Bakünâme -9-

A -
A +

İmam Hüseyin Camisi'nden çıktığımızda sokakta tesadüfen karşılaşıp tanıştığımız Cevat Bey "Din meselesi dışında Sovyetler dönemi daha iyiydi, daha âdildi" deyince irkildim. Kendisi 1991'de, o zamana kadar kapalı olan bu caminin kapılarını kırıp ibadete açan gruptan, minarede ilk ezanı okuyan kişi. Tevâfuk! Sözleri beni çok şaşırttı. Bakü'de kaldığım bir hafta boyunca benzer ifadeleri başkalarından da duydum. Her defasında aynı şaşkınlığı yaşadım. Halbuki bu insanların hepsinin ciğerinde bir Karabağ yarası var ve hepsi de "Biz Ermenilerin hakkından geliriz ama arkalarında Rus var" diyor. Sovyet zulmüne kurban gidenler için o kadar etkileyici bir Şehitler Hıyabânı yapılmış. Sovyet döneminde ocağı söndürülen aileleri, hayatı karartılan insanları, kurşuna dizilenleri, sürgüne gönderilenleri herkes biliyor. "Yetmiş yıl Rus bizi inek gibi sağdı, önümüze it payı attı" diyen de onlar. Buna rağmen neden Sovyet dönemi daha iyiydi diyorlar? Benzer yakınmaları Makedonya'da da duyduğumu hatırladım. Orada tanıştığımız Türk dostlar da Tito dönemini arar gibiydiler. Komünist ekonomiden serbest piyasa düzenine geçen ülkelerin kaderi mi bu? Geçiş dönemi sarsıntıları... Azerbaycan'da halkın en ziyade yakındığı, fakat kendini kurtaramadığı konu rüşvet. "Bizim vergi sistemimiz rüşvettir" diyorlar. Hayatı idâme ettirmenin yolu haline gelmiş rüşvet. Gündelik işlerden ciddî meselelere kadar her alanda. Çünkü bir yanda çok zengin küçük bir zümre var, öte yanda iyi eğitimli olduğu halde çok az maaşlara mahkûm büyük kütle. Doktor, öğretmen, polis, her çeşit devlet memuru. Rüşvet onların geçim kapısı. Gerçi Yavuz Bület Bâkiler üstadımız Azerbaycan Yüreğimde Bir Şahdamardır kitabında Sovyetler dönemindeki Azerbaycan seyahatlerini anlatırken Moskova'da en basit işlerde bile dönen rüşvetleri anlatır. Demek o zaman da vardı. Fakat, belki çok daha az görünür haldeydi, küçük bir kesimde dönüyordu. Büyük kitle memurdu; gıda, sağlık, eğitim gibi temel ihtiyaçları devletçe karşılanıyordu, varlıkta değilse bile yoklukta eşitlik vardı. Şimdi memurlar yine az maaşa talim ediyor, fakat çok zengin bir sınıf oluşmuş. Yeni dikilmiş ve dikilmekte olan mâlikânelerin, otellerin, sitelerin, mağazaların ihtişamına pâyân yok. Âkif'in dediği gibi: "Bir yanda demek ki fazla var çok;/Hayfâ ki öbür tarafta hiç yok./Öyleyse biraz tevâzün ister." İşte bu tevâzünü, yani adaleti ne yazık ki rüşvetle sağlamaya çalışıyorlar. Azerbaycan'ın halletmesi gereken en büyük mesele galiba bu.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.