Ben 78 kuşağındanım. Benim üniversiteye devam ettiğim yıllarda memleketimizde her gün bir düzine insan öldürülürdü. Öğrenci, yazar, akademisyen, politikacı, sendikacı, işçi bir düzine siyasî cinayet. O zamanlar yetmişli yaşlarında olan rahmetli anneannem İstanbul'dan İzmir'e her tatile gelişimde annemle babama çıkışır, "göndermeyin bu kızı, bekleyin askeriye nasıl olsa el koyar, o zaman devam etsin okuluna" diye dizini döverdi. Onu dinlemedim, okula ara vermedim. Sonra okul bitti, Sakarya'da öğretmenliğe başladım, anneannem yine dizini dövüyordu: "Bekleyin, askeriye el koyar, göndermeyin şu kızı, tek kızınız, yolda mı buldunuz?" Ben yine dinlemedim. Sonra gerçekten, o sene askeriye el koydu! Hem de, tesadüf bu ya, ben Sakarya-İzmir yolunda otobüs yolculuğundayken. Gecenin bir vakti jandarmalar durdurdu otobüsü, arama tarama... İzmir'e varıncaya kadar birçok defa durdurulduk ve 6 saat tehirli vardık. Anneannem rahatladı, askeriye el koymuştu, torununun hayatı kurtulmuştu! Şimdi 12 Eylül yargılanacak. Yargılansın! "12 Eylül döneminde çekilen acılar" demek lâfta kolaydır, biliyorum. "Çeken bilir" sözü dünyanın en doğru sözüdür. Çekilen acıların hesabı sorulsun, bu vicdanları rahatlatacaksa, sorulmalı! 12 Eylül tarihimizin kara bir sayfasıdır, evet; yalnız onun öncesi de ak bir sayfa değildi, bu da bilinsin. Yeni nesil zannedecek ki, 11 Eylül'de memleket güllük gülistanlık, sütliman, herkes işinde gücünde, her şey tıkırında gidiyorken generaller iktidar hırsları ağır basarak, kışlalarda sıkılarak birden, bir sabah yönetime el koydular. 12 Eylül'ün sorumluları yargılansın ama memleketi 12 Eylül'e götürenler de yargılansın. Ülkeyi yönetemeyenler. Oturup konuşmak, anlaşmak şöyle dursun, birbirlerine selâm bile vermez hale gelen politikacılar. Siyasî veya ekonomik hiçbir meseleye çare bulamayan hükûmet. Yüz küsur oturum yapıp cumhurbaşkanı seçemeyen meclis. Üniversite gençliğini sağcı-solcu diye bölüp birbirine silah çeker hale getirenler. Ülkenin huzur ve güvenliğinden sorumlu polis teşkilâtını bile Pol Der, Pol Bir diye bölenler, böldürenler. Şehirlerdeki kurtarılmış bölgelerin sorumluları. Sağcıysan o mahalleye giremezsin, solcuysan bu mahalleye giremezsin! Anadolu vilayetlerinde mezhep çatışmalarını körükleyip katliamlara sebep olanlar. İç savaş ortamının mimarları. Demokraside çareleri tüketip de halkı demokrasi dışı yollara muhtaç edenler. Yargılansın! Yargılansın derken, lâfın gelişi. Yeter ki bilinsin! Dile getirilsin. 12 Eylül, ezici, sindirici, baskıcı, işkenceci yönetimiyle tarihimizin kara bir sayfasıdır ama, onun öncesi de ne yazık ki ak bir sayfa değildi.