Sürekli gerilime "evet" mi?

A -
A +

İsrail'in Filistin halkına karşı saldırıları ve şiddet eylemleri artınca bir tepki de kendi halkından geldi. "Amansız Bir Savaşa Hayır" diyen binlerce İsrailli eski başbakanlardan İzak Rabin'in öldürüldüğü alana kadar yürüdü. 5 bin kadar Filistinli sivilin şehit edildiği Sabra ve Şatilla Katliamları'ndan sorumlu, savaş suçlusu Başbakan Ariel Şaron'un iktidara geldiğinden bu yana yapılan en büyük gösteri oldu "Amansız Bir Savaşa Hayır." Şaron için Belçika'da da suç duyurusunda bulunulduğu haber veriliyor. Danimarka'da da aynı duyarlılık var. Açıklamalar yapılıyor. Dünya kamuoyunda İsrail'in Filistin'e karşı topyekün bir imha hazırlığı içinde olduğunun ipuçları artık görülüyor: Geri kalan Filistin toprakları da işgal edilecek. Özerk bölge ortadan kaldırılacak. Filistinliler yurtlarından edilecek, Arafat sürgüne gönderilecek. Zaten bazı İsrailli askerler Arafat'ın öldürülmesi gerektiği üzerinde görüş açıklamışlardı! Filistinliler evlerine dönemiyor. Dönüş yasağı uygulanıyor. Buna karşılık Yahudi yerleşim merkezleri inşası hız kazanıyor. BM Dünya Örgütü Konferansı'nda İsrail "ırkçı devlet" ilan edilecekti. Gündemden düşürüldü. Diplomatik oyunları iyi biliyor İsrail yönetimi. Şimdi kendine, özellikle de halkı Müslüman bir devletin arka çıkmasını istiyor. Gözüne de Ankara'yı kestirmiş. Türkiye'yi yanına çekmeye çalışıyor. Bir de Azerbaycan'ı. Mısır tavır koydu son günlerde. Ürdün ise sessizliği tercih ediyor. Her gün kan, her saat öfke Ekonomik krizde olmasına rağmen Türkiye'ye gelen İsrail Savunma Bakanı Binyamin Ben Eliezer, Arraw füzelerinde kullanılan erken uyarı sistemini birlikte üretmeyi önerdi. Bundan amaç askeri gözlemcilere göre Türkiye'yi kalkan etmek. Genelkurmay Başkanı Shaul Mofaz da Ankara'da, ağırlıklı olarak tank ihalesi ve silah satışı konusunu sıcak tuttu. Hassas günlerde tehlikeli projeler devreye sokuluyor. Üstelik İsrail "Dev ülke Türkiye'yi sadece bir dost olarak değil, bir stratejik destekçi olarak arkamıza almak önemlidir" diyerek bir taşla iki kuş vuruyor. Faturayı da Türkiye'ye ödetecek. Ankara bütün bunlara rağmen mesafeli. İsrail'in hızı ise Haydarpaşa-Bağdat Treni'nin yeniden devreye girmesiyle arttı. İranlı ve Suriyeli Bakanların Ankara'ya gelmesiyle keskinleşti. Üstelik bu ülkelerle yeni sınır kapıları da açılması düşünülüyor. Mısır doğalgazı Türkiye üzerinden pazar arayacak. İşte bütün bunlar Telaviv'i düşündürüyor. Üstelik Türk kamuoyunda Kasap lakaplı, Başbakan Ariel Şaron'un Türkiye ziyaretine de büyük tepki var. Bu tepki İsrail'in Filistin Güvenlik şeridindeki üssüne ve El Fetih Örgütü liderlerinden Mervan Barguti'nin konvoyuna füze saldırısında bulunması, daha dün üç Filistinli masum halkın öldürülmesiyle öfkeyle büyüyor. Her gün yeni bir saldırı ve katliam var Filistin'de. Müslümanlar zayıflatılacak... Rusya; İsrail ve Filistin'e çağrıda bulunuyor "diyaloğu sürdürün" diye. Arafat batılı liderlere mesaj gönderiyor ve acil müdahale istiyor. Uluslararası gözlemci talebinde bulunuyor. Uluslararası Ortadoğu Araştırma Komisyonu Raporunun uygulanması hatırlatılıyor. Hal böyle iken İsrail umursamıyor, ABD görmezden geliyor, sorunu donduruyor. Ve dün son anda bir değişiklik olmadıysa İsrail'in Bakü Temsilciliği resmen açılacaktı. Bakü-Telaviv ilişkileri yeni bir döneme başladı böylece. Azerbaycan'ın Hazar Petrolleri yüzünden İran ile gerginliği sürüyor, İsrail ile ilişkileri başlıyor! Hazar Denizi'nde kıyısı olan 5 ülke bir kıvılcımdan etkilenecek kadar duyarlı bugünlerde. İsrail belki de dünyanın en kritik bu bölgesine giriyor. 1999 Aralığında BM Genel Kurulu Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünü destekleyen bir kararnameyi oyladı. İsrail olumlu oy kullanmadı. Bunun açıklaması şuydu; Ermenistan'ın Azerbaycan topraklarının %25'inin işgaline evet. Daha Karabağ sorunu gündeme getirilmedi, bile. İsrail bununla yayılmacı ve sultacı hedeflere kendisiyle birlikte ortak aradığını ortaya koydu. Ermenistan da ABD'nin (İsrail'in Ortadoğu olduğu gibi) Kafkasya Jandarması görünümünde. İşgallerle Müslüman ülkeler zayıflatılmak, İsrail ve Ermenistan'ın da egemenliği meşrulaştırılmak isteniyor. Bu da bölgeyi sorunları kördüğüm ve her an patlamaya hazır hale getiriyor. Bütün bu gelişmelerden İsrail halkı da rahatsız. Hedef gösteriliyor. Terörist eylemlerde can verenlerin çoğu masum insanlar. Dolayısıyla sadece "amansız bir savaşa hayır" derken sürekli bir "gerilim"e de evet denmemeli. Türkiye de bu gerilimden kurtulabilmeli. Tuzağa düşmemeli.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.