ABD anayasasının 14'üncü ek maddesine göre ABD topraklarında doğan her çocuk ABD vatandaşı olur. (Yabancı diplomatların çocukları hariç). Ana babasının kim olduğuna bakılmaz. Ana babası bu ülkeye iki yüz, üç yüz sene önce gelmiş birilerinin soyundan da olsa, havaalanına yarım saat önce inmiş de olsa, hatta sınırı beş dakika önce ve gizlice geçmiş bile olsa sonuç değişmez. ABD topraklarında doğan her çocuk ABD vatandaşıdır. 14'üncü madde İç Savaş'tan sonra eklenmiştir ve daha önce vatandaş sayılmayan -adamdan da sayılmayan- zencilerin bundan böyle vatandaş sayılacaklarını kabul ve ilân etmek üzere hazırlanmıştır. Bu maddenin suiistimal edilmekte olduğu bilinen bir gerçek. ABD vatandaşlığı almak isteyen müstakbel ana babalar bir yolunu bulup ülkeye giriyor ve çocuk bu topraklarda dünyaya geliyor. Bu bebeğe "demir atma bebeği" adı veriliyor. Zira bu yeni ve minik "Amerikan vatandaşı" 18 yaşına geldiğinde ana babasının vatandaşlığı için resmen müracaat etmekte ve talep hiçbir zaman geri çevrilmemektedir. Değil mi ki o katıksız bir ABD vatandaşıdır, talebi muteberdir. Ana babasından sonra kardeşleri, dedesi, ninesi, amcaları, dayıları için de aynı şeyi talep etmekte, onlar dahi birkaç yıl süren bürokratik işlemlerden sonra ABD'ye vatandaş olarak kabul edilmektedir. Şimdi, 14'üncü maddenin anayasaya yerleşmesinden 140 yıl sonra Kongre'de 92 milletvekili bu maddenin değişmesi için bayrak açtı. Cumhuriyetçi Parti'nin muhafazakâr isimleri bir kanun taslağı hazırladılar. Zaten nicedir muhafazakâr toplum kuruluşlarından, akademisyenlerden bu yönde görüşler duyuluyor. İstenen şu: "Amerika'ya kaçak girmiş olan ana babaların çocukları, sadece burada doğdular diye ABD vatandaşı olmamalıdır. Ülkeye kanunsuz yollardan girmeyi teşviktir bu. Ülkemizin ekonomik ve sosyal yapısı bozulmaktadır." Onlara göre anayasanın bu maddesi zaten kaçak göçmenlerin çocuklarını kapsamaz, yanlış anlaşılma vardır. Şu anda Amerika'da 11 milyon kaçak göçmen yaşıyor. Doğum yapan her 10 anneden 1'i ülkeye kaçak girmiş bir kadın. Bir başka araştırmaya göre her yıl 350 bin civarında çocuk, ana babası kaçak olduğu halde bu topraklarda doğup ABD vatandaşı belgesini alıyormuş. Bu belgeyi almak son derece kolay. Çocuğun doğduğu hastahânenin verdiği bir kâğıt. "Şu gün, şu saatte, şu doktorun gözetiminde dünyaya geldi. Adı soyadı, anasının adı, babasının adı. Adresi..." Birkaç da imza, mühür, işte ABD vatandaşlık belgesi! Kasım ayında yapılan bir kamuoyu araştırması halkın yüzde 49'unun doğumla gelen vatandaşlığın kaldırılmasından yana olduğunu, yüzde 41'inin ise hâlihazırdaki durumun devamını istediğini ortaya koydu. Değişikliğe karşı çıkanlar "Dünyadaki en eski ve en başarılı göçmenler memleketiyiz biz. Avrupa bunu başaramadı, hiçbir Avrupa ülkesinde doğumla gelen vatandaşlık hakkı yok" diyor ve hatta Almanya'daki Türkleri örnek gösteriyorlar: "Bakın, üçüncü nesil oldukları halde hâlâ ikinci sınıf olmaktan kurtulamadılar. Doğumla kazanılan vatandaşlık hakkı kaldırılırsa yakın gelecekte ortalığı "devletsiz" çocuklar doldurur; buradan başka ülke tanımayan, İngilizce'den başka dil bilmeyen, ama ana-babalarının verdikleri bir karardan dolayı devletsiz ve istikbalsiz kalmış çocuklar." Ayrıca, bazı uzmanlar doğumla kazanılan vatandaşlık hakkının, ülkeye kanunsuz yollardan girişi teşvik eden birinci derecede bir sâik olmadığını söylüyor; çünkü bu yolla vatandaşlık kazanmak 18-20 sene beklemeyi gerektiriyor. Kanun taslağının Kongre'de kabul göreceği ve kanunlaşacağı pek ihtimal dahilinde değil. Ancak politikacılarda ve halkta yerleşmekte olan bir görüşü açığa vurması bakımından dikkat çekici. 2006 Kongre seçimlerinin ana konularından birinin de bu olacağı anlaşılıyor. 2006 yılının cümlemizin yüzünü güldürmesi niyazıyla...