İnsan eksenli değişim

A -
A +

Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş Frankfurt, ardından New York'a uçtu. Bankacılık çevreleriyle temaslar yaptı. Çoğu da Dünya Bankası'nda görev yaptığı sırada tanıdığı kişi ve kurumlar. Aynı Özal rahmetli gibi bir avantajı ve özelliği mevcut. Tümüne aynı şeyi anlatıyor temaslarında. "Güçlü para politikası ve ekonomide yapısal reform" Başarı için de şartı özel sektörün güçlendirilmesi. Alınacak mesafenin de döviz kurunun rekabetçi bir konuma gelmesi ve turizm gelirlerine bağlı olduğuna dikkat çekiyor. Sonra rica ediyor "Piyasalar programa güvenmeli, kamuoyu desteği sürmeli, siyasi arka çıkış da devam etmeli." Temaslarında aradığı ise "radikal destek." IMF ve Dünya Bankası tamam Derviş'e göre, özel sektör ve bankacılık sektörünün de desteği sağlanırsa "başarı" tamam. Ama yakında Türkiye'ye gelecekler. Gidişatın iyi olduğunu görüyorlar. Derviş dün döndü ABD'den. Yanında eşi yoktu veya görünmedi, kurmayları vardı. Sessiz ama sevincini belli etmeyen bir eda vardı Derviş'te. Nedeni de TBMM büyük bir hızla istenilen kanunları tek tek çıkarıyor. Neredeyse tümü çıktı. Son olarak LPG, Medeni Kanun (eşler arasındaki mal rejimi), Tütün, kamu bankalarının görev zararlarının tasfiye edilmesi vs. Derviş bir istedi ortakları birkaç tane çıkardı. Anayasa Uzlaşma Komisyonu üyeleri de bunlar yetmiyormuş gibi, ballı kaymak sundular, Derviş'e. Başkan Nejat Arseven (ANAP), İsmail Köse (MHP), Mustafa Kamalak (FP), Turhan Tayan (ANAP), Ahmet İyimaya (DYP) açıklamalar yaptılar. Önce liderlere gitiler. Sonra Cumhurbaşkanı'na. Ahmet Necdet Sezer'in istediği "görev ve sorumluluklar"ı değerlendirildi. Son haline göre Anayasa'nın 1, 2 ve 3. maddeleri aynen kaldı. Ölüm cezası, savaş ve terör suçları için geçerli olacak. (ABD'de ırz düşmanına bile idam cezası var) Yargı, Yüksek Hakimler Kurulu, YÖK ve Cumhurbaşkanlığı konusunda Anayasa değişikliği tasarısında anlaşma tam. Siyasi partilerin kapatılması konusunda "odak olma" sorununa da açıklık getirildi. Siyasi partiler kapatılmadan önce hazine yardımını alamama cezası da uzlaşmanın içinde. Karar için belli bir nisap da gerekiyor. Bu da bir yenilik. 37 maddede uzlaşıldı. Geriye 14 madde kaldı. Var mı yenilik başka? Sayın Arseven'in yakın gözlüğünü takarak okumaya çalıştığı uzlaşma metnine göre MGK'da Adalet Bakanı da temsil edilecek. Koalisyonlarda Başbakan Yardımcıları da oy kullanabilecek. Demek istenirse Anayasa maddeleri değişebiliyor. Ancak birinin istemesi, arkasında durması gerek. Üstelik kısa zamanda hazırlandı tasarı. Kamuoyunun tepkisini göreceğiz hep birlikte. Uygulama nasıl olacak peki? Tıkanıklık uygulamada. Abdürrahim Karakoç ne hoş söylüyor Hasan'a Mektuplar'da: "Bu dava dedemden kaldı hakim bey." Devlet insanı için var. Değişikliklerde "insan" unsuru yer almıyor. Sosyal realite hiç yok. Örneklerden "İngiltere'de yazılı Anayasa mı var?" deriz ya. İşte öyle. Teferruatta insanımız boğulmamalı. Önü açılmalı, özellikleri ortaya çıkarılmalı. Bu değişim gerek ise neden geç kalındı acaba? Değilse neden hemen kısa zamanda kim vurduya getiriliyor. Siz RTÜK Yasası'nın ne olduğunu biliyor musunuz acaba? Çankaya imzalarsa bakın nasıl canlar yakacak, taşrayı geri püskürtecek, tekeller nasıl oluşacak? Üstelik kanun tekniğinden de yoksun. Kemal Derviş elbette sevinecek. Yetmez ki, hepimiz böyle bir mutluluğu tatmalıyız. 57. Hükümet "ekonomi iyi gidiyor, enflâsyon düşüyor" falan dedi. İki sene sonra ABD'den Kemal Derviş geldi. Allah'tan yine Dünya Bankası ve ABD'de Türkler görev yapıyor da Ankara'nın gözü arkada değil. İki sene sonrası için, ayakta kalırsak bir teselli işte. İnsanın mutluluğunu, refahını içine almayan, hedef göstermeyen; sürekli caydırıcılığı, cezayı öne çıkaran bir tarz yine değişmeye mecbur. Birkaç sene ne ki bir devlet hayatında?! Katliamın böylesi Stockholm'de Uluslararası Barış İçin Araştırma Merkezi var. Tüm dünyayı sarsan olayları 25 olarak tespit etti. Sıcak çatışma en çok Asya ve Afrika'da oluyormuş. Nedeni de siyasi çıkar, ideolojik görüş ayrılığı, ekonomik nedenler ve yönetime güvensizlikmiş. Dünyayı da en çok Etiyopya-Eritre savaşı; Hindistan-Pakistan arasındaki Keşmir çatışması meşgul etmiş. Çatışmalar da mülteci akını, silah ve doğal zenginlik kaçakçılığını sonuç vermiş. İşte batılının tarafsız ve akademik çalışması! Tuna Nehri'nden cesetler çıkıyor. Son sayı 86. Bataynitsa'daki mezarlarda şimdi kazı ve kimlik çalışmaları yapılıyor. Büyük ihtimal öldürülüp nehre atılanlar Makedonya'daki müslümanlar. Hırvatistan Radyosu konu ediyor gelişmeyi. ABD Vietnam'da ağır bir yenilgi almıştı. Şimdi aynı sıkıntıyı Rusya Çeçenistan'da yaşıyor. Böyle olunca da sivillerden acısını çıkarıyor Moskova. Uluslararası insan hakları örgütlerinin raporuna göre Rus istihbaratçılar geceleri Çeçen evlerini basıyor. Yüzlercesini göz altına alıyor. Hiçbir gerekçe gösterilmeden gözaltına alınan Çeçenlerin daha sonra cesetleri bulunuyor. Bosna dramı şimdi Makedonya'da yaşanıyor. Müslümanlar katlediliyor. Tarafların temsilcisi ve NATO Genel Sekreteri Lord Robertson dün Ohrid kıyısında toplandı. Müzakereler yapıldı. Neticede değişen bir şey yok. Çünkü bu konuda NATO da taraf. Bölgede ve dünyada barış için galiba çok sayıda araştırma merkezine ihtiyaç olacak.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.