Düzene çeki düzen

A -
A +

Amerikalıların esprileri hep soğuktur. "Ne demek istedi"ğini daha sonra anlayanlar çok. Bir müddet sonra gülmeye başlar bazıları. Zaptedemezsiniz, ondan sonra. Gül Allah gül, düşün Allah düşün! Bir kısmı İstanbul'dan yansıyor ama, Başkent'te espriler güçlü. Siyasi ve ekonomik kriz yakıştırma üzerine yakıştırma yaptırıyor. İSO Meclis Başkanı Ömer Dinçkök'ün "Türkiye, 65 milyon yolcu ile havada kalan uçak gibi" demesi, ASO Başkanı Zafer Çağlayan'ın "Kedinin bıyığını kesip ortaya bıraktınız"dan daha sert esiyor kulislerde. Koalisyonu oluşturan üç parti DSP, MHP ve ANAP gruplarından söz alıyor, destek için; ne gerekirse o yasal düzenlemenin yapılacağı taahhüdünde bulunuyorlar. Dolayısıyla da liderlerin dışında konuşmak yasak gibi, ama düşünmek değil. Buna rağmen Bahçeli ve Yılmaz kürsülerden birbirine göndermeler yapmıyorlar değil. Bunun üzerine DYP'nin komisyonlarda zaman zaman hükümete destek vermesi, genel kurulda grupları adına mesela "özel emeklilik" konusunda hiç görüş belirtmemesi ve bunun sürmesi, "hükümetle flört" biçiminde algılanıyor. Dahası da ANAP'a kendi tabanından ve kurmaylarından çekilme baskısı da yok değil. "ANAP gider, DYP onun yerine gelir ise şaşmamak gerek" diyenlerin sayısı artıyor. "Olur mu olmaz mı" tartışılıyor. Fakat hükümetin destekçisi 350 milletvekilinin içinden bir tane ekonomist olmadığı iddiası sıkıntılar ortaya koydu. Yeni bir heyecan, kan değişimi, nöbet saatinin gelmesi, yorgunların istirahata çekilmesi, yıpranmamış isim ve resimlerin devrede olması bu ara hızlandı. Çünkü Türkiye böyle siyasi ve ekonomik krizi ilk defa yaşamıyor. Tümünden de çıkmış. İşte anlatılanlardan birkaçı. Başbakan Nihat Erim dönemi böyleydi değişik şartlar olsa da. Maliye Bakanı Ferit Melen hükümeti kurmakla görevlendirildi. Ülke biraz nefes aldı. Sorunlarda artış olmadı fakat çözüm de gerçekleşmedi. Bu defa dışardan biri, Naim Talu Başbakan olarak hükümet kurdu. Başarılı olamadı. Belli bir dönem götürdü ülkeyi. Demirel ve Ecevit gibi ağır toplar var. Ama iktidarları sonraya kaldı. CHP-MSP koalisyonu sırasında Başbakan Ecevit, yardımcısı Erbakan'a vekalet vermeyince hükümet çözüldü. Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk sıkıntıya düştü. Halk Çankaya'ya mektuplar yazarak yeni oluşumlar önerdi! Sadi Irmak Hoca esprileriyle geldi oturdu Başbakanlığa. 76 oy ile Konut'u terketti. Ortadoğu Gazetesi ve Aydınlar Ocağı bir kampanya ile olmayacak bir şeyi; 4 partili koalisyonun kamuoyunu oluşturdu. Demirel AP, MSP, CGP ve MHP ile hükümet oldu. DP'nin ve Ferruh Bozbeyli'nin sert eleştirilerine hedefti. Ama ülke hükümetsiz kalmadı. Alternatif her zaman oldu. Alternatifsiz olduğunu sananlar aldandı. Şimdi TBMM'de bir "ağabey" aranıyor. Yani "Bay alternatif" ama her kesimin sıcak baktığı bir "ağabey" Kütüphanecimi istiyorum Radyomu istiyorum gibi bir şey bu. Kütüphaneciler Haftası'na kütüphanecilerimiz "siyah kurdela" takarak girdi kutlamalara. Kütüphanecilik günümüzde bir fedakarlık, bir gönül, bir fahri hizmet olmuştur artık. Nedeni açıklayayım; AB standartlarının tartışıldığı günümüzde. Türkiye'de 50 bin kişiye bir halk kütüphanesi düşüyor. İngiltere'de 4100, Avusturya'da 2451, Hollanda'da 1750 kişiye! İngiltere'deki halk kütüphanelerinde 140 milyon kitap bulunurken, ülkemizde 12 milyon! İngiltere'de bir kişiye 2.5 kitap, Türkiye'de 6 kişiye bir kitap! Rakamlar sizi sıkmıyor inşallah; ülke gerçeğimizi rahat görüyorsunuz. İngiltere'de bir personel 2000 kişiye, Türkiye'de 20 bin okuyucuya hizmet götürüyor! Kütüphanelerimizde çalışanların da maalesef sadece % 8.5'u kütüphanecilik mezunu. 2923 kişiden 284 kişi kütüphaneci. Nedeni de ücret yetersiz. İyi iş bulan ayrılıyor, ya da yatay geçişle bir başka yere kaçıyor. İş bulmanın şans olduğu Türkiye'de Kültür Bakanlığı'nda bir kütüphaneci (9/1) 175, odacı 167, bekçi 171, memur 174, koruma 176, sürücü 177, teknisyen 194 milyon maaş alıyor. Üstüne üstlük memleketimizde kütüphane sayısı da azalıyor. 1996'da 3285 kütüphane var iken, 2000'de bu sayı 2923'e düşmüş! Bir değil, birkaç kazıklı nokta koymam gerek. Fecaat. 175 milyon ile işe başlayan bir kütüphaneci Kültür Bakanlığı'nda değil de öteki kurumlarda işe başlasa ne kadar ücret alacak? Merkez Bankası ve TBT 300, DİE 400, TOBB 450, Hazine ve TBMM 540, Rekabet Kurulu 600, Ulakbilim ve DPT 600, TSE 660 milyon. Dolayısıyla olur'unu alan kaçıyor değil uçuyor kanat takıp. Personel yönetmelikleri düzeltilirken bu gözden kaçmamalı. Eşit işe eşit ücret. İhtisas öncelikli olmalı. Yan ödeme ve özel hizmet tazminatları yeniden düzenlenmeli. Böyle bir gelişme; ne istikrar programını, ne Ulusal, ne de Ekonomik Programımızı etkilemez. İşçi Konfederasyonlarının açıklamasına göre 4 kişilik bir ailenin mutfak masrafı 405 milyon TL. Kütüphenecimi istiyorum! Hem de hemen, şimdi, vakit geçirmeden. Yerel dergi, mahalli yönetimin gündemi Cevdet Çağın ve arkadaşları Nebahat Erkök, Doçentler Nurettin Güz, Hasan Sert, Mehmet Çetin, Artan Aydın, Sadık Güneş, Metin Oralgöz, Ahu Cengiz, Yalçın Salay, Ömer İnce, Erol ve Dinçer Karaca, Nurullah Özbay, Filiz Dal, Akif Tutar, Cansel Öcal ve Hatice Kardak'ı kutlamak gerek. Bir batılı dergi de AB'ye nispet ancak böyle zengin bir kadro ve imkan ile çıkar. Mahalli yönetimler bu açıdan çok şanslı. Hem şeffaf yönetim örneği Londra'yı, yerel yönetimler ve bilgi toplumunu öğreniyorlar; hem de Peygamberler şehrinin susuzluğunu, Afyon'un merkeziyetini, Ünye'nin dünyaya açılmasını, Gaziantep'in eski çarşılarını, çağdaş belediyecilikte sosyal hizmeti aktarıyorlar. (0 312 466 56 79) Şapka çıkarmamak, hakkı teslim etmemek olur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.