Ev alma komşu al ama!..

A -
A +

Aramızın iyi olduğu söylenemez sınırdakilerle. Bunda Dışişlerimizin tıkanıklığı ve tutuculuğunun elbette rolü var. Ancak bazı komşularımız da hâlâ birlikte yaşayacağımızın farkında değil. Bulgaristan ve Suriye bunu farketti. Yunanistan ve İran ise henüz değil. Zaman zaman Tahran Yönetimini Ermenistan'la olan ilişkilerinde ve terör örgütü PKK'ya verdiği ileri sürülen desteği konusunda eleştiriyorum. Bir dostum "Bunun dozunun iyi ayarlanması lâzım, İran'ı Moskova'ya doğru itmemek gerek" diye uyardı. Doğru bir uyarı. İran da komşusu Türkiye'yi üzme konusunda iddialı sanki. Kıbrıs Rum Kesimi Dışişleri Bakanı Kasulidis'in Tahran'da İran Dışişleri Bakanı Harrazi ile muhabbeti iyi. Aynı sıcaklığı dindaşına göstermiyor. İran, Atina'dan sonra İran Yönetimi Kıbrıs'ı Rumlarla ticaret ve kültür başta olmak üzere, yatırımlara kadar görüş alış-verişinde bulundu. Aynı saatlerde Yunanistan Hükümet Sözcüsü Dimitris Reppas, Kıbrıs Sorunu'nun Atina'da gündemin üst sıralarında olduğunu belirtirken, Papandreu, ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell ile, Tahran'daki görüşmelere şapka çıkartıyorlar sanki. Ne tesadüf aynı gün tümü de! Bir yeni kuşatma sanki... İran Yönetimi için Batı "şeytan"dı açıklamalarında. Bugünlerde Tahran-Berlin ilişkileri sımsıcak. Almanya Federal Parlamento Başkanı Wolfgang Thierse Tahran'da. İran ile Almanya ilişkilerinin daha da iyiye gideceğinde ümitli. Thierse, Şiraz'ı gezerken İran ile siyasi ve ekonomik ilişkileri geliştirmek istediğini belirtiyor. Bugünlerde Almanya Başbakanı Gerhard Schröeder, Tahran'a gitmeye hazırlanıyor. Bazı komşularımız değil sadece; dost ve müttefik ülkemiz de çarpmaya hazır. Bizde birinin tırnağı acısa "insan hakları" diye ayağa kalkanlar İran'da bir makalesinden 19 ay hapis cezasına çarptırılan Mesut Benhud ve yeni tutuklanan iki gazeteciden biri olan Bayan Farinba Dabudi'yi görmezden geliyor. Şu an İran'da 20 gazete ve dergi kapalı, 12 gazeteci reform yanlısı olduğu gerekçesiyle tutuklu. Bu gazetecilerin hiçbirini tanımıyorum ve görüşlerini de bilmiyorum. Ancak uygulama, fikri ne olursa olsun düşünce hürriyetine uygun değil. Hani Batı özgürlüklerde duyarlı idi? Almanya, İran'da mahkûm olan vatandaşlarını soruyor, arıyor sadece; insanları ve insanlığı değil. İran, Ermenistan ile de flört ederken, Tahran Radyosu Ankara'nın Irak'a ABD çizgisinde ambargoyu desteklediğini duyuruyor. Oysa Türkiye, Amerika'ya rağmen, Bağdat Büyükelçiliği'ni yeniden açtı. Yardımlarını Parlamento düzeyinde daha da artırdı. Ne çirkin bir yaklaşım. Radyo bir de deli dana ve zehirli mercimek'e bulaştırmak istiyor Türkiye'yi. Ah komşu, ah! Şıvgın'dan öneriler Halil Şıvgın, Anavatan Partisi'nin kurucusu ve eski Sağlık Bakanı. Halen Türk Dünyası'nda Demokrasiyi Geliştirme Vakfı Başkanı. Ülkenin ekonomisinin geldiği noktaya canı sıkkın. Bundan da Mesut Yılmaz ve Hüsamettin Özkan'ı sorumlu tutuyor. Böyle sorunlar yaşamamızın nedenini de Avrupa Birliği Katılım Ortaklığı Belgesi'nde özellikle yer alan Kıbrıs Sorunu'yla ilgili hususlara Türkiye'nin itirazı. Türkiye'ye derin bir ekonomik kriz yaşattılar. Çözüm önerilerine gelince, Halil Şıvgın özetle şöyle diyor: - İhracatın önündeki engeller tümüyle kaldırılmalıdır. Temel sorunlardan birisi iç borçlanmadır. Hemen kurtulmak gerek. 50 milyar dolarlık iç borç uzun vadeli dış borca dönüştürülmelidir. Hem döviz kaybı, hem yurt dışına çıkan dövizin TL karşılığını IMF Anlaşması gereğince piyasadan çekmek zorundayız. Bu uygulamaya da son verilmeli. - Başka teklifleriniz? - Programa sosyal muhteva kazandırılmalıdır. Ekonomi bürokrasisi yenilenmelidir. Siyasal iktidar güven tazelemeli, milli mutabakat ve uzlaşma arayışlarını artırmalıdır. Dün bunları konuşurken, FP de hükümete, ekonomik uygulamasıyla ilgili gensoru veriyordu. Karaosmanoğlu'ndan sonra Derviş Kemal Derviş'in işi bitti gibi. Dünya Bankası'nda küresel yoksulluğun azaltılmasından sorumlu başkan yardımcı Kemal Derviş. Yani Demokrasi Hareketi'nin de kurmaylarından, Cem Boyner'in eski mesai arkadaşı. Dileyelim Özal gibi çıksın. Sayın Derviş Türkiye'nin ekonomik sorununun da çözümlenebileceğini belirtiyor. Hatta iddialı. Hiç aleyhinde görüş belirten kimse yok. Bir zamanlar aynı sorunu yaşamıştık, aynı konumda Atila Karaosmanoğlu'nu ABD'den getirdi Ankara. Bakan yaptı, çocuk yüzlü bu ekonomistti 70'li yıllarda. İlk açıklaması ise "Türkiye'nin çağı yakalaması için 2387 yıl gerekli" biçimindeydi! Böyle başlayınca, neticesi de öyle oldu, yeniden Amerika'ya döndü Sayın Karaosmanoğlu. Halen Türkiye'de emekli hayatı yaşıyor. Dileğimiz tarihi yeniden tekerrür ettirmeyiz Kemal Derviş ile.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.