TBMM olağanüstü toplandı, çalışmalarını da sürdürüyor. Anayasa Komisyonu da bugün, değişecek 37 madde için start alıyor. Parlamento beş partiyle tatile girip, bir fazlasıyla açılınca komisyonun yeni üyesi de kolları sıvadı. Bittabi bu üye Ak Parti'den. Bir değişiklik de Yüksel Yalova'nın TBMM Başkanvekili seçilmesi. Artık hizmette hız zamanı. Hükümetin üçüncü yılı parlamentoyla birlikte. Her zaman da ülke gündemini değiştirecek Amerika'daki gibi terörist saldırılar olmuyor. Sun'i gelişmelerle bu değişiklik sağlanmaya çalışılıyor. Güven duygusu artık yönetime yeterli değil. Bunun telafisi gerekiyor. İnsanlar kendini yönetenlere, idare edenlere güvenebilmeli. Mazeret elbette olacak. Fakat bu güvenin yerini hiçbir zaman alamıyor. Türkiye'de güven yara almış vaziyette. Parlamento'da daha tatilden dönmeyen milletvekilleri var. Mevcutlarla muhabbet ettik. Gündem uluslararası terördü. Kim demiş, neler demişten ziyade ne denildiği öne çıkıyor. İşte görüşler TBMM'de - Çılgınlık hiç kimseye yaramaz.. Din savaşı ve cadı avına çıkmayın.. Türkiye tarihi bir fırsatla karşı karşıya. ABD evrensel hukuka uymalı.. Sabırlı olunmalı.. Türkiye'nin 30 yıllık terörle mücadele birikimi önemli ve istifade edilmeli.. Dünyayı kana boğacak senaryolardan kaçınılmalı. Ankara "diyalog grubu"nu üstlenmeli Özeti bu. Amerika'da terörist saldırıda hayatını kaybedenlerle, parlamentonun saygın ismi, duayeni, hasbi insan Ali Rıza Septioğlu'nun vefatı dolayısıyla saygı duruşunda bulunuldu. İyi ki oylama yapılmadı. Milletvekili iken vefat eden parlamenterlere saygı duruşunda bulunuluyor. Ama bir eki var bu defa. Tartışma çıkardı. Bazı milletvekilleri 17 Ağustos Depremi'nde hayatını kaybedenlere bu kadar ilgi gösterilmediğinden şikayetçi. Hele ABD'de hayatını kaybedenler için düzenlenen dini ayinde eski ve yeni başkanların katılması bayağı etkilemiş. Bizde "liderler ise sadece konuşur" deniyor. "Halka örtüşmez"liği ileri sürülüyor. Gerçekten liderleri ortak bir acıda, aynı toplantıda hiç gören var mı ben bilmiyorum. Böyle bir ihtimali şehit aileleri de hesaba katmış olmalı ki, TBMM'deydi alâkalı sivil toplum kuruluşları. Amerika'nın terörist eylemde ölenlere gösterdiği duyarlılığın, Ankara'da kendilerine gösterilmediğinin burukluğu içinde şehit aileleri. Bunu hatırlatmaya geldiklerini belirttiler, 30 bin aile adına. Kim ne derse desin, bütün dünya ABD'nin acısını paylaşıyor. Ancak Washington yönetiminin "kana kan, intikam politikası" kendi dostu ve müttefiki ülkelerce bile tasvip edilmedi. Varsayımlarla eylem yapmanın zararını bütün dünyanın çekeceği, görüşü daha fazla hakim. Hele buna sonradan tavzih edilmesine rağmen "haçlı seferi" açıklaması da eklenince dünya barışı tehdit altına girdi. İşte Ankara'ya yeni bir görev düşüyor bu gergin ortamda. Doçent Dr. Yavuz Kır bir "diyalog grubu" kurulması biçiminde bir görüş aktardı. Türkiye laik, Müslüman bir ülke. ABD dostu ve müttefiki. Pakistan ile aralarında ebedi bir sevgi mevcut. Afganistan halkıyla tarihi bağları mevcut gerici yönetime rağmen sağlam. O halde Ankara'nın üstleneceği bir görev ve vuracağı "diyalog grubu" dünya ve bölge barışına katkıda neden bulunmasın. Türkiye bu konuda da deneyimli niçin olmasın? Parlamentoda bu görevi üstlenebilecek saygın isimler de çok fazla. Hem Pakistan'da, hem ABD'de itimat telkin etmiş bir değil, birkaç diyalog grubu bile kurulabilir. Ankara atağa kalkmalı. Kabuğunu çatlatmalı. Taşın altına elini sokmalı onca birikim ve tecrübeden sonra. Barışa mührünü vurmalı, mücrimi ortaya çıkarmalı. Körfez Savaşı'nda olduğu gibi bir koyup beş alamadığımız gibi, yirmi beş koyup, biri bile muhafaza edemedik, tek yanlı tavır geliştirmekle. Hâlâ sıkıntısı sırtımızda kambur gibi duruyor. Bu defa böyle olmamalı. Güçlü bir siyasi irade bunu neden başarmasın ki? İki usta politikacı TBMM'de Demirel yok. Fakat kurmayları mevcut. Ayaküstü sohbet ettik. Bana sordular: "Çankaya, göreve geleli bir seneyi geçti, hâlâ medyanın karşısına çıkıp da neden bir basın toplantısı yapmıyor, yapamıyor?" Onlar sorar da ben sormaz mıyım? "Baba eski dostlarına davetiye çıkarmış. Erzurum'da bir toplantıya davet etmiş. Aynı seçim kampanyasına başladığı gibi Dadaş şehrinden. Bir siyasi oluşum mu, yoksa hasret gidermek mi?" Cevap alamadım tabii, cevap veremediğim gibi. Ancak Baba'nın kesinlikle bir siyasi oluşum içinde olmayacağını, oluşumlar isterlerse görüşünü aktarabileceğini belirttiler. Tamıtamına "Demirelvari bir cevap" doğrusu. Turizm Bakanı Mustafa Taşar'ın sofrasına ise Mehmet Memiş ile ortak olduk. Kavun yedik. Ağzımız tatlandı. Sorduklarıma Taşar'ın cevabı ise kendine güvenin bir yansıması: - Din turizmi çerçevesinde bazı yerleri programımıza aldık. Bu yıl Hacca karayoluyla da gidileceğinden yol güzergahındaki tarihi yerleri hacı adaylarına açıyor, ihtiyaçları için kaynak aktarıyoruz. Kilis Öncüpınar da hac kapısı oluyor. Tuvaletlerine kadar sınır kapısının tüm ihtiyaçları gideriliyor.. Temiz şehir operasyonuna gelince, küçük çocukların gözaltına alınması, işadamlarına kelepçe takılması ve işkence iddiaları doğruysa çok yanlış bir uygulama. Ancak Tantan, Albayraklar Dosyasını tamamlamamıştı. Eksik kapatmıştı.