Minik kalplerin dramı...

A -
A +

İstanbul'da 4 çocuk tarafından dövülerek hastanelik edilen 5 yaşındaki B.K.'nın yaşadıklarını hepimiz yüreğimiz acıyarak öğrendik... Zincirlikuyu'da mendil satarken 4 çocuk tarafından "Bizim bölgemizde mendil satamazsın" denilerek Beyoğlu Halıcıoğlu'na götürülüp dövüldükten sonra yol kenarına atılan B.K. yaşam savaşını sonunda kazandı... Sağlığına kavuştu kavuşmasına ama acaba sonrasında neler bekliyor o'nu?... Şimdilik yaşadığı travmayı atlatmaya çalışıyor... Hastanede tedavi gören minik yavrucak, bilgisayar oyunuyla eğleniyor, yaşadıklarını biraz da olsa unutmaya çalışıyor... Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü'nün görevlendirdiği bakıcı anneler O'nu hiç yalnız bırakmıyor... 24 saat refakat ediyorlar. Öte yandan uzmanlar da sık sık çocuğu ziyaret ederek psikolojik destek veriyor. Belki de bunlara bakıldığında B. K. diğer kader arkadaşlarına göre daha şanslı duruma gelmiş gibi görünüyor olabilir... Ama bence şimdilik... Her ne kadar tedavisinin ardından B.K., dört kardeşi ile birlikte İstanbul Şeyh Zayed Yurdu'na yerleştirilecek olsa da, böyle acımasız bir ailenin, çocuklarını rahat bırakacaklarını zannetmiyorum... Çünkü geçim kaynakları ellerinden alınıyor... Bir görgü tanığının ifadeleri, tüylerimi ürpertti.. B.K.'nin ailesinin ve akrabalarının maddi durumları oldukça iyiymiş... Hatta ve hatta dilenecekleri yerlere ciplerle bırakıldıklarını bile ifade ediyor... Ne kadar da acı... Resmen evlatlarını ticaret kapısı olarak görüyorlar... Peki bu durumda olan kaç tane aile var Türkiye'de? Yüzlerce, binlerce belki daha da fazla.. Kaç tane daha var B.K. gibilerden... Çözümü nerede aramak gerekiyor bu durumda.. Her şeyi devletten beklemek doğru mu peki? Acaba bizlerde Üzerimize düşen görevleri yerine getirebiliyor muyuz? Yoksa tam tersi prim mi veriyoruz, daha fazla B.K.'ları sokaklara göndermelerine? Basit gibi gelen çözüm önerileri, aslında uzun vadede işe yarayacaktır.. Bir kere kesinlikle ve kesinlikle, dilenen kimseye para vermemek... Sonra dışarıda soğuk havalarda, ayaklarında çorap dahi olmayan, üstlerinde incecik bir bluzla mendil satmaya gönderilen çocuklardan asla ve asla mendil almamak gerekli... Ben bu gibi durumlarda para vermek yerine, en yakın yiyecek satan bir yerden bir şeyler alıp çocukların ellerine veriyorum... Hatta yediklerini görene kadar oradan ayrılmıyorum... Yapacaksak bir iyilik, onlara para vererek değil, ihtiyaçlarını karşılayarak yardım etmeliyiz... Bu sadece yiyecek bir şeyler değil elbette. Ayakkabı olur, mont olur, kazak olur... Çünkü bunları onlara aldığımız zaman kendileri yararlanmış olur, gözünü para bürümüş aileleri değil... Aslında bunlar da yeterli değil... Durumu müsait olan her bir aile bir çocuğunun her şeyini üstlenebilir... En önemlisi de eğitimini... Sadece sokakta yaşayan çocukların değil. Yurtlarda yaşayanların da buna ihtiyacı var... Dedim ya her şeyi devletten beklemek doğru değil... Sevgiyle... Ayşe'nin notu: Bu arada sizlerin de önerileri varsa mail olarak gönderebilirsiniz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.