Neler oluyor hayatta?!.

A -
A +

İki bakan Kemal Derviş ve Sümer Oral dün sabah kahvaltısında bir araya geldiler. Merkez Bankası Sosyal Tesisleri'nde Amerikanvari memleket meselesi tezekkür ettiler. Başbakan Ecevit'in Mesut Yılmaz'ın açıklamalarına buruk olması, hükümetin devamı açısından bir sorun teşkil etmiyor. Öyle ki Devlet Bahçeli Ankara dışına çıkınca zehir zemberek oluyor. Nitekim Yılmaz'ın Anavatan Kongresi'ndeki başta "Ulusal Güvenlik" kavramına radikal yaklaşmasını sert bir şekilde eleştirdi. Fakat Ankara'ya gelince her şey süt liman oluyor. Politik istikrar canibinde "siyasi otorite" açısından hiç bir sorun yok. Hayatta her şey olacak. Olacak ama olanlar olacakların bittabi ipuçları. Bugün de öyle. Kemal Derviş, Sümer Oral'a hep olumlu şeyler aktardı. Oral da kendisine. Dünya dönüyor, biz yerimizi alıyoruz. Bir de bakıyoruz ki Türk-İş bir açıklama yapmış. Yaşanan ekonomik kriz nedeniyle toplam 2 milyon kişi daha işsiz kalmış. İşsizlik artarak büyüyor Türk-İş'in raporuna göre (ki bana göre yine de iyimser, çünkü resmi rakamlardır, fiili değil) krizden çıkış için güçlü ekonomiye geçiş programında sıra reel sektör ve sosyal sorunların çözümüne geldi. Hükümetin ve Dünya Bankası'nın rakamları da zaten bunun bir itirafı. Rakamlar da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın verileri. Bu yılın ilk ayında tamamına yakını özel sektörde çalışan 740 bin kişi işsiz kaldı. Aileleriyle birlikte yaklaşık 4 milyon insanı etkiliyor. Kayıt dışı çalışırken işsiz kalanlar da dikkate alındığında kriz 2 milyon çalışanı işsiz bıraktı. Geçen yıl bu resmi rakam bir milyon 300 bindi. Bu yıl işini yitiren kayıtlı ve kayıtsız işçilerle birlikte toplam 4 milyon insanımız işsiz. DİE Kasım 2000 ile Şubat 2001 arasında 450 bin kişinin işinden çıkarıldığını Mart ayında açıklamıştı. Aynı çalışmada 21 milyon sivil işgücünden yaklaşık 2 milyonu işsiz görünüyor. Türkiye'de kayıt dışı çalışan sayısı 2000 yılında 3 milyon 600 bine ulaştı. Türk-İş 1998'de 6 milyonun üzerinde olan sigortalı işçi sayısının 2000 yılı içinde beşbine düştüğünü belirtiyor. Mızrak'ın çuvalda gizlenmediği düşünülürse Dünya Bankası Türkiye Temsilcisi Ajay Chibber ekonomik programda sıranın reel sektör ve sosyal sorunların çözümüne geldiğini belirtiyor, yoksullara yardım amacıyla 500 milyon dolar kredi verileceğini açıklıyor. Daha sonra aynı açıklamayı Kemal Derviş de yaptı. Gölbaşı'nda dün Sümer Oral'a da söyledi. Derviş iyileştirmelerin sonbaharda yansıyacağını savundu. Çünkü Dünya Bankası Türkiye'de herkese kişi bazında bilmem kaç dolar cebine gireceğini ileri sürdü, söz konusu yardımlarla. Benim cebime inmedi. Mahalleye değil, şehrimize bile henüz uğramadı dolarcıklar. Mutfağa nasıl girsin Allah aşkına?! ANAP atak hazırlığında Erdal İnönü de gelişmeleri seyrediyor yeni sosyal demokrat programı hazırlarken, merkez sağa soyunan yenilikçi grup ve Recep Tayyip Erdoğan da. Anavatan ise tabanın kaymasına önlem alırken; iç muhalefet, partilerinden kopmamakla, Mesut Yılmaz ve arkadaşları da radikal söylemlerini hem sürdürmek, hem de bürokrasi ve kabinede değişiklik sinyalleriyle hazırlık yapıyor. DSP ve MHP'de değişim yok. Sadece MHP'de Namık Kemal Zeybek'in Başbakanlık Danışmanlığına atanmasıyla bir hareketlenme görüldü o kadar. Hayatta her şey oluyor. Rüştü Kazım Yücelen, Zeki Çakan, Yılmaz Karakoyunlu yerlerini koruyor Anavatan'ın yeni operasyonunda. Öteki bakanların hepsi istirahata sevkediliyor. Yeni isimler ise Mustafa Rüştü Taşar, Ersin Taranoğlu, Ekrem Pakdemirli, Cavit Kavak ve Ali Doğan. ANAP'ın yeni stratejisinde Güneydoğu'dan oy almak için yeni bir uygulama da hayata geçirildi. HADEP, kendilerini en iyi anlayanların ANAP olduğu açıklaması üzerine harıl harıl değerlendirmeler yapıyor. HADEP de değiştiğini ispata çalışıyor. Türkiye'nin partisi olduğunu anlatacak iddiaya göre, belli bir bölgenin değil. Böyle bir gelişme MHP'de tansiyonu yükseltmez mi? Anavatan buna da hazır. Çünkü 17 Eylül'de Anayasa değişikliği görüşülecek eğer TBMM olağanüstü toplanabilirse. Bunun için de başta eli kanlı katil Öcalan'ı da içine alan idam cezasının kaldırılması da bulunuyor. Baraj da. Bugüne bakıldığında, yarının gündeminden çok daha tatlı geliyor herşey. Gelişimi değerlendiremeyen, değişimi yakalayamayan her kişi ve kuruluş esen rüzgarı ya fırtınaya çevirecek, ya da ılgıt ılgıt esen havaya. Tercih kendilerinin. Ülke ve insan bizim. Bir yakışıksız örnek Simten Konut Yapı Kooperatifi kongresini yaptı. İlan için ATO'ya müracaatta bulundu. Ticaret Sicil Gazetesi bunun için damga pulundan gazete ücreti ve hizmet parasına kadar tahsil etti. Bir hafta içinde gazetenin adreslerine ulaşacağını belirtti. (25.7.2001) Metropol dağıtım (2.8.2001) Y. Tozkoparan imzalı kurye ile adrese gitti. Zili çaldı. Cevap alamayınca komşunun adını da haber formuna yazarak döndü. Notta "bizi arayın" yazılıydı. Kooperatif yetkilisi telefon açtı "zilim bozuk olamaz mı, komşuya gidemem mi, tuvalette olamam mı? 60 kilometre merkezinize nasıl gelir de alırım gazetelerimi? Ne o kadar zamanım, ne o kadar imkanım var?" Dağıtım yetkilisi bayan kibar davranmadı. Adamcağız TOBB'u aradı. Özel sektör temsilcisiydi ne de olsa. Kötü örneklerin ağzına biber sürmeliydi. Kibar Ticaret Sicil Gazetesi Müdürü ilgileneceğini söyledi. Fakat gazeteler Kızılay'dan Ümitköy'e hâlâ ulaşmadı. Adi posta olsaydı, belki sahibinin eline çoktan geçecekti.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.