Onca sorunla buraya kadar

A -
A +

Kendimizi bir çerçeveye hapsedip, sonra da kilitliyoruz. Birincisi ülkeyi yasa boğan Üzeyir Garih Cinayeti, ikincisi de Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'ndaki "vurgun operasyonu" Medya ve polis erken davrandı yorumlamada, ikmale bile giremeyecek, sınıfta kaldı. Müteveffa Üzeyir Garih'in ortağı İshak Alaton Allah'tan sağduyulu; suçlu ilan edilen "F.N." ve ailesi için yıpranmalarına karşılık bir değerlendirme yaptıklarını ve gerekeni yerine getireceklerini açıkladı. Yeniden bir sevgi yumağının içine girdiler. Keşke teklifimiz olan tinerci gençler için bir eğitim ve tedavi merkezi açsa Alarko. İpuçları gittikçe kendini ele veriyor. Sanırım önümüzdeki günlerde "katil" ya teslim olacak, ya teslim alınacak. Vurgun Operasyonu'nda ise keşke bir ilki yaşasaydık. Sayın Bakan Koray Aydın, vekaletindeki soruşturma için istifa etseydi daha sağlıklı olmaz mıydı? Gündem tıkanıklığı Ülkeyi bu kadar "siyasi puan" için germeye hiç gerek yok. İşte gensoru da geliyor. Başbakan Ecevit de "Umarım, ANAP-MHP çatışmasına dönmez, dönüşmez" deyiverdi. Dönüp yeniden başa geleceğiz. Aynı iddialar, bir öncekinin benzeri savunmaları birlikte yaşayacağız. Oldu mu yani? "Alternatifimiz yok" diye aynı gündeme mahkûm olmak hoş bir şey olmasa gerek. 1940'lı, 1950'li yılların politik mücadelesine fazla benzerlik gösterdi gelişmeler. Bir şeyler mi unutturulmak isteniyor? Her seferinde "yılların birikmiş sorunları" biçiminde alışıldık savunmalar bu defa inandırıcılığını kaybedecek. Dünya ne ile meşgul, Türkiye ne ile? Milli Atletimiz Süreyya Ayhan'ın Dünya Üniversite Oyunlarında bayanlar 1500 metrede şampiyon olması bile yankılanmadı. Üstelik dünya dönüyor ve Türkiye yerini alıyor?! Ama nasıl? Time Dergisi'ne göre dünya küresel durgunluğa girdi. ABD ekonomisi yavaşlamaya başladı. Hem de keskin yavaşlama. İnternet üzerinden yapılan sipariş ve pazarlamalar programları alt üst etti. Şirketler zararda. Kredi kartı borçları sistemi tehdit ediyor. Amerika'da böyle olunca varın öteki ülkelerin halini siz tahmin edin. Avrupa'da ABD'ye yapılan ihracat geriledi. Yüksek faiz, iç talebi ve tüketimi azalttı. Telekom firmaları zorda. Bir son örnek de Japonya'dan; Tüketici fiyatları düştü. İç talep daraldı. Bankalar batık kredilerden zorda. İşsizlik had safhada. Gelişme böyle olunca batı tedbir için yarışıyor. Uluslararası Para Fonu IMF Başkan Yardımcısı Stanley Fischer durgunluğun özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeleri vuracağını işaret ediyor. "Sancı" artacak diyor. Ve ekliyor "İşler zorlaşacak. Üstelik Türkiye'nin bizim verdiğimizden çok daha fazla yardıma ihtiyacı var!" Ankara'nın umrunda mı? Yeni partiler geliyor Üzeyir Garih Cinayeti'ni ve Vurgun Operasyonu'nu sadece yetkililer değil, herkes noktalamaya çalışıyor. Keşke bu kişi ve kuruluşlar işiyle meşgul olsa daha iyi olmaz mı? Mr. Fischer panik içinde değil, sorunlarının da farkında: Sermaye akışlarını düzenleyen ve paraya yön veren uluslararası kuruluşların değiştirilmesini öneriyor. Ülkelere borçlarını ödeyebilmeleri için çok daha legal ve mantıklı bir sistemin geliştirilmesi gereğini belirtiyor. Bir memleket gündemine bakın Allah billah aşkına? Tayyip değişti mi, değişmedi mi, yoksa takiye mi yapıyor? İlhan Kesici, Melih Gökçek, Mehmet Ağar ve Yalım Erez'in kuracağı parti ne durumda? Ya soldaki arayışlar? Kemal Derviş Türkiye gerçeğini gördü, artık dinliyor, konuşmuyor. Ama Erdal İnönü ve Mümtaz Soysal Hocalar solda, DSP ve CHP'nin dışında "yenilik arayışları"nı bitirmeye gayret ediyorlar. İster istemez formundaki Deniz Baykal üzülme ve kızma hakkını kullanıyor. Aradan aylar geçmiş, yansımasıyla af hâlâ tartışılıyor. "Keşke çıkmasaydı" diyenler rekora gidiyor. Onca soruna karşılık tatil yapanların sayısı hiç de az değil. 17 Eylül'de TBMM toplanacak. Önce Anayasa değişikliğini konuşacak. Sonra... İşte sonrası daha da önemli "erken seçimin gonk"u vuruyor haberiniz olsun. Çünkü 1980'den bu yana hiç bir hükümet 5 yılı beklemedi sandığa gitmek için. Bu hükümetin de 2002 dördüncü senesi olacak. Gerçek Gündem de umursanmıyor zaten. Hesaplar ona göre yapılsın. Ekonomik başarıyı da keşke 30 Ağustos Zaferi gibi kutlayabilseydik.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.