Devlet Konukevi zaman zaman görkemli törenlere sahne olur. Başbakanlıkta dalgalı kur döneminin "ivedi ve mahrem toplantısı" gerçekleşirken Devlet Konukevi'nde şeffaf "imaj ödülleri" veriliyordu. Yargıtay Başkanı Doç. Dr. Sami Selçuk da ödüllendirilenler arasındaydı. İlgi de fazlaydı. Bunda hukuka ve hukukçuya olan açlık da etkiydi bana göre. Ancak hukukçular da eleştirilmez değil. Eleştirilir. Sami Selçuk bundan mutlu olacağını belirtiyor. Ancak yayınlanmış kitaplarındaki değerlendirmelerinin eleştirilmesinin daha sağlıklı olacağı görüşünde. Kulaktan dolma iddialarla eleştiri olmaz. Delil gerek. Sami Selçuk'a "Zirvedeki kriz" soruldu. - Düzelecek umuyorum. Bazı makamlara çıkanlar öfkelerini ve gücenme haklarını yitirirler. Toplantıda Deniz Baykal da var. Hani başucuna Edebali'nin Ertuğrul Gazi'ye öğütlerini asan CHP Lideri. Aynı çerçevedeki tespitler. Sami Bey çok önemli ve hayati kitaplar neşretti. Büyük de bir alâka görüyor. Konferans için de davetlerin ardı arkası kesilmiyor. Gaziantep'te hem baro, hem işadamlarına seslendi. Konferans notlarını aldım. Yeni çalışmalarından işte birkaç satır başı: "- Her toplum lâyık olduğu yöneticileri çıkarırsa, yine her toplum müstehak olduğu suçluları oluşturur. Eğer siz saydam devleti kuramaz, yargı bağımsızlığını ve güçlü yargıyı tesis edemezseniz, yolsuzluklarla başetmeniz mümkün değil. Kanuni Sultan Süleymanların yargılanmalarını istiyorsanız, yargıyı bağımsız kılın. - Köşe dönmecilik üretmenin; kurnazlık çalışmanın; duygusallık, akılcı yaklaşımın; slogancılık bilimin; silah ve zorbalık hukukun yerini alırsa yolsuzluk sorunlarını yaşamaya devam ederiz. - Ne yazık ki Türkiye hep çalar saatle uyanıyor. Çalar saatle uyananlar geç kalanlardır. Türkiye, bir şeyler yapmak için birilerinin talepte bulunmasını beklememelidir." Selçuk'un Sözde Ermeni Soykırımı iddialarının Fransa Parlamentosu'nda yasalaşması üzerine Paris'e Cumhurbaşkanı'na yazdığı mektup da müthiş: ".. Sayın Cumhurbaşkanı, TBMM'nin Saint-Barthelemy, Vendee ve Cezayir Katliamları konusunda aynı yönde kararlar almasını destekleyen girişimlere gerekçe olmaya her zaman açık bulunacaktır. .. Üstelik bu son katliam, 5 Eylül 1960'ta aralarında da Beauvoir Breton, Duras, Guerin, Lefebre, Maspero, Masson, Rollanda, Roy, Sarraute, Sartre, Siguaret gibi dünyaca ünlü 121 aydının yayımladığı "Cezayir Savaşına Katılmama Konusunda Bildiri"de Fransız militarizminin ırkçı ve ideolojik egemenliğine Fransız ordusunun araç yapıldığı, ulusal kurtuluş savaşı yapan" "ezilen halkı" yok etmeye kalkıştığı, özetle soykırımda bulunduğu vurgulanmış, bu soykırım cürmüne ortak olmamak için Fransız Yurttaşlarına orduya katılmama çağrısı yapılmıştır. Barış adına yapılan bu insanî girişimi size anımsatmak isterim. Aynı gün, Fransa'da başlayan Francais Jeanson davası ise, tarihinizin bu trajik sayfasını belgeleyen ve Fransız Adalet Tarihini kirleten Dreyfus Davasına dönüşmüştür. Geçen kasım ayında da General Jacques Massu ve General Paul Aussaresses bütün dünyanın gözleri önünde, Cezayir'de işkence gören, öldürülen ve yitip giden suçsuz insanların dökümünü açıklayarak günah çıkarttılar.. Hukukta olmuş, olmamış sayılmaz.. Ekselanslarının bu konudaki görüşlerini merak ediyorum. Paris'ten cevap gelirse meraklanmamak mümkün değil. Bekleyeceğiz. Selçuk'un grafiğinin yükselmesinde, isminin, unvanının değil; ürettiklerinin, ortaya koyduklarının ve çalışmalarının etkisi var. Çalar saate de ihtiyacı yok. Bir mesele var can ile canan arasında İktidarın ve özellikle DSP ve MHP kanadına mensup ketum milletvekilleri artık konuşmaya başladı. "Bu böyle gitmez." "Dayatmayla hiç olmuyor." "Sorun çözen değil, sorun üreten olduk neredeyse." MHP'li Şevket Bülent Yahnici "Her kurumdan şikayet aldıklarını, sorunların da genelde hep aynı olduğunu" söyledi. İktidar kulisin'de milletvekilleri hükümette bir kan değişiminin şart olduğunu anlatıyor, yoksa kötü ekonominin sonunda bir teknokratlar dayatmasının kaçınılmazlığını savunuyorlar. DYP ise mutabakat hükümeti öneriyor. Hele hele İsrail İşçi Partisi Lideri ve Başbakan Ehud Barak'ın politikadan ayrılması ve istifa kararı Ankara'da daha da dikkat çekti. "İstifa müessesesi"nin mağluplar ve beceremeyenler için olduğu vurgulanıyor. Ve dün Cumhurbaşkanlığı'na bağlı, denetimi denetleyen Denetleme Kurulu, bazı kamu kuruluşlarının dosyalarını incelemeye aldı. Döviz yükseldi. Şaşırmayan sadece IMF.