FP Lideri Recai Kutan, Bilkent Otel'de basın toplantısı yapmadan önce milletvekilleriyle sohbet ettik. Ali Coşkun, Suudi Arabistan'da TOBB Başkanı iken konuk. Birkaç dili olan Sayın Coşkun, Arapça az biliyor. Otel'de Araplarla konuşurken "gurfatül ticare" deniyor. "Fındık" deniyor. Ali Bey bunu "Otel'dekiler Urfa'dan fındık almak istiyorlar" şeklinde anlıyor. Oysa öyle değil. "Otel" deniyor, "ticaret odası" deniyor. Hep birlikte gülüyoruz. Söze Oğuzhan Asiltürk giriyor: - Suudi Arabistan'da resmi davetliyiz. Araç tahsis ettiler. Mihmandarımıza programızı anlattık. "Zahme.." dedi. Ben de "Zahmet'te rahmet vardır" diye karşılık verdim. Meğer "zahmet" değil, "zahme" imiş. "Kalabalık" anlamında imiş. Gerçekten de gittiğimizde kalabalığı görünce bu yanlış anlamaya hep birlikte güldük. İzdiham da "zahme"den geliyormuş! Oğuzhan Bey'in hatırası da gülüşmelere neden oldu. Sonra ekledi: - Maalesef Türkiye'de insanlar birbirini işte böyle anlıyor. Hep yanlış, hep hatalı, hep eksik. Söylenen başka, anlaşılan başka. Recai Bey toplantıyı klasik bir lider geleneğiyle başlattı. Geç gelerek. Hükümeti, programı eleştirdi. Tümü de doğru bilgiler, düzeltilmesi gerek hususlar. Kutan'a göre hükümet, siyasi, bürokratik ve iktisadi dayatmacılar koalisyonu. Devlet artık milletle kavga etmekten vazgeçmeli. Dernekle, vakıfla, okulla, kursla, giyim-kuşam ile uğraşıp güveni zedelememeli. Türkiye bugün, uluslararası finans çevrelerinin keyif ve merhametine terk edilmiş.. Panik havası içinde de özelleştirme yapılmaz. Yunanistan; başta Türk Cumhuriyetleri ve Makedonya'nın telekomunu satın alıp, kendisininkini de kamu hizmetinde büyütürken, hükümetin özelleştirme tasarrufu sıkıntı doğurur. Bor gibi Telekom özelleştirilmemeli. Devletin elinde toplanmış imkanların paylaşılarak servet edinme dönemi de artık bitmeli. Sivil toplum kuruluşları baronları (TOBB kastediliyor) ve ikinci kurtuluş savaşı ilanlarının millet nezdinde hiçbir anlamı yok. Yanlış ve maksatlı program ülkedeki krizi büyütüyor. Ekonomik deprem, 9 şiddetinde. Peki FP kapatılırsa "FP lideri yasaklanır, ancak daha donanımlıları gelir. Çünkü millete mal olmuş bir siyasi oluşum, FP." Kutan 34 sahifelik raporu atlayarak bir saatte okudu. 5 dakika sorulara cevap verdi. Konuklara ikramda bulundu. Kurmayları yanından hiç ayrılmadı. Sadece Bahri Zengin ve Temel Karamollaoğlu yoktu. Recai Kutan akşam da Galatasaray maçında. Cumartesi Okmeydanı'nda mitinge katılacak. Son sözü de şöyle hükümet için: - DSP, MHP ve ANAP'ı iktidara getirenler, gitmesine şimdilik izin vermiyorlar. Yoksa beceriksizlikleri her tarafından belli. Galiba Oğuzhan Asiltürk haklı. Türkiye'de özellikle sorumlular birbirini anlamakta özürlü. Vatandaşın mecali kalmadı Taksit ile mal alırken, yahut bankadan kredi çekerken size imzalattıkları belgeden söz ediyorum. Okumadan imzalıyorsunuz, o da sizi bağlıyor. Esasında Tüketici Dernekleri bu matbu yazılara tavır geliştirmeli. Çünkü tüketiciyi koruyan tek madde yok. İmzaladınız mı, ekonomik kriz de sizi vurdu işsiz kaldınız mı, yandınız! Beş aydır maaş alamayan, geçenlerde de işine son verilen bir emekçi Şekerbank'tan aldığı 161 milyonluk kredi borcunu ödeyemedi. Hemen protesto geldi bir ayda. 224 milyona çıkmış borç. Bu işsiz genç emekçi bu ay daha ödeyemezse 161 milyonluk borcuna %395 temerrüt faizi alacaklar. Yani bir milyara fırlıyor 161 milyonluk borç. Yandı mı keten helva? Örgütlü esnafın sokaklara döküldüğü günümüzde, bankamatik memur olmayan vatandaş ne yapsın peki? Bu ne ilk örnek, ne de son olacağa benziyor uygulanan ekonomik politikalarla! Mutfaklarda yangın var. Ankara'da ekmeğe % 25 zam geldi, üstüne üstlük. Toplu taşım ücretleri yeniden zamlandı. Birilerinin haberi olsun. Vatandaşın takati, mecali kalmadı. Zaten heyecanını da önce almıştınız. Bin can ile sevdim seni Türk sanat ve halk müziğimizin bestesi, güftesinden; güftesi icrasından; icrası dinlemesinden etkili mi etkili? Ve öyle bir örtüşüyor ki iç dünyada her şey kıpır kıpır oluyor. Dr. Alaaddin Yavaşça, Akif Saydam, Ahmet Nuri ve Nahit Ulusoy, Ali Karakuş, İbrahim Halil Taşkent, Gani Takmaz, Ökkeş Özköseler, Ahmet Serkant, Mazlum Nusret Kılıçkıran gibi bestekarların yetiştiği Kilis'te Kültür Derneği Türk Sanat Müziği Korosu Ankara'da tarihi Türkocağı'ndaki Konseri'ni izledim. Altı yıllık bir il Kilis. Kilis Kültür Derneği Başkanı Şinasi Çolakoğlu'nun açıklamasına göre 1917'de irade-i seniye ile mutasarrıflık vilayet kararı çıkmış, ancak savaşlar hayata geçirmesini çok fazla geciktirmiş. Geciktirmiş ama Türk kültürünü bölgede hep etkili kılmış Kilis. Sanat da böyle. İlim de. Yarım asrı aşmış Türk Sanat Müziği dernekleri Kilis'te hâlâ etkinlik programlıyor. Salon tıklım tıklım dolu. Dede Efendi'den Bimen Şen'e, Saadettin Kaynak'tan Muzaffer İlkar'a kadar besteler icra edildi. Amatör koroda Cevat Çiçek, Ayrılık Yaman Kelime; Arzu Gönültaş, Gülüp Geçti Ben Ağlarken; Feyza Aksoy, Bak Yine Geçti Bahar, Tuncay Sevgen, Ömrümüzün Son Saati Çalmadan Gel Ne Olur, Feyzan Özyılmaz, Unutturamaz Seni Hiç Bir Şey ile öne çıktı. Koro Şefi Celal Abacı'nın Can Suyu ise Levent Sade'nin yorumuyla ayakta alkışlandı, tekrar ettirildi. Çiçek ve alkış seli bir Kilis Türküsü'nü de koroya seslendirdi: "Karanfil deste gider, kokusu dosta gider.." Salonda karanfiller dağıtıldı. Ah bir de konser sonuna doğru Koruma Müdürü olduğunu söyleyen alkollü Nevzat Sedefli balkondaki izleyicileri "Picasso'nun tabloları çalınabilir" diye rezaletle salondan çıkarmasaydı.