Muhalefetin Ankara milletvekili Cemil Çiçek'e göre operasyon ve fedakarlıklar piramidin tepesinden başlarsa netice alınır. Şöyle ki: Önce biz.. Maaşlarımızdan ne kadar fedekarlık yapacağız bakalım. Hep halka yüklenmeyelim. İlk önce oturduğmuz lojmanlar satılsın. Ardından ötekilere sıra gelsin. Böyle olursa inandırıcı olursunuz. Ben de destek veririm, böyle olması şartıyla. Yani bizden başlanmalı herşeye. Cemil Bey ile parlamentodaki odasında sohbet; gelen telefon ve seçmenlerle bölünüyor. Milletvekillerinin Anayasa'daki görevlerini hatırlatıyor. İş bulmak, takip etmek, yahut kotarmak gibi vazifesi bulunmadığını belirtiyor. Tam bu sırada bir kamu görevlisi içeri giriyor maaşı, ikramiyesi ve ek göstergesi daha yüksek bir başka birime tayin için telefon etmesini istiyor. Ayrıca buranın lojmanı, gürültüsü olan yola da bakmıyor, tam tersi yemyeşil bahçeye! Cemil Çiçek hiddetleniyor. Sonra birlikte çıkıyor ben kulis'e, kendisi genel kurul'a geçiyor. Memleket nasıl kurtulur? (iki) Anavatan Partisi Balıkesir Milletvekili Agah Oktay Güner'e Kocatepe'de Vakıf-Kur'un toplantısında sadece ben değil, herkes soruyor "Türkiye niçin kalkınmıyor?. İktidar milletvekili olunca soru yağıyor adeta. Cevap da şöyle: Türkiye'de hükümetlerin politikaları var. Ama milli hedefleri ve siyasetleri yok. Komşularımıza bakın mesela, Rumların megalo ideası var Ermenilerin, Arapların Acemlerin imparatorluk kurma hülyaları mevcut! Onları diri tutuyor. Bize gelince, mevcut eğitim sistemindeki insanla kalkınmak mümkün değil. Bu hantal devlet yapısıyla da öyle. Kendini boğan bir kamu yönetimi sistemi. Gelen her siyasi kadro kendisinin talihi, milletin talihsizliği oluyor. Peki çözüm? Başkanlık sistemi. Günümüzde muhalefeti olmayan parti grupları var. Hiçbir meseleye itiraz etmeyen bir TBMM olabilir mi? Bir hükümet ne zaman istifa eder Allah aşkına? Bu kadar pahalı bir istikrar görülmemiştir. Katılım yok. Bakanlar zam yaparken müstemleke valisi gibi. Gerekçesini ve ne zaman geri çekileceğini açıklamıyor. Ülkede yönetim ve siyaset adamı eksikliği var. Düşünebilir misiniz, siyasetin altındaki herkes tutuklanıyor, ilgili sayın bakan'a hiçbir şey olmuyor! Her seçimi kaybeden bir lider yine yerinde! Sistem halkın katılımına müsaade etmiyor ve vatandaştan kopuk. Bir de anekdot sayın Bakan Güner'den. Padişah, Sadrazam Kılıç Ali Paşa'ya işler iyi gitmediği için kızıyor. Kellesinin uçurulabileceği uyarısında bulunuyor her seferinde. Bir yerde iyice şiddetleniyor, ve diyor ki "Bir hamalı getirsem, senden iyi yapar" Kılıç Ali Paşa tecrübeli. Padişah'a cevap veriyor" "O zaman Sadrazam, Kılıç Ali Paşa olmaz, veziriniz hamal Ali Paşa olur padişahım" A.O. Güner'e göre ekonomi ABD'nin güvendiği Kemal Derviş'e teslim edildi. Ancak Dışişleri nasıra basıyor; Küba ve Irak'a büyükelçi göndererek, İsmail Cem, Libya'ya giderek,. Bu ne lahana turşusu, bu ne perhiz Globalleşme de bir aldatmaca. Peki kurtuluş, çözüm? Para politikasıyla değil. "Üretim, pazarlama ve akıllı bir dış politika ülkeyi kurtarır. İnşaat, enerji ve ulaşım sektörü atılım yapar, devlet de kamuya emredici bir planlamayla özel sektöre yol gösterir. Kültür ve insan gücü öne çıkartılır. Ülkede zihniyet değişir, kaynaklar harekete geçer, devlet de halkla kavga etmeyi bırakırsa ülke kalkınır, sorun çözülür. Ah bir de katılımcılığı öğrenebilsek. İçimizden koparılan bir şey var 27 Mayıs Askeri Müdahalesi'nin etkisinin sürdüğü yıllarda devlet kadrolarında hızlı bir sol kadrolaşma hayata geçiriliyor. İsmet İnönü Başbakan. Üniversitelerde kuzeye bakmak bir imtiyaz o günlerde. Bir ayrıcalık. İbrahim Öktem CHP Milli Eğitim Bakanı. Moskova Radyosu methüsenalar yağdırıyor. Demokrat Partili ailelerin mağduriyeti sürüyor. Tutuklamaların ardı arkası kesilmiyor memlekette. 18 Mart Çanakkale Zaferi'nin yıldönümü. Ulaştırma Bakanlığı, hükümet gibi düşünen gençliğe Kadeş adlı bir gemi tahsis ediyor kutlamalar için. İstanbul'dan Çanakkale'ye götürecek üniversitelileri. Hepsi aynı görüşte delikanlılar. Yani solcu, ilerici, devrimci, Atatürkçü. Gemi Çanakkale'ye yaklaşırken, gönderde bir kadın iç çamaşırı dalgalanıyor, gençlerimiz alkol komasından uyanamıyorlar bile! "Kadeş Rezaleti" böyle fotoğraflanıyor. Gazetelerdeki resim ve haberler ürperticiydi. Çirkindi. İlk seçimde AP iktidara geldi. Süleyman Demirel Başbakan. Seyfi Öztürk Ulaştırma, Ali Naili Erdem Milli Eğitim Bakanı. Bu defa Milli Türk Talebe Birliği'ne aynı kutlamalar için bir gemi tahsis ediliyor. Çanakkale Halkı "bir daha bir daha" diye bağrına basıyor söz konusu gençleri. Her yıl görkemle kutlanıyor sivil toplum kuruluşlarının katkısıyla, iştirakiyle. Yıllarca da sürüyor. Çanakkale Zaferi'ni anlamak için önce Sahafat'ı okumak, sonra bölgeyi gezmek gerek. Yoksa eksik olur. Bugünkü kutlamalara gelince, yeterince değil, aşırı derece resmî törenler. Sivil katılım eksik, halk ve gençlik yeterli değil. Yansıması da üç beş fedakar medyanın yansıtmasıyla. Neden hepsinde yok? İyi değerlendirmek gerek. Bizden bir şeyler çalınıyor, farkedebiliyor muyuz?