Kapalı alanlarda sigara içme yasağı nihayet 19 Temmuzda başladı... Benim gibi sigara düşmanı olan herkes âdeta bayram etti. Nasıl edilmez ki; nereye gitsem hep aynı sorunla karşı karşıya kalıyordum. Restoranda, kafede, dinlenme yerlerinde, iş yerlerinde, kısacası hemen hemen her yerde aynı sıkıntı... Ohhh beee! Nihayet bitti... Bundan bir önceki adımda şöyle bir uygulama vardı: Sigara içilen bölüm, içilmeyen bölüm... Sinir oluyordum, sanki dalga geçiyorlardı bizimle. Sözüm ona içmeyenlere saygıydı bu... Ne saygı, ne saygı... İçilmeyen bölümde tam yemeğimi yiyeceğim, yan taraftan (sigara içilen kısım) bir duman, bir duman, yemek yemek ne mümkün... İçerisi zaten dumandan geçilmiyor. Dersiniz ki birazdan sahneye sanatçı çıkacak şarkı söylemeye başlayacak... Duman efekti yapılıyor gibi... Hele kafelerde durum daha da berbat oluyordu. Neredeyse göz gözü görmeyecek. Abartmıyorum durum aynen buydu... Yani ağız tadıyla bir Türk kahvesi içemez olmuştum böyle yerlerde. Çok şükür bitti... Şimdi rahat rahat, tadını çıkara çıkara, kahvemi yudumluyorum. Tabii bu kararla birlikte içenlerin tadı kaçtı. Her kafadan bir ses çıkmaya başladı. Efendim içenler ne yapacakmış?.. Ne mi yapacak, buradan duyurulur "Dişinizi sıkacaksınız, evinize gidince paşalar gibi tüttüreceksiniz..." Yok bana uymaz derseniz; o zaman üzgünüm ama kapalı yerleri tercih etmeyeceksiniz... Laf aramızda bunları yazarken çok keyif alıyorum. Uzun zamandır bugünü bekliyordum. Hemen yeri gelmişken, yasayı çıkaran, emeği geçen herkese çoookk teşekkür ediyorum... BU HAFTA ZAMAN ÇABUCAK GEÇSİN LÜTFEN! Bu hafta çok garibim... Kendimi çok yalnız hissediyorum... Sevgilim, canım kocam iş seyahatine gitmek zorunda kaldı. Tam bir hafta ayrıyız. Allah başka ayrılık vermesin. Eşim yanımda olmayınca kolum kanadım kırık oluyor. Günlerim özlemle geçiyor. Biliyor musunuz ben aşka pek inanmayanlardandım. Bir türlü anlam veremezdim. Aşktan ağlayanları görünce şaşırırdım, üzülürdüm o kişiler için. Ya da iki kişinin arasına yollar mesafeler girince, özlemle yanıp tutuşmaları anlamsız gelirdi. Hatta ve hatta bu konuda birçok arkadaşıma kızdığım bile olmuştur. Ama gel gör ki şimdi aynı durumdayım. Evet aşk var. Hem de nasıl var... Özlem var, acı var, mutluluk var, kahkaha var, gözyaşı var, kavuşamamak bile var.... Daha sayamadığım birçok şey var. Çok şükür ki bu özlem sadece ve sadece bir hafta sonra bitecek. Peki ya kavuşamayanlar, ya ayrılanlar, ya ağlayanlar. Allah bu durumda olan herkese sabır versin. Çok zor gerçekten de... Kim bilir kaç kişi sevdiğine kavuşamamıştır. Ya da kaybetmiştir. Düşünmesi bile insanın içine bir ateş düşürmeye yetiyor... Bazen ise şartlar sevdiği halde ayrılmasını gerektiriyordur. En acı olanı bu olsa gerek. Bile bile, yana yana sevdiğinden ayrılmak zorunda kalmak çok acı... Allah sevenleri ayırmasın. Ama yazmadan geçemeyeceğim. Seve seve ayrılmak bana acımasızlık gibi geliyor. İnsan sevgisine sapasağlam yapışmalı, sahip çıkmalı. Aşkının arkasında olmalı. Mutluluğu, huzuru elinin tersiyle itmemeli. Sonra her şey için çok geç olabilir. Bir insanın hayatına aşk sizce kaç kez çıkabilir ki?... Belki bir, bilemedin iki kez... Sonra peki, sonra kocaman bir mutsuzluk, sevgisizlik ve acı. Değer mi? Bence değmez. Zaman akıp gidiyor. Dur demek ne mümkün! Lütfen yüreğinizin sesini dinleyin ve yüreğinizin götürdüğü yere gidin... Yani sevgiyi tercih edin... Sevgiyle...