"Ülkeye katma değeri olanlar buyursun"

A -
A +

Demokrat Parti iktidarına karşı gerçekleştirilen 27 Mayıs Askeri Müdahalesi yapıldığında, ihtilâli gerçekleştirenler arasında her çizgiden asker vardı. Sağcısı, solcusu, ortacısı mevcuttu. Nitekim bunlar daha sonra kendi düşüncelerindeki siyasi oluşumlarda yerlerini aldılar. Alpaslan Türkeş milliyetçi görüşün lideri oldu. Yanında da Milli Birlik Komitesi'nden Muzaffer Özdağ, Mehmet Özgüneş, Dündar Taşer vardı. Bir kişi daha mevcuttu ki "aykırı görüşleri"yle dikkat çekti. Ahmet Er... İhtilâli gerçekleştirdiklerinde yüzbaşıydı. En genç ihtilalcilerdendi. Bugün 74 yaşında ve Manisa'da oturuyor. Zaten Akhisarlı Sayın Er. BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu geçen Manisa'ya gittiğinde Ahmet Er'e uğramış. Bittabi Ahmet Bey bırakmamış. Birlikte Sütçüler Köyü'ne gitmişler. A. Er köylüyü dinletmiş: - Bey, borçların ertelenmesi de bizi kurtarmıyor. Sıkıntımız sonsuz. Yazıcıoğlu'nun anlattığı kadarıyla, Ahmet Er'i iyi görmüş, hâlâ halkın dertlerinden mustarip bu eski ustası. Muhsin Bey geçen İçkale'de bir sohbete çağırdı. Mehmet Özülker vasıtasıyla. Baktım gelen gazetecilerin çoğu Fenerbahçeli! Nerede Galatasaraylılar, Beşiktaşlılar, Gaziantepliler vs? Çağırmışlar ama, gelenler hep FB'li. İstanbul'daki uluslararası güreş turnuvasından yeni dönmüş, Muhsin Bey. Laf spordan açılmış iken hangi takımı tuttuğunu soruyorum, ama klasik lider açıklamalarıyla değil "Sakın Milli Takım deme" diye de hatırlatıyorum. Bu soruya oğlu Furkan'ın tuttuğu takımla cevap veriyor. - Galatasaraylı. Anadolu takımı olduğu için Trabzon'u seviyor. Ben Sivaslı olduğumdan Sivasspor da sıralamada. Şampiyonlukta da barış kazansın. Durum anlaşıldı. Gazetecilerin arasına BBP'liler yerleşiyor. Mikrofon yeterli olmayınca "sesimizin kısılıp kısılmadığını" soruyor Muhsin Bey! Ve anlatmaya başlıyor: - İnternetteki kamuoyu araştırmalarında iyiyiz. İdealist bir hareketiz. İnancımızla çıktık. Hangi gelenekten gelirse gelsin ülke için katma değeri olan, ortaya koyan herkes kadromuzdur. Türkiye'de sistem açık hale gelmeli. İlk düğme doğru iliklenmeli. Şüphe esas, güven istisna olmamalı. Başarı verim ekonomisidir, ihracat ve üretimdir. Borç bulma değildir... BBP hareketi heyecanlı. Yeni işe başlıyor gibi sevgi donanımlı. Kuşatan veya kuşatılan ülke tercihi AİHM'nin Rum mezalimi ve katliamına rağmen, taraflı ve siyasi kararı Avrupa Konseyi ile ilişkileri gerginleştirecek boyutta. Sadece bu mu? Elbette hayır.. açlık grevleri de öyle. Avrupa Parlamentosu Siyasi Grupları Türkiye'nin son kez uyarılmasını istedi. Öneri kabul gördü. Yarın teklif görüşülecek, uyarının tonu ve kararın içeriği üzerindeki görüş ayrılıkları giderilmeye çalışılacak. Aşırı sağ ve sol eğilimliler sertlikten yana ve Türkiye'ye karşı ağır ifade talep ediyorlar. TC-AB ilişkileri ve işbirliğinin askıya alınması yönünde karar beklenmiyor ama hava gergin, adaylık sürecimiz yeniden maceraya düşebilir. Dışişleri Bakanları Toplantısı ertelenebilir. Hâl böyle iken İstanbul'da gerçekleşen İslam Konferansı Ticari ve İktisadi Komitesi COMESK'in toplantısı gözden kaçtı. Üyeler sorunları görüştü, ilişkiler gözden geçirildi, bilgi iletişiminin geliştirilmesi istendi. Amaç iktisadi ve ticari işbirliğinin artması. Müslüman ülkelerin zengin enerji kaynakları, işgücü, doğal kaynaklarıyla iktisaden önemli kapasitesi var. Belki yatırımlar ve mali kaynaklar yetersiz, coğrafi sorunlar var ama anlaşmalar uygulansın yeni gelişmeler olabilecek. Ortak yatırım şirketleri hayat bulabilecek. Son toplantıda bile bunun ipuçları vardı. İletşim güçlendirilsin, turistik trafik artsın, gümrük bürokrasisi azalsın. Dünya ekonomisinin küreselleşmesi, çok uluslu şirketler ve sanayileşmiş ülkeler arasındaki artan rekabet çemberinde devre dışı kalmamak için İKO ve üye ülkeler rahatlarından fedakarlık etmeli. Yoksa kuşatılacaklar.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.