Sorunlar gayrete hız kazandıracak

A -
A +

1 Eylül Barış Günü, sulhümüzü karıştırdı. Türkiye'nin değil de, Kürtlerin partisi gibi fotoğraf veren ve bu yüzden içinde de çatışma hissedilen bir oluşum "barış" diye yine ortalığı kana buladı. Bir vatandaş öldü. Onca polis ve sivil insan yaralandı. Halk zarardide oldu. Bununla kalsa iyi. Bakıyorum dünya basını Ankara'nın aleyhinde bir fırsat bulmuş dört nala koşuyor. Komşu İran'da Tahran Radyosu güya bir Türkiye uzmanı konuşturuyor! Adı Muhammed Nurettin! Bu zat Kürtlerin iki yıldan beri siyasi ve barışçı yollarla isteklerini almaya çalıştıklarını, eğer barış içinde isteklerine kavuşamazlarsa yeniden silahlı mücadeleye döneceklerini ileri sürüyor!! Demeçte de, yayında da hinoğlu hinlik yatıyor. Uzmanlık değil, akıl verme, yol gösterne. Bir türlü PKK terör örgütü diyemiyor. Üstelik Kürt diye ayırmaya çalıştığı insanlar Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin vatandaşı. İstekler silahlı eylemle, şiddetle alınmaya kalkışılırsa, bunun adı tek başınaysa bireysel, çok sayıda ise örgütlü terör olur. Bu da Uluslararası terörün bir parçası demektir. Hangi ülke veya kuruluş arka çıkarsa, teröre destek vermiştir. Ankara tecrübeli; tuzağa düşmez Türkiye'nin terörle imtihanı uzun sürdü. Çok şehit verdi. Kaynak aktardı. Bu saatten sonra da gürültüye pabuç bırakmaz. Eğer bir bölgede ekonomik, sosyal ve kültürel sorun varsa, bu ülkemizin sorunudur, hepimizin meselesidir. Kimsenin de bölgesel ayırım yapmaya ne hakkı vardır, ne de yetkisi. Provokasyonlara da bu saatten sonra kimse gelmez, tuzağa düşmez. Ama ne yapalım ki, ülke iyi yönetilmiyor. Onca beceriksizi biraraya getirmek isteseniz mümkünü yok ki başarılı olamaz bir yerde açık verirsiniz. Anayasa değişikliği bu kadar gecikmemeliydi elbette. İnşaallah 17 Eylül'de toplanabilirse TBMM; ilk gündem maddesini Anayasa değişiklikleri oluşturacak. Çünkü bazı komşularımız dahil, bizi şikayet etmede, profesyonellik kazandılar. Asıl barışı istemeyenlerin kim olduğu da herkesçe malum. Kendilerini ilgilendirmeyen bir konuda böyle bir haklarının bulunduğunu sananlar fena halde deşifre oldu. Bunlara bazı komşularımız da, bazı dost ve müttefik olan ülkeler de dahil. Hâl böyle iken, Avrupa Parlamentosu da Kıbrıs sorunu'yla ilgili Türkiye aleyhinde rapor hazırlıyor. Oysa BM Genel Sekreteri Annan'ın Kıbrıs Özel Temsilcisi henüz gitti adaya, temaslarını sürdürüyor. AP Raporu ise alelacele bugün tartışılıyor. İçinde şantaj da var, tehdidin yumuşatılmış versiyonları da. Hani Denktaş diyor ya, "Kıbrıs Rum kesimi Avrupa Birliği'ne üye kabul edilirse, KKTC'de kendi yolunu kendi seçer" Hâl böyle olursa Ankara AB üyeliğini unutacak, AP'ye göre. Dışişleri halkın duyarlılığını bildiği için bundan duyduğu rahatsızlığını "iki tarafın uzlaşmasıyla oluşturulacak bir konfederasyon" biçimindeki görüşünü yeniden bildirdi. Ancak Rum tarafı huysuz, uzlaşmaz ve hırçın. Aklınca Türkiye'nin girdiği ekonomik kriz'i de kullanmak istiyor. Bilmiyor ki, Türkiye en zor şartlar altında zafer kazanan bir ülke. Rum kesimi bunu çok iyi bilir. Örgütlü toplumun güzelliği Avrupa'da Türk nüfus çoğalıyor. Üstelik bu sayı yerleşik düzene sahip insanlarımızın tercihi. Bir kısmı çifte vatandaşlık hakkına sahip Hollanda'da olduğu gibi. Bir kısmı ise Almanya'daki işlemlerini tamamlayıp o ülke vatandaşlığına geçti. Bu statüyü de sadece Türklere uyguluyorlar! Buna rağmen yazı da gelse, tura da gelse insanımızın lehine. İsrail'e gidenler ve hele özellikle politikaya meraklı olanlar bilir ve görür ki, Afrika'dan, yahut SSCB'den göç edenler, yahut rengi siyah yahudiler bir siyasi oluşum içinde beraberler İsrail'deki mevcut partilerden birine üye olmayıp, kendi hukukları için ayrı ayrı teşkilatlandılar. Şimdi bakıyorum batıda yazılı medya Türk asıllı Almanların bir siyasi parti kurmak istediğini yazıyor. Almanya'nın Sesi'nde dinledim, Focus Dergisi'nin haberini konu etmişti. Bu ülkede yaşayan Türkler alman vatandaşı olmaya davet ediliyor. Zaten işadamlarımız örgütlü. Olumlu gelişmeler bunlar. Üstelik Türk Dış Politikası lehinde artı puanlar verdirecek adımlar. Görüyorum da vatandaşımız, gurbetçimiz devletinin önünde. Bürokrasisini yenmenin gururu içinde. Türkiye'yi dışarıya jurnalleyenler artık kayaya çarparsa şaşmamak gerek. Medya da gelişmeleri değerlendirirken PKK terör örgütünün propagandasının etkisinde kalamayacak. Bilgiye ulaşacak. belgeye varacak. Barışı zedeleyenler, barışsever görünemeyecek. Onca soruna rağmen, yine de üstesinden geleceğimiz meseleler kambur olmuyor, tekrar ediliyor. Becerikli ve üretken bir yönetim için bunlar problem bile değil. Daha fazla çalışmaya, etkilemeye neden. Sorunlar gayrete, bazan istemeseniz de hız kazandırıyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.