Nezaketin yanında bir de incelik vardır. Bu, başkalarının hoşlanacakları bir şeyi yapmaktan, yani nezaketten biraz üstündür. Nezaket, iyi, temiz ve insancıl bir düşüncenin sonucudur ve bunu candan isteyen herkes, kültürü, bilgisi ve zekâsı ne olursa olsun şu veya bu şekilde nazik olmayı başarabilir. İnceliğe gelince; bu, iyi temiz ve insancıl düşüncelerin yanında kültür ve zekâya da ihtiyaç gösteren bir davranıştır. Nazik olan şahsın incelik gösterebilmesi, iyi, güzel ve yerinde bir buluş yapabilmesi, hazırcevap olabilmesi, yani kafasını bu yönde çok çabuk işletebilmesi ile mümkündür. İşte birkaç örnek: *** Zengin bir ailenin oturduğu evin banyo dairesindeki musluklar bozulmuş. Evin hizmetçisi eskiden beri bu işi yapan tesisatçıya telefon ediyor ve bir usta göndererek muslukları tamir ettirmesini rica ediyor. Ustanın başka işi vardır. Ancak birkaç saat sonra gelebiliyor. Hizmetçi kapıyı açıyor ve ustayı tanıdığı için, ikinci kattaki banyo dairesine çık, diyor, bütün musluklar su kaçırıyor. Usta banyo dairesine gidiyor, kapıyı açıyor, bir de ne görsün evin hanımı banyo yapmaktadır. Yalnız nazik bir adam olsaydı, affedersiniz hanımefendi, der kapıyı kapatırdı. Fakat o ince bir adam olduğu için kapıyı çekerken, affedersiniz beyefendi diyor. Her insanın yaratılıştan gelen özellikleriyle "davranış inceliği"ne sahip olduğunu görüyoruz. Fakat sahip olmak yetmiyor; bu sahip olunan bilgileri eyleme geçirmek gerekiyor. Burada anlatmak istediğim bir şeyler öğretmekten çok, bilinenleri tekrar etmek. Çünkü tekrar, öğrenmeyi güçlendirir, kalıcı hâle getirir. Zaten hayatımızı şekillendiren de ara sıra yaptığımız şeyler değil sürekli olarak yaptığımız şeylerdir. *** Japon imparatoru ilk Avrupa seyahatinde İngiltere Kralı'nın misafiridir. Şerefine büyük bir ziyafet veriliyor. Meyveden sonra ellerin yıkanması için kristal kaplarda içinde bir parça limon bulunan su getiriyorlar. Japon imparatoru farkında olmadan kabı dikiyor ve suyu bir yudumda içiyor. Bütün misafirler şaşırıyorlar, ne yapacaklarını bilemiyorlar. Tam o sırada İngiliz Kralı incelik gösteriyor ve kristal su çanağını eline alıyor, içiyor. Tabii sofradakilerin hepsi de onu taklit ediyorlar. *** Güney adalarına bir inceleme yapmak üzere giden gazeteci bir karı koca, yerlilerle beraber dik bir tepeye çıkıyorlar. Birdenbire gazeteci bayanın ayağı kayıyor ve aşağıya yuvarlanmaya başlıyor. Bir de ne görsün, bütün yerliler aynı şekilde kendilerini tepeden aşağıya bırakıyorlar... Sevgiyle...