TBMM yeni yasama yılına Cumhurbaşkanı A. Necdet Sezer'in konuşmasıyla girdi. Akşam da Başkan Ömer İzgi'nin geniş katılımlı bir kokteyli vardı. Neden "Sayın Sezer hâlâ bir basın toplantısı yapmıyor, parlamento tasarruf genelgelerine rağmen niçin mütevazı olmayan ziyafetlerle açılış yapıyor?" biçimindeki sorular sahibini araya dursun, Anayasa değişikliği konusundaki "uzlaşma ve hız" vekillerin motivasyonunu yükseltti. Kendilerini eleştirenlere bunun en güzel cevap olduğu kanaatindeler. Ancak eleştiriler dozunu artırdı. TÜSİAD'ın Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ı sert dille tenkidinin ardından TOBB'un da ekonomiyle ilgili bazı vekillere geçer not vermemesi Başkent'te sıcaklığını hâlâ koruyor. ABD'deki terörist saldırı, Afganistan ve Taliban rejimiyle uluslararası terörizme endekslenen dünya gündemi elbette Ankara'yı etkiliyor. Fakat TBMM'nin yeni yasama yılına başlamasıyla Türkiye yine sorunlarını hatırladı. Problemlerde hiç bir çözülme yok. Olduğu gibi yerinde duruyor. Peki bunu kim halledecek? Bittabi önce hükümet, ardından TBMM. Tütün ve devlet ihale yasası yeni bir Anayasa değişim paketi ile parlamentoya geliyor. Devamı da hazır hızına hız katması lâzım Meclis'in. Ama kimle, ama nasıl? DSP iç muhalefeti bastırmaya yanaşmıyor artık. Çünkü hatırlatılan hususlar halkın öncelikleri. Homurdanma her geçen gün artmaya başladı DSP'de. Sema Pişkinsüt ve Rıdvan Budak ile sesini duyurmaya çalışan DSP muhalefetinde isimler artıyor. Kemal Derviş'in frenlenmesini isteyenlerin sayısı fazlalaştı. DSP Bursa Milletvekili Fahrettin Gülener Ecevit'e "37 Bakanınız var. Bunların %80'i benim firmamda müdür bile olamaz" derken yeni bir kabine değişikliğini hatırlatıyor. Genel Sekreter Hayri Diri, Ecevit'in sağ kolu olmayı bıraktı istifasıyla, Hasan Gülay aldı görevi. Ne kadar dayanabilecekse? Rahşan Hanım da artık gelişmenin farkında, Bülent Bey sonrası "veliahtı belirledik"lerini açıklıyor. İsim vermiyor, yanlış anlaşılmasından endişe ediyor. DSP muhalefeti 20'yi aştı. İsimler kendini artık sütre gerisine itmiyor, bir aydın sorumluluğu içinde önde görünüyorlar Uluç Gürkan gibi. MHP'ye gelince.. 9x9 kampanyası tamamlandı. Ege ve Akdeniz'de milletvekili heyetleri 9 il gezerek halkın nabzını tuttu. Raporlar Ankara'da Devlet Bahçeli'ye sunuldu. Özeti şöyle: "MHP'den halk memnun, ülkücü taban değil" Bu tespite karşı çıkanlar yok denecek kadar az. Lokman Abbasoğlu raporu savunanlara "Bunlar, lider (2 kere 2 kaç) diye sorsa (siz neyi uygun görürseniz o) diye cevap verenlerdir" biçiminde tepki gösteriyor. MHP'de sorun örtülü. Bastırılmış tepkilerle kapatılmaya çalışılıyor bir mesele olduğu, hükümetin devamı ve istikrarı'nın çok gerisinde. Zamana yayılmış. "Sabredin, her şey düzelecek" tavsiyesi yapılıyor. Lider hakim. ANAP'ta durum... ANAP'a gelince 52 kişinin bakanlık yaptığı bir partide ekonominin düzeleceği görüşü üstte. Ancak bakanlıkların kendilerinde olmaması zaafiyete gerekçe gösteriliyor. Hükümetin dikkatlerini çeken 80 milletvekili deklarasyondaki imzaların çoğunun ANAP'lı olması, iç muhalefeti öne çıkardı. Mustafa Taşar'ın, Mesut Bey lehine rayına oturttuğu parti, Erkan Mumcu ile entelektüel ve sorun çözen çizgiye çekilmeye çalışılıyor. Tepki de almıyor değil. Yücel Seçkiner, Veysel Atasoy, Ali Er, İlhan Aküzüm, Yaşar Eryılmaz, Işın Çelebi öndeki öfkeli milletvekilleri. Güniz değil de artık Kuloğlu Sokak'taki "Baba"ya sıcak isimler (Işılay Saygın, Yaşar Topçu, Cemal Özbilen, Rıfat Serdaroğlu, İbrahim Gürdal) Süleyman Bey ile sıkı fıkılar. Belki de bundan dolayı ilk çözülme ANAP'ta bekleniyor. En soğukkanlı, en akılcı duayen Kamran İnan bile gidişattan memnun değil. Ülkeyi sıkıntıların beklediği görüşünde. Anavatan yönetimi ise umursamaz havada. (Giden gider, kalan sağlar bizimdir) tekerlemesinde takılı kalmış gibi. Hız, hoşgörü ve değişim Muhalefete gelince, DYP anamuhalefet olduğundan bu yana havası değişti, morali yükseldi, tabanda motivasyon fırladı. Kamuoyu araştırmalarında artış gösteriyor. Yeni söylemler ortaya koymaya başladı. Öneriler getiriyor. Teklifleri tartışmaya açıyor. 450 milletvekilli parlamentoya herkes olumlu. Erken seçime gelince; 1982 Anayasası'na rağmen hiçbir genel seçim 5 senede gerçekleşmedi. Hep bir sene önceye alındı. Önümüzdeki yıl da aynı dönüşüm senesi. DYP'ye göre, hükümet ülkeye bir şey vermedi, sadece aldı götürdü. Erken seçim geliyorum diyor ve şart. Tansu Çiller formunda. Adalet ve Kalkınma Partisi henüz balayından dönmedi. Uzlaşma yanlısı. Anayasa değişikliğinde sözünü tuttu. Güvenirliğini gösterdi. Teşkilatlanma telaşı ve alâka paniği yaşıyor. Eleştirilere alışmaya çalışıyor. Saadet Partisi, alışılan çizgisinin hiç de yabancısı olunmadığını gösteriyor. Eleştirilerinde makullük payı fazla. Yenilik ve üretim aynı oranda değil. TBMM yeni yasama yılına böyle girdi partilerimizle. Dönemin bir özelliği değişim, hız, hoşgörü ve eleştiri gibi geliyor bana. Aykırılık dikkat çekecek, makul olan genel kabul.