Her zaman söylediğim bir şey vardır; "Emek verilen her şey çok kıymetlidir"... Bir düşünün hayatınızda kıymetli olan şeyleri... Anne ve baba olanlar ilk olarak "Evlat" diyeceklerdir... Çünkü en çok emek onlara verilir... Hepimiz aslında çok kıymetliyiz... Hepimiz ana baba kuzusuyuz... Düşünüyorum da bir insanın yaşı ne olursa olsun; ister yetmiş olsun, ister seksen, ister yüz olsun... O da bir zamanlar bebekti, çocuktu ve ona da birileri zamanında çok emek verdi... İşin aslı "Emek"... Sadece çocuk konusu değil... Her şey için geçerli... Bu kardeşe verilen bir emek olabilir, evliliğinize verilen emek olabilir, dosta verdiğiniz bir emek, yahut işinize verdiğiniz emek... Harcanan zaman, neye harcadığınıza göre kıymetlenir... *** Bir zamanlar, bir genç, herkes gibi evlenmek istiyordu. Bu niyetini ailesine açtığında, babası ona şöyle dedi: "-Elbette oğlum, elbette evlenebilirsin. Bana alın terinle kazandığın bir altını getirdiğinde, seni hemen evlendireceğim..." Delikanlı, babasının bu sözüne gülümsedi. Ne kadar da kolay bir sınavdı bu böyle! Ertesi gün, istenilen altın lirayı götürüp gururla babasının avucuna koydu. Babası hiçbir şey söylemeden, altını evlerinin yanından akan nehre fırlattı. Çocuk, altının düştüğü nehre şaşkınlıkla bir iki saniye baktıktan sonra, babasına döndü ve sordu: "-Şimdi evlenebilirim, değil mi babacığım?.." Babası başını iki yana salladı: "-Hayır oğlum! Sana kendi alın terinle ve emeğinle kazandığın bir altın getirmeni istedim. Bu altını sen kazanmamışsın ki..." Genç delikanlı, babasının gerçeği nasıl keşfettiğini anlayamamıştı. Sahiden de, parayı bir arkadaşından ödünç almıştı. Ertesi gün, bu defa annesinden bir altın borç aldı ve parayı babasına götürdü. Babası altını aldı ve yine nehre fırlattı. Çocuk bir kez daha şaşırmıştı: "-Bunu niye yapıyorsun baba, anlamadım. Ama işte sana bir altın getirdim, artık evlenebilir miyim?.." Babası bu defa da izin vermedi oğluna: "-Bu altını da sen kazanmamışsın!" Delikanlı, babasının yanından ayrıldıktan sonra, uzun uzun düşündü. Başkasından borç alıp getirdiğinde, babası parayı yine nehre atacaktı ve bu gidişle de evlenemeyecekti. O yüzden, genç adam bir iş bulup çalışmaya ve altını kendi emeğiyle kazanmaya karar verdi... Günler geçti ve kazandığı bir altını babasına götürdü. Babası her zamanki gibi parayı nehre atmaya hazırlanıyordu ki, oğlu can havliyle babasının kolunu tuttu ve bağırmaya başladı: "-Hayır baba! O altını nehre atamazsın! Onu kazanmak için günlerce çalıştım ve sırtım ağrılar içinde kaldı..." Babası yüzünde ışıltılı bir gülümseme ile elini oğlunun omzuna koydu ve "Oğlum, işte şimdi evlenebilirsin" dedi; "-Çünkü emeğinin karşılığı olan bu paranın kıymetini artık biliyorsun ve eminim ki onu akıllıca harcayacaksın..." Sevgiyle...