi gerçekleştirecek artık. Gemiler yanmıştır. Geri dönüş yoktur. Gönüllü kamu hizmetlileri yardımcı oluyor, arka çıkıyor arkadaşlarına birer amele gibi başta Genel Müdür Yalçıntaş başlıyor çalışmaya toz toprak içinde. Allah da yardımcı oluyor, işler iyi gitmeye başlıyor. Üretilen arı kovanları yok satıyor. Büyük araçların terazi kolları da öyle. Belki de birkaç kâr eden kamu kuruluşları arasına giriyor İMECE. Konteyner ve Prefabrik Yapı Fabrikası haline dönüyor üretim merkezi. Türk Sanat Müziği Sanatçısı Tuğrul Mumcu duymakta gecikmiyor. Burada üretilenlerle Gölbaşı'nda ev yaptırıyor. İçinde kümesi kulübesi olan bir yazlık. İMECE'ye artık fiziki mekan yetmiyor, 2 bin metrekarelik bir alana daha taşmak ihtiyacı hissediliyor. Soruyorum "neden" diye: - Artık yurtdışından da teklifler alıyoruz. Almanya'dan yeni döndüm. Sudan'dan davet aldım. - Afrika'dan yani, nerden duymuşlar, nasıl duymuşlar? - Esasında geç bile kalındı. Hartum'dan da yeni döndüm. Yunanlılar orada, İtalyanlar orada, Fransızlar da orada. Uzakdoğu'dan Çinlilerin ve Malezyalıların sayısı 20 bini aşmış. Petrol bulunmuş. Çinliler ve Malezyalılarla yapılan anlaşma gereği kendi paylarına 2 milyar dolar düşmüş petrol ihracatından. Bu da şimdilik. Halka da yansıyor bu imkan. Refah düzeyini hemen hissediyorsunuz. - Bunu nasıl keşfettiniz? - Biraz da tevafuk oldu. Türkiye'de okuyan ve doktora yapan Sudanlı arkadaşım Makina mühendisi doktor Usame Reis davet etti. Kendisi Sudan Üniversitesi'nde kompüter bölümü başkanı. Çalışmalarımı duymuş. Çelik konstrüksiyon üretiyoruz. TSE belgesini de aldık. İhracatımız sürüyor. Öğrenmek istedi. Sudan'a bilet alırken zor buldum. Uçaklar dolu kalkıyor. - İlk etkilendiğiniz Sudan girince. Hartum'da Türk ekmeği - Elbette ki Nil nehri. Büyülüyor sizi. Alabildiğine ormanlar. Sudan, Türkiye'nin üç misli. Bir Türkiye kadar yer orman. Nil muhteşem. Şimdi bizim GAP gibi bir proje başlatıyorlar. Yılda üç defa ürün alıyorlarmış. Muzları ve mangoları ihraç ürünleri ve çok lezzetli. Sudanlılar çok çalışkan, özellikle gençler. Türk Koleji de saygın. Sudan bürokratlarının çocukları burada okumak için yarışıyor. Yetkilileri Mehmet Necati, Mehmet Kaya'yı kutlamak gerek. Türkçe bilen sayısı artıyor. Türkiye'yi tanıyan da. - Türkiye'yi tanımıyorlar mı? - Elbette tanıyorlar. Şimdi daha fazla tanıyorlar. Sordum neden Sudan'da Mehmet Emin ismi fazla. Cevapları çok ilginç. "Eskiden Hartum'da İstanbul'dan gelen bir Mehmet Emin Paşa varmış. Görevi bölgeyi korumak. O'na olan saygıdan Sudan'da Mehmet Emin çok. Bundan da mutluyuz." dediler. Şimdi de ülkelerine davet ediyor, bürokrasiyi de azaltma sözü veriyorlar. Hartum'da yıl içinde sadece 7 adli vaka olmuş. Nüfusu ise 5 milyon. - Siz bağlantı yaptınız mı? - Sözümü bitireyim. Kurdivan Eyaleti Vali Yardımcısı "Gelin sizlere yer verelim, ekip biçin, kazanın, birikiminizden istifade edelim" diyor. Hatta Kurdivan ile Kırıkkale'yi kardeş şehir ilanında prensipte anlaşmaya varıldı. Kırıkkale Belediye Başkanı Mustafa Pekdoğan (MHP) yakında Sudan'a gidecek. Hartum'daki bütün fırınlar Türklerin. Hartum Türk ekmeği yiyor. Bu gidiş gelişler ilişkileri artıracak. Bize gelince prefabrike evler yapacağız. 50 okul, bir hastane 15 sağlık ocağı yapacağız. Sudan, Türkiye'den her şey istiyor. Petrol hayatlarını değiştirmiş. Onun için de ilgi fazla. İnşaallah geç kalmayız Afrikayı keşfetmede... Ankara, Afrika'yı görmek durumunda... Hasan Yalçıntaş'a Sudanlılar "fahrî danışmanlık" teklif etti. Hele bir evleri, okulları, sağlık ocaklarını yapmaya başlasın. Gerisi gelecek sanırım...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.