Bu hafta olanlar olacak işte. Anayasa Mahkemesi, Fazilet Partisi'yle ilgili olarak açılan kapatılma davası hakkındaki kararını açıklayacak. Kesin mi? Elbette ki değil. Ama büyük ihtimal bu hafta. FP'nin bir kanadı, daha doğrusu yönetim Veysel Candan'ın ağzından partileri kapatılırsa "sine-i millet"e dönebileceğine ilişkin ihsas-ı reyde bulundular. "Ne olacak?" demeyin sakın. Hemen bir ara seçim gerçekleşir 3 ay içinde. Üstelik baraj da aranmıyor böyle durumların özelliğinden. Yani büyük ihtimal HADEP rahatlıkla TBMM'ye girebilecek. Belki başka partiler de. Hükümet böyle bir seçime sıcak değil. Çünkü kamuoyu araştırmalarında durumları hiç de iç açıcı görünmüyor. Ekonomi düzelene kadar da böyle gidecek sanırım. Daha doğrusu kararsız seçmen %50'yi aştı. "Bugün seçim olsa reyimi kime vereyim?" diye arayış içinde. Bir de bakmışsınız parlamentodaki 5 parti sıkıntıya düşerken parlamento dışındaki ve özellikle HADEP'le birlikte BBP, LDP ve ÖDP gibi partiler de sıçrama yapar, parlamentoda temsil edilir. Durum müsait. %10 gibi çok yüksek baraj yok. Üstelik bunlar kamuoyu araştırmalarında artık sıraya giren siyasi partiler. İnanın ülkenin bir anda gündemi değişir. Ne AB, ne ekonomik göstergeler, ne işsizlik, ne enflâsyon hepsinin önüne geçer seçim. Farkında mısınız "yeni oluşumlar"da hızlandı. FP kapanırsa nasıl olabilir, devam ederse neler değişebilir? Tartışılan bu. Kemal Derviş siyasete atılırsa, oluşumuyla birlikte seçime girebilir mi? Parlamentoda grup kurarsa elbette. Fakat solun öteki yanındaki; gerek Erdal İnönü'nün zorlandığı, Murat Karayalçın'ın da içinde olduğu "yeni sol"; gerekse Mümtaz Soysal'ın örgütlenmeye çalıştığı "çağdaş sol" böyle bir ara seçime kolay yetişemez. Merkez sağ'daki oluşumlara gelince odak nokta kamuoyu araştırmalarında hâlâ önde giden Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşları. FP kapatılırsa, yeni oluşuma gidecekleri, hemen parlamentoda grup kurabilecekleri sanılıyor. Bunu hisseden "milli görüş"ün ve Refah'ın yasaklı lideri Necmettin Erbakan da ses ve nefes vermeye başladı. Son olarak Konya'da göründü görkemli karşılama ve törenler içinde. Medyaya açıklamalarda bulunuyor. Çok büyük de alâka topluyor. R. T. Erdoğan ve arkadaşları ise sessiz gibi görünse de hedefe doğru emin adımlarla yaklaşıyor. Medya diliyle değişik kentlerde gönüldaşlarını toplayarak fikir cimnastiği yapıyorlar. Anadolu dolaşılarak isim tespiti yapılıyor, görüşleri alınıyor. Havuzda şimdi çok sayıda isim var. Ancak ekranlara yansıyan görüntüler "FP-2" fotoğrafı biçiminde. Merkez sağ biçiminde düşünülen bir partide değişik isim ve resimlerin de öne çıkması gerekmez mi? Aynı hareket içinde isimleri geçen DYP, ANAP, MHP'nin politikacıları ne "evet" diyorlar, ne de "hayır" diyebiliyorlar. Ayrıca görüşü alınmak için birlikte oldukları bazı arkadaşları ise kesinlikle politika yapmayacaklarını, bağımsız aydın olarak kalacaklarını açıklıyorlar. Böyle bir duruma da üzülüyorlar. Herkes Oran'da toplanacağını sanırken, geçen Keçiören'de toplandı Recep Tayyip Erdoğan'ın arkadaşları. Durum değerlendirmesi yaptılar. Yeni isimleri not aldılar. Partilerinden rahatsız olan bazı politikacılar da yakın takibe almış durumda R. T. Erdoğan'ı. Ancak dedikleri kayda değer "Oluşumda lider için çok isim var. Bir kısmı bürokraside olduğundan açıklanmıyor. Ancak siyaset yapan başta İlhan Kesici gibi isimler de var. Dolayısıyla Sayın Erdoğan bu işin içinde olmalı, ama liderlikte ısrar etmemeli" Ankara'da asıl sorun FP kapatılmazsa görülecek. Çünkü çoğu beklentiler suya düşecek. Her şey sil baştan olacak. Hayırsever insanlar Bazı ilçeler ısrarla il olmak, bazı illerin de inatla üniversite açılması arzuları var. Nedeni de ekonomik gelişmesine katkı kentin. Kilis de bunlardan biri. İl oldu öyle önemli bir iktisadi refaha kavuşmadı. Şimdi bir "er eğitim tugayı" için şartları zorluyorlar. Alternatif olarak da üç fakültesi bulunan kente bir üniversite açmak. Mevzuata göre 5 fakülte olunca, yasa imkan veriyor. Kilisliler kolları sıvıyor, zengin hemşehrilerini devreye sokuyorlar alt yapı için. Kimisi yurt, kimisi hastane, kimisi bina, kimisi de kaynak veriyor. Ta Almanya'dan Mehmet Kazancı bile bu eğitim hizmetine katkıda bulunmuş. Sonra İstanbul'da işadamları Mehmet Sanlı, Necati ve babası Yusuf Şerefoğlu da öyle. Geçenlerde Fen Edebiyat Fakültesi binasının temel atma töreni vardı. İstanbul'dan Yaşar Aktürk masraflarını üstlendi. 2 trilyonu aşkın bir malî portresi var. Belediye Başkanı DSP'li Ekrem Çetin yollarına halı serdi yardım edenlere, araçlar verdi emrine. Cumhurbaşkanı Demirel zamanında da Yaşar Aktürk eğitime verdiği hizmetlerden plâketle ödüllendirilmişti. Hastaneden okullara kadar yardım ediyor Yaşar Aktürk. İkinci gün gazetede DHA Muhabiri Nihat Düzgün "Berber Yaşar'a bakan protokolü" biçiminde haber verince bütün hayırseverlerin heyecanı yara aldı. Üzüldüler. Tesellileri, kazanırlarsa tazminatı okula verecekler.