Yaşa, varol müttefik ülke ABD!. Maryland eyaletinden sonra, Alkansas'ta da "sözde Ermeni soykırımı iddiası" kabul edildi. 24 Nisan artık burada Türk düşmanlığının zirveye çıktığı milli gün! Vali Mike Huckabee zil takıp oynayabilir. Nasılsa muhtemel "Kore Harp"leri yok artık. ABD, BM borçlarını ödemiyor ama Ankara tek kuruş borç takmıyor. Devam Türkiye'm. ABD'nin biraraya getireceyi Koçaryan-Aliyev Zirvisi öncesi, Ermenistan Sağ Güçler Birliği Sözcüsü Zavid Şahmazaryan bölgeden toprak isteklerini hiç çekinmeden yeniliyor, üzerine basa basa tekrar ediyor! Bölge barışı şimdi iki misli daha tehlikede. 31 Mart ise Milli Azeri Soykırım Günü. Hâlâ saldıran Ermeniler 1918'de 30 bin Türk'ü katletmişti. Resmi ağız'ın sustuğu Ankara'da bir sivil toplum kuruluşu Azerbaycan Kültür Derneği sorunu gündeme taşıdı. Büyük Ankara Oteli'ndeki etkinlik, sıcak bir bahar gününe rağmen doluydu. Oturum Başkanı Cemil Önal, bir diplomatımıza soru yöneltti: - Davamızı anlatmak için davet edildiğimiz uluslararası toplantılara maalesef devletimiz izin vermiyor. Dışişleri, istihbarat teşkilatları, hatta hükümet bile milli meselelerimizde sivil toplum kuruluşlarımıza neden yardım etmiyor bilgilendirmiyor? Gündüz Aktan önemli bir devlet adamı, birikimi olan bir yazar. Dedi ki: - Devlet topluma güvenmez ve önem de vermez. Ancak görülüyor ki sivil toplum sesini örgütlü biçimde duyurmaya başladı artık görmemezlikten gelemez. Bu iyi bir gelişme. Şurası bilinmeli ki, devleti devletler değil, sivil toplum harekete geçirir. Doğrusu da budur. Demek ergenlik dönemine henüz girildi. Gelelim dışişlerine? Aktan önemli vurgular yaptı: - Dışişlerimizin yapısı da buna müsait değildir. Sadece günlük sorunlara yetişmeye çalışıyor. Oysa ciddi gelişmeler var. Mesela Avrupa ne yapmak istiyor? Türkiye'ye karşı bir ırkçılık, bir ön yargı var. Bunu sürekli sıcak tutuyor. Türkiye hukuk bakımından haklı ama, Ermeni Diasporası'nın propagandası için harcadığı yıllık para 60 milyon dolardır. Hukukla değil, duyguyla öne çıkmaya başladılar. 25 bin kitap yazdırdı ve yayınladılar. Gündüz Aktan'a göre Türkiye için batı hükmünü verdi. Arşivle, hukuk ile değil, duygu ile. Devamı şöyle: - Sünepe dış politika yapan bir ülke Türkiye, "Siz müfterisiniz" diyebilir, diyemiyor bu ülkelere. Ermeniler kendilerini Yahudilerin yerine koymuştur. Tazminat ve toprak istiyor. Tek şansları bu oyun. Bugüne kadar Türkiye aleyhinde 7 bin dava açıldı. Bu toplantılar ve endişeler hırsız eve girdikten sonra, kilidi değiştirmeye benziyor. Olsun, yine de gazımızı boşaltmaya vesile! Gürbüz Evren'in deyişiyle gelişmeleri 30-40 yıl geriden takip ediyoruz maalesef. Sayın Evren'e göre Ermeniler bulunduğu ülkelerin tarih kitaplarına 24 Nisan'ı soykırım diye geçirdiler! Dünya kamuoyu da bunu böyle biliyor. Ankara ise içine kapanık ve duygusal. Ayrıca Ermenileri de, batı kullanmakta mahir. Bunların çoğu da dost ve müttefik ülke! Oysa bu ülkeler hem Ermeniler'den, hem de Türkiye'den (kusura bakmayın, yıllarca birlikte yaşadığınız insanlarla sizi düşman ettik) diyerek özür dilemeliler. Ancak çözüm de yok değil: - Yurtdışında yaşayan 4 milyon insanımız var. Bunlar çifte pasaport ile hemen o ülkenin vatandaşlığına geçmeli. Dışişleri de buna yarımcı olmalı. Ağır kanlı milletiz. Bir koordinasyon eksikliği var. Etkinlikler yapıldığı yerde kalmamalı. Yayılmalı. Avni Özgürel anlattı. Mesela Amerika'da Ermeni çocuklar caddelere çıkıp hiç tanımadığı insanların yakasına soykırım iddialarını yansıtan rozetler takıyorlarmış propaganda olarak. Peki biz? Galiba Türkiye tarih şuuruna vakıf, vicdanı ziyalı aydınlarını, yöneticilerini bekliyor. Yoksa bunlar zurnanın son deliği iddialar. Bürokrasi engellemese, en iyi savunma hücum. Ah bir anlayabilsek, doğruyu yansıtabilsek. Gaziantep savunması ve Taşar Mustafa Taşar memleketine ve bölgesine hizmet götürdü. Öyle ki Gaziantepli üç bakandan sadece Mustafa Bey politikanın gündeminde. H. C. Güzel ve V. Dinçerler parlamento dışında, Taşar 1983'ten bu yana TBMM'de. Şu an da Anavatan'da Yılmaz'dan sonra ikinci adam. ANAP'ın en zor günlerinde bile barajı aştı. Ama artık işi zor. Gaziantepliler bu defa alayişle, nümayişle karşılamadı. Hatta kepenkler indi. Mustafa Bey'e sanayiciler tepki gösterdi, esnaf gibi. Savunmalarını soğuk durarak yaptılar. Gaziantep'in en saygın kuruluşları zorda. Konukoğulları 300 kişiyi işten çıkardı. Topçular fabrikayı kapattı. İşsizlik, fukaralık artıyor. Sorun diz boyu. Mustafa Bey usta. Hemşehrilerinin tepkisine hak verdi: - Haklısınız. Koalisyonlarda maalesef böyle oluyor. Bizi tek başımıza iktidara getirin, herşeyi düzeltelim. Kalem el feneri aydınlatması Başbakanlık yine tasarruf genelgesi yayınladı. Kamu kuruluşları birimlerine dağıttı. Sular boşa akıtılmıyor, elektrikler yeteri kadar kullanılıyor, gazeteler kesildi vs!. Genel Müdür yardımcıları bile servisle geliyor!.. Bir kamu kuruluşundaki daire başkanının şoförü anlatıyor: - Ağabey, başkanım gazete kuponlarını keserek, Dikimevi'ndeki dağıtılan promosyon kalem el fenerini almamı istedi. Buraya 17 kilometre. Birkaç saat bekledim aldım. Başkanıma verdim. Bana kızdı. (Hani bunun pili) dedi. (Vermediler, yokmuş) dedimse de yeniden gönderdi. Gerçekten yokmuş. Yeniden döndüm kurumuma, başkanıma anlattım. Bu defa bir şey demedi. Beni makamdan aldı. İşimden oldum.