Hayatımızdaki taşlar...

A -
A +

Geçen haftaki yazımda sevginin öneminden bahsetmiştim ve sizlerden gelen maillerden anladım ki, bu tür hikayeleri paylaşmaya devam etmeliyim... Bu yaşlara gelmiş hemen herkeste aynı duygular birleşiyor... Sevgi ve önceliklerimiz... Herkesin hayatında öncelikleri vardır, ama birbirlerinden farklıdır... Yıllar önce dinlediğimde bu hikâye beni çok düşündürmüştü... Profesör sınıfa girer. Karşısındaki seçkin üniversite öğrencilerine kısa bir süre baktıktan sonra, "Bugün, 'Zaman Yönetimi' konusunda, deneyle karışık bir sınav yapacağız" der. Kürsüye yürür, kürsünün altından kocaman bir kavanoz çıkarır. Ardından kürsünün altından bir düzine yumruk büyüklüğünde taş alır ve taşları büyük bir dikkatle kavanozun içine yerleştirmeye başlar. Kavanozun daha başka taş almayacağından emin olduktan sonra öğrencilerine; "Bu kavanoz doldu mu?" diye sorar. Öğrenciler hep bir ağızdan; "Doldu" diye cevap verirler. Profesör; "Öyle mi?" der ve kürsünün altına eğilerek bir kova mıcır çıkartır. Mıcırı kavanozun ağzından yavaş yavaş döker. Sonra kavanozu sallayarak mıcırın, taşların arasına yerleşmesini sağlar. Ardından da öğrencilerine bir kez daha; "Bu kavanoz doldu mu?" diye sorar. Bir öğrenci; "Dolmadı herhalde" diye atılır. "Doğru" der profesör ve gene kürsünün altına eğilerek bir kova kum alır ve yavaş yavaş kum taneleri taşlarla mıcırların arasına nüfuz edene kadar döker. Gene öğrencilerine döner ve; "Bu kavanoz doldu mu?" diye sorar. Sınıftakiler hep bir ağızdan; "Hayır" diye bağırırlar. "Güzel," der profesör ve kürsünün altına eğilerek bir sürahi alır ve kavanoz ağzına kadar doluncaya dek suyu boşaltır. Sonra da öğrencilerine dönerek "Bu deneyin amacı neydi?" diye sorar. Uyanık bir öğrenci hemen; "Zamanımız ne kadar dolu görünse de, daha ayırabileceğimiz zamanımız mutlaka vardır" diye atlar. "Hayır" der profesör, "Bu deneyin esas anlatmak istediği, eğer büyük taşları baştan yerleştirmezseniz, küçükler girdikten sonra büyükleri hiçbir zaman kavanozun içine koyamayacağınız gerçeğidir." Öğrenciler şaşkınlık içinde birbirlerine bakarken profesör devam eder: "Nedir hayatınızdaki büyük taşlar? Sevdikleriniz, arkadaşlarınız, eğitiminiz, hayalleriniz, sağlığınız, başarılarınız... Büyük taşlarınız belki bunlardan biri, belki birkaçı, belki de hepsi... Bu akşam yatmadan önce iyi düşünün ve sizin büyük taşlarınızın hangileri olduğuna iyi karar verin. Bilin ki büyük taşlarınızı ilk olarak kavanoza yerleştirmezseniz, bir daha hiçbir zaman koyamazsınız..." Evet bu hikâyeden çok etkilenmiştim... Ve aynen profesörün dediği gibi başımı yastığıma koyduğumda derin derin düşünmüştüm... Ve birkaç tane eksik kalan bazı parçaları kavanozun içine koymadığımı fark ettim... Neyse ki şanslıydım ve çok geç kalmış değildim... Şimdi bence sizler de düşünün... Belki eksik kalan bir şeyler vardır... Ne dersiniz? Sevgiyle...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.