Afganistan Osmaniye arası

A -
A +

Afganistan, Bangladeş nere? Osmaniye nere? Ankara'da cadı kazanı kaynamaya devam ederken ülkemizin güneydoğusunda bir facia yaşandı. Cadı kazanını daha fazla fokurdatmak için daha çok odun taşıma telâşına düşenler pek de üzerinde durmadı. Afganistan'dan, Bangladeş'ten kopup gelmiş 42 genç, yirmibirinci asır global köleliğinin 42 kurbanı Osmaniye-Gaziantep karayolunda bir trafik kazasında can verdiler. Hayatlarını gurbet elde, üç kuruş para kazanma ümitleriyle bekleşirken kaybeden o garibanlar için çok yandım amma.... bu trajedinin bizim açımızdan vahim bir cephesi daha var. Süleyman'a yol kesen şol bir karıncayımış!.. Belki, umulur ki, temenni edilir ki, hayatını kaybeden, bu masum, bu mazlum, bu garib 42 genç, karınca misali, bizim Süleymanların uyanmasına vesile olur. Kırk küsur kaçak işçi bir kamyona doluşmuş olarak sınırlarımızdan giriyor. Hem de hangi bölgemizde? İki yüzbin askerin teyakkuz halinde olduğu, emniyet kuvvetlerinin kuş uçurtmadığı, karadan, havadan, gecesi ayrı, gündüzü ayrı denetlenen, dağı taşı gözetlenen bir bölge... Bir kamyon, kaçak işçileri istiflemiş olarak salına sallana sınırdan içeri giriyor. Öğrendiğimize göre Van'dan girmiş. Güzergâhını değiştire değiştire yola devam etmiş, Osmaniye yakınlarında kaza meydana gelmiş. Açın haritayı bakın, Osmaniye nerede? Van nerede? Güvenlik kuvvetleri nerede? Yolun sonuna yaklaşmışlarmış. Bir kamyon, ihtimal plakası da sahte, güvenliği en üst seviyede olan bir bölgede, elli kadar kaçak ile azm-i râh eyliyor! Hop dedik diyen yok! Siz kimsiniz diyen yok! Kaza olmasa idi ver elini Kapıkule! Ülkenizde seyahat hürriyeti kısıtlı, adım başı polis, asker... diyen Batılı gözlemcilere duyurulur! Sahte plakayla bile sınırsız seyahat hürriyetiniz vardır! Yeter ki kaza yapmayın! Bu durumda... Ordan giren burdan çıkar. Van'dan giren, Kapıkule'den çıkar. Çıkmak istemezse çıkmaz. Keyfi bilir! Çıkmak istemeyip ülke içinde iş çevirmek, iş bitirmek isterse, isterlerse onu da yaparlar. Ankara'da da yaparlar, İstanbul'da da... En cahilleri, en eğitimsizleri, en garibanları, en masumları döne dolaşa Osmaniye'ye kadar gelebiliyor; bir de eğitimli, bir de niyeti kötü, niyeti başka olanları düşünün! Bu durumda Ankara'daki kapılar, koltuklar ne kadar güvenli? Mâhut avukat ne ki?! Kırk küsur fukaranın, sadece ekmek peşinde olan kırk delikanlının kaçak olarak girdiği sınırlardan maksadı terör olan, maksadı tedhiş olan herkes pekâla elini kolunu sallaya sallaya girer, istediği kapıya dayanır. Bu kamyon sınırlarımızdaki, bölgedeki güvenlik noktalarında fark edilse ve durdurulsa idi, bu kaza da olmaz, bu zavallı insanların hayatları bu kadar acı, bu kadar feci şekilde noktalanmazdı; biz de ülke güvenliği konusunda ürpertiler içinde kalmazdık. Bu umut yolcuları neresinden bakarsanız bakın Süleyman'a yol kesen karıncalar gibidir. Onların, bombalarla, mayınlarla harabeye dönmüş topraklarda zulümlerle başlayıp çaresizlik ve yokluklarla beslenip karanlık bir kamyon kasasında aş ve iş hayali ile bekleşirken sona eren hayat hikâyesinde, burnu Kaf Dağındaki insanlık için de ibret dersi vardır. Bizim için ise, ayrıca bir uyanma vesilesi olmalıdır. Bu 42 yolcuya hatıra mezarlığı yapalım, sağ kalan 3 kişiye de bir defaya mahsus af ilân edelim. Yaşadıkları trajedi ile bize yaptıkları uyarıdan, bize verdikleri mesajdan dolayı! Hanımlar, beyler! Cadı kazanına odun taşıma yarışını bırakın!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.