Kocam kimseye emanet değil!

A -
A +

Bu aralar televizyonda izlerken keyif aldığım, güldüğüm, dalga geçtiğim, kendi kendime yorum yaptığım bir eğlence programı, daha doğrusu sözüm ona yarışma programı var; "Kocam size emanet"... Aman ne keyif ne keyif sormayın... Adamlara yemek yemesinden tutun da, dans etmesine kadar her konuda eğitim veriliyor... Ayyy ne kadar da komik.. Dedim ya çok keyif alıyorum izlemekten... Ve şaşırıyorum da aslında, biz millet olarak epey yol kat etmişiz de benim haberim yokmuş... Baksanıza oraya giden hiçbir erkekte gocunma yok... Gelen hepsi "Evet biz eğitilmeye geldik" diyorlar. Gözlerime inanamıyorum... Bir de halen bizi Avrupa Birliği'ne üye yapmamakta ısrarlılar... Biz aştık aştık, hem de çoktan aştık... Keyif alırken bir yandan da üzülüyorum o kocaların eşlerine... Senelerce dans etmeyi, sofra adabını, konuşmasını, karısına nasıl davranması gerektiğini bilmeyen adamlarla nasıl da evli kalabilmişler... Çok yazık.. Neyse zararın neresinden dönülürse kârdır... Bu yarışma da o misal yani. En azından bu yarışmadan sonra belki kadının dilinden anlayabilirler... İzlerken kendi kendime diyorum ki; adamların şimdiye kadar bir şeyden haberleri olmamış, estetik, kibarlık, romantizim, anlayış hatta ve hatta bazıları balkonlu -yani göbekli- yakışıklı değil, peki bu kadınlar neden bu adamları tercih etmişler? Neden bir ömür, bütün bunlardan yoksun bir erkekle yaşamayı düşünmüşler, yani evlenmişler? Acaba evliliği yanlış bilmekten mi kaynaklanıyor?... Yoksa aşkın gözünün kör olmasından mı?... Evet aşkın gözü kördür gerçekten... Ama görmeye başlayınca, işte o zaman başlıyor sorunlar... Ben de aşk evliliği yaptım ama neyse ki kör değildim... Romantik, anlayışlı, yakışıklı, sabırlı, sportif, sosyal, kadının dilinden anlayan, sürprizler yapmayı çok iyi bilen harika bir adamla evliyim çok şükür... Tabii ki hoşuma gitmeyen yönleri var, mesela hiç dans etmeyi sevmiyor... Ne yapayım tek kusuru bu olsun sevgilimin... Ama azimliyim bu konuda. Yılmadım yani... Belki bir gün size buradan müjdeyi veririm, kocam artık benimle dans ediyor diye... Ne yani şimdi kocam benimle dans etmiyor diye, yarışma programına gönderip, "Kocam size emanet" mi diyeyim?... Çok beklersiniz, demem... Düşünsenize, bütün gün evde ya da dışarıda çalışıyorsunuz ve akşam yemeği, çocukların bakımı, dersleriyle ilgileniyorsunuz, kocanız ise dünyadan bir haber. Çekilmez ki böyle evlilik... Allah allah sadece evlenen kadın mı oluyor. Ortak bir karara imza atıyorsunuz, acısıyla tatlısıyla her şey beraber olmalı.. Fedakarlıksa birlikte, gezmek, eğlenmekse o da birlikte. Değil mi ama? Neden "Karim size emanet" diye bir yarışma programı yok? Cevabı çok basit, ihtiyaç yok çünkü... Bazen kenara çekilin ve evliliğinizi şöyle bir gözden geçirin... Bakın bakalım dışardan bakınca nasıl görünüyor?... Ve sonra haksızlığa uğrayıp, uğramadığınızı düşünün.Durumu tartın, en çok fedakarlığı kim yapıyor. Eşit çıkıyorsa zaten sorun yok demektir. Ama ya çıkmıyorsa, o zaman hemen eşinizle konuşun ve bu durumdan şikayetçi olduğunuzu dile getirin. Ama saygılı bir biçimde. Hani bir önceki yazımda demiştim ya, kişinin kendine olan saygısı. Kendine saygısı olan herkes asla ve asla kendini ezdirmez... Bu sözüm sadece kadınlar için değil, erkekler için de geçerli. Haksızlığa uğrayan kadınlar olduğu gibi erkekler de var elbette. Yazdıklarım her iki cins için de geçerli... Her şey yoluna girince kimseyi kimseye emanet etmeye gerek kalmayacaktır zaten... Bu arada, hemen belirteyim kimse kusura bakmasın kocam kimseye emanet değil. Önce Allah'a sonra bana emanet....Nasıl ama?...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.