Geleceği kucaklayan fikir şöleni veya kongre

A -
A +

Böyle bir iddia ile gerçekleşiyor Anavatan Kongresi 4-5 Ağustos'ta. Sloganı da "Yepyeni Bir Gelecek/Yine ANAP'la gelecek" Sorumlu ise Genel Başkanvekili Mustafa Taşar. Komite'de Abdülkadir Baş ve Selçuk Pehlivanlıoğlu da koşturuyor. Yarın 81 il Başkanı Ankara'da toplanıyor bunun için. Ben sordum genel merkezde, sayın Taşar cevap verdi: - İki aydır çalışıyoruz. Demokratik nizam içinde gerçekleştiriyoruz. AŞTİ Salonu yeniden dizayn edildi. Vekil eşlerine kadar davetler ayrı çıkarıldı. Delegeler otelini, kura ile belirliyor. Salonda masası, kabini, yeri hepsi önceden belirlendi. Lirik Tarih sanat gösterisiyle açılacak kongre. Yabancı konuk yok. Sivil toplum örgütleri ağırlıklı misafirler. Elektronik kart ile salona girilecek.Teşkilat albümü hazırlandı. Bütün Türkiye'ye posterlerimiz asılıyor. - İl defa çok adaylı bir kongre olacak? Baraj için son şans iddiası var. - Demokrasinin gereği çok aday. Elbette olacak. İddiaya gelince, onların son şansı. Çok aday olduğuna göre demek bu partide istikbâl var. - Peki Kongrede Sema Pişkünsüt'ler yaşanacak mı? - Bütün adaylarımız konuşacak. Hiçbir kısıtlama yok. Daha bugün Lütfullah Kayalar'ın arkadaşları geldi. 4000 bayrak verdim. Basın toplantısını genel merkezimizde yaptırdık. Sadece istediği otobüs talebini yerine getiremedik. Bunu hangi parti yapıyor? oy sandıklarımız da şeffaf. - Kazanamayanlar ayrılmıyor, Mesela Vehbi Dinçerler "Red Cephesi" kuruyor? - Hiçbir arkadaşımız ayrılmaz. Red cephesi kurmak da demokratik bir hak. O hakkı kullanabilir. Yalnız bu eleştiriler grupta ve yetkili kurullarda da yapıldı. Kabul edilmedi. Neticeye saygılı olmak gerekirdi. Eleştirilerden elbette ders alınıyor. Partimizden sadece Ertuğrul Yalçınbayır arkadaşımız "yenilikçiler"e dahil oldu. Başka da olmaz. - Peki yenilikçileri nasıl buluyorsunuz? - Siyasi hayatımızda seviye, kalite ve demokratik rekabeti geliştirme yapılanması bizi sevindirir. Ancak burada değişimi gerçekleştirecek kadrolar göremiyorum. Sadece parti kurma hazırlığı yapılıyor. Bazıları siyasal ikbâllerini yeni adreslerde arıyor. Hepsi bu. ANAP'ın hedefini, vizyonunu, stratejisini taklid ediyorlar. Eskilerin biraraya gelmesini, yeni oluşum diye yutturmaya çalışıyorlar. - Sayın Taşar, size de; hükümete vizyonunu vuramadığı eleştirisi var. O zaman ne işiniz var hükümette diyorlar? - Muhalefet psikolojisinin genel karakteri bu. Ciddiye almıyorum. Hükümetin uyumundan rahatsızlar. İktidarda bir koalisyon hükümeti var. Hiçbir parti felsefesini ve proğramını uygulama imkanına sahip değil. Tek başımıza iktidara gelelim, o zaman felsefe de tek olur, program da. - 10 yıldır ANAP yönetiminin hep başarısız netice aldığı, bugün için de barajı bile aşamayacağını ileri sürüyor öteki genel başkan adayları. - Ciddiye almıyorum. Aleyhteki bütün gelişmelere rağmen kemikleşmiş %13 oyumuzu aldık. Ama bugün herkes Anavatan'ın hakkını teslim ediyor. Çünkü hiçbir parti bizim çizgimizi aşan hedef ortaya koyamamıştır. Taklid etmeye çalışanlar var. Aslı var iken, tecrübesi, birikimi ve eserleriyle bir vizyon abidesi gibi duran Anavatan Partisi var iken, halkımız neden Türkiye'nin geleceğini riske atsın? Baraj konusunda derdimiz ve en küçük kaygımız yok. - Mesut Bey'in başkanlık performansını değerlendirmek mümkün mü? - Elbette. Hiçbir kadro ve parti, bu derece sistemli ve sürekli kampanyanın hedefi olmadı. Bu öncülerin içinde maalesef uzun yıllar bizim çatımız altındakiler de var. Bu düşündürücü ve ibret vesikasıdır. Ama dimdik ayaktayız. Bunları yaşayan bir partinin lideri olarak konuya girmek gerek. Mesut Bey de sonuçta insan. O da hata yapar. Hataları olmuştur. Ancak bunu bugün pek çok kişinin seslendirmesini samimi bulmuyorum. Bir zamanlar yakınında olanlar, hatalarda kendilerine hisse çıkarmıyorlar? Siz söylemeden yolsuzluk suçlamalarının kaynağını da belirteyim? - Lütfen Sayın Taşar? - Kaynak, böyle bir hava doğurarak siyasal prim elde etme isteğidir. 1983-1991 döneminde ANAP'ın bulaşmış olduğu tek bir yolsuzluk yoktur. İddia vardır. Arkadaşlarımız da aklanmıştır. Ama iz'i kalmıştır iftiranın. Bugün için kara olmadığımız için, kendimizi aklama ihtiyacı hiç hissetmedik. Gözden kaçan gerçek ise biz risk aldık, fincancı katırlarını ürküttük, suya-sabuna dokunduk. Hiçbir şey yapmayarak başkalarının hatalarından beslenmek yerine Türkiye'nin geleceğine çalıştık. Toplumda değişim isteğinin oluşmasına katkıda bulunduk. - Pahalı bir kongre olacak, ayrıca lüks ve gerilimli? - Hayır heyecanlı, demokratik, tecrübeli, birikimli ve vizyonlu. Değişim projeleri tartışılacak, yeni fikirler ortaya konacak. Demokrat, özgürlükçü, sivil, icraatçı, geleceği kucaklayan bir fikir şöleni gerçekleşecek. Assinovskaya ve Sernovodsk katliamı 2. Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa'daki en büyük katliam olan Srebrenitza katliamı'nın 6. yıldönümü anıldı. Sırp katiller insan kasapları Miloşeviç ve Karadziç'in emriyle Boşnak Müslümanların onbinlercesini kurşuna dizdi. Şehit etti. Toplu mezarlardan sadece 4800'ünün cesedi çıkabildi. Şimdi bunun simetriğinde, yani Kafkasya'da aynı biçimde katliam yapılıyor. Kuzey Kafkasya Rus Birlikleri Komutanvekili Vladimir Moltenskiy bizzat kendisi yapıyor açıklamayı. Susan Avrupa'ya da ve öteki uluslararası kuruluşlara da bu ayıp yeter. - Çeçenistan'ın Assinovskaya ve Sernovodsk köylerinde düzenlediğimiz operasyonlarda insanlık suçu işledik. Rus askerlerinin bu köylere yaptığı saldırılar, Moğol istilasından da tahripkârdı, yüz kızartıcıydı. Soruşturmamız devam ediyor. Şimdi bölgede hayatta kalan Çeçenlerin tümünün vücudunda Rus askerlerin darp izi var. Doğudan da, batıdan da Müslüman kanına susamış vampirleri görmek her zaman mümkün.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.