Başbakanlık'ta dün bir vatandaş kendisini demir parmaklıklara kelepçeleyerek, hayat pahalılığını, ekonomik krizi protesto etti ve bağırdı yazar kasa ve tanker protestocuları gibi "Ben dürüst bir vatandaşım." Bunu, yönetimde sorumluluk alanlar iyi okumalı. Sadece vatandaş değil reel sektör de sıkıntıda DİE'nin araştırmasına göre bu yıl son 7 ayda üretimini durdurarak kapanan fabrika sayısı 1510. Kapatan kapatana öyle ki batılı gazetelerde ilanlar var bunlara ilişkin. Avrupalı finans kuruluşları üyelerine Türkiye'de çok ucuza alınabilecek fabrikalar olduğunu duyuruyor! Allah'tan TOBB yönetimi reel sektöre duyarlılığını gösterdi. Çünkü durum iyi değil. Bunu bilmeye müneccimlik gerekmiyor. Bir zamanlar başta TÜSİAD, MÜSİAD ile başlayan, sonra genç işadamlarıyla artan, kent isimleriyle sayısını çoğaltan, nihayet hobilerini de kapsayan aynı görüşteki işadamlarımızın kurdukları meslek örgütleri TOBB'u geriye itmişti. Siyasi iradeyle örtüşen politikası da bunu pekiştirmişti. Fakat şimdi TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu ve arakdaşları sektöre sahip çıkmakla kalmıyor, sesini yükseltiyor. Aylardan beri sadece bankacılık sektörünü düzenlemeye çalışan hükümet nihayet TOBB'un girişimiyle reel sektörün sorunlarını hiç olmazsa dinlemeye başladı. Bunun başarısı TOBB'a aittir. Ayrıca birbirine küs gibi duran bakanlar bile bu vesileyle bir araya geldi. TOBB üyeleri tekstil'den beyaz eşyaya; otomotiv'den tarım ürünleri'ne kadar yaşanan sıkıntıları dile getirdiler, çözümler ortaya koydular. Gecikmiş bir birlikteliğin artıları tamamıyla TOBB yönetimine ait. Çünkü uygulamayı yapan reel sektördür, elini taşın altına koyarak risk alıyor. Valiz ticareti bitti mi? Birkaç gün önce TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu'na tebriğe gittim. Genç Başkan Hisarcıklıoğlu başarılı olmanın zaruretini çok iyi biliyor. Diyaloglar kurabiliyor. Sempatik. Her türlü siyasi görüşe aynı mesafede. Ancak üyelerinin hangi görüşteyse, ona yakın bir siyasi partide görev almasından, etkili olmasından, devreye girmesinden yana. Yanında Burdur Ticaret Borsası Meclis Başkanı Zeki Evren de var. Bir dokun sorunların vahametini gör. Ancak çalışmalarından umutlu. Rıfat Hisarcıklıoğlu'na soruyorum: - Yurtdışına çıkışlarda ödenecek 50 dolar vergi, sektörü etkiledi mi? Özellikle sınır kentlerinde. Ayrıca Yunan adalarına, mesela Rodos'a günü birlik gidişlerde bu harç alınmıyor?! - Sınır ticaretimizi çok etkiledi. Üreticilerimiz öfkeli. Çünkü sınır kapılarından her gün girip çıkan ve bavul ticareti yapan insanlar büyük darbe yedi. İşsizliğin had safhada olduğu ülkemizde bu bir çözümdü. Üstelik dışarıya mal satıyor, döviz getiriyordu bu insanlar. Edirne Ticaret Odası bu konuda girişimlerde bulunmuş TOBB aracılığıyla. Kilis Ticaret Odası da. Başkan Mehmet Çiloğlu öteki başkanlar gibi hem TOBB'a bilgi vermiş, hem Başbakanlığa müracaatta bulunmuş günü birlik yurtdışına çıkışlardan 50 dolar alınmaması için. Öncüpınar Sınır Kapısı'ndan bir Allahın kulu artık geçmiyormuş. Oysa daha önce günü birlik çıkışlarda götürdükleri eşyaları satarak (valiz ticareti) çoluk çocuğunun geçimini temin ediyorlardı. Şimdi değil. Üstelik sermayesiz, mesleksiz, eğitim düzeyleri düşük ve yaşları genç olan bu insanlar, temenni edilmez ama sosyal bunalımla karşı karşıya kalabilirler. TOBB Üyeleri sınırda ikamet eden ve karayolu ile günü birlik yurtdışına çıkan kişilerin de 50 dolarlık borçtan muaf tutulmasını istiyor. TOBB, üyelerinin arkasında. Koalisyonun da vatandaşın arkasında olması gerekmez mi? Bir kitap: Doğal Afetler ve Din Uludağ Üniversitesi'nden Dr. Talip Küçükcan ile 9 Eylül Üniversitesi'nden Doçent Dr. Ali Köse'nin Marmara Depremi üzerine psiko-sosyolojik araştırması dikkat çekici bir çalışma. Referansları da önemli. Kutlarım. Türkiye Diyanet Vakfı Araştırma Merkezi Yayını.(Telefon: 0 216 474 08 50) Yayını.