Bakünâme -6-

A -
A +

Azerbaycan 1991 yılında Sovyet Rusya cenderesinden kurtulup bağımsızlığını kazandı. Yani sadece 21 sene önce. (Bir de 1918-1920 arası iki yıllık bağımsız bir Azerbaycan Cumhuriyeti var, 1920'de Kızılordu'nun tankları ve postalları altında kaldı.) Azerbaycan bağımsız olarak çok yeni bir devlet. Komünist bir diktatörlükten serbest ekonomiye geçeli daha çeyrek asır bile olmadı. Azerbaycan'da bu değişimin sancıları çekiliyor. Bu sancıları çekmeksizin bu geçişi tamamlamak mümkün değil! Ama Azerbaycanlılar o kadar iyi, hem de o kadar eğitimli insanlar ki bu insanların daha âdil ve daha kaliteli bir hayata lâyık olduklarını düşünmeden edemiyorsunuz. İçeri Şeher'de elektrikli arabayla bizi gezdiren genç yakında baba olacakmış. Oğlu olacakmış, adını "Kemal" koyacaklarmış. "Atamın adı" dedi. Ata baba demek. Ve devam etti: "Bir de Mustafa Kemal var tabiî. 19 Mayıs'ta Samsun'a çıktı." Ne kadar şaşırdığımı söylememe gerek var mı? Bakü'de ufak bir işte geçim sağlamaya çalışan bir delikanlı Atatürk'ün 19 Mayıs'ta Samsun'a çıktığını biliyor. Bizim o yaşlardaki gençlerimize sorsak, bilemeyecekler diye korkuyorum. Ve yine diyorum ki bu insanlar daha iyi hayatları hak ediyor. Bakü'de tanıştığımız dostlardan biri dedi ki: "Yetmiş yıl Rus bizi inek kimi sağdı. Bizim önümüze de it payı attı..." Evet, o günler geride kaldı. Artık ülkenin ensesinde Moskova pençesi yok! Ama başka türlü pençeler olduğu görülüyor. Şimdi değişen şartlardan âdil bir düzen çıkarmak şart. Ne var ki, "Demokrasiden çok, şahlık burası" diyen dostun sözünde mübalâğa payı fazla değil! "Yani tek adam ülkesi mi?" "Tek aile ülkesi!" Demokrasiye geçmek hiçbir ülkede kolay olmuyor. Hele de komünist bir diktatörlüğün kıskacında yetmiş yıl sıkıldıktan sonra. Bağımsız Azerbaycan'ın ilk işlerinden biri Kril alfabesini atıp Latin alfabesini almak oldu. Böylece Türkiye Cumhuriyeti ile yine alfabe birliği sağlandı. Az bir başarı mı bu? Elbette değil! Bakü ve çevresi şantiye halinde. Yeni yollar yapılıyor, tamir ediliyor; binalar, siteler dikiliyor. Hepsi sevindirici. Ama... Adı "hörmet, şirinlik" bile olsa dönen rüşvet çarkının da durdurulması şart. Bunun için refahın âdil dağıtılması gerek. Bir tarafta çok var, bir tarafta hiç yok! Devlet memuru bir öğretmen 220 Manat, doktor 300 Manat maaş alıyormuş ayda. (220 Manat 501 TL.) Bakü'de bir ailenin oturabileceği ucuz bir dairenin kirası 500 Manat. Varın ötesini hesabedin! Yani rüşvet yaşayabilmenin şartı olmuş.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.