Bedelli askerlik

A -
A +

Birkaç haftadır e-posta kutularımıza bedelli askerlik isteyen gençlerin mesajları doluyor. Çığlıkları desek daha doğru olacak. Gençler 15 aylık bir süre için işlerini bırakmanın kendilerine getireceği yükü anlatmakta, sıkıntılarına tercüman olmamızı istemekteler. Çiftini, çubuğunu, dükkânını, tezgâhını kime bırakacak? Çalıştığı iş yerinden ayrılacak, işini kaybedecek. O askerdeyken ailesi nasıl geçinecek? Çoğu evli. Karısı ve çocuklarından başka anasına, babasına, kardeşlerine bakmakla yükümlü olanlar hiç az değil. "Biz gidince bütün bu insanlara kim bakacak?" diyorlar. Hak vermemek elde değil! Peki ne yapalım? Meclis'in bedelli askerliği ciddî ciddî düşünmesi gerekir. Meselâ, bir fikir: Bedelli askerliğe talip olanlar 10 bin dolar ödesinler. Eşitsizlik mi? Parası olana tanınan ayrıcalık mı? Hayır! Dünyanın her yerinde kimi insan parasıyla iş görür, kimi insan kafasıyla, kimi bileğinin gücüyle. Bir çeşit iş bölümüdür bu. Parayı veren düdüğü çalar lâfı doğrudur. İlk bakışta parayı veren üstün durumdaymış gibi görünür ama bir topluma düdüğü yapacak ustalar da lâzımdır. Bedelli askerlik isteyenlerden adam başı toplanan 10 bin dolarlar bir fon oluştursun ve bu kaynakla askere giden gençlere meslek öğretilsin. Ülkemizin en büyük dertlerinden biri bence işsizlik değil, mesleksizlik. İşim var diyenlerin de birçoğunun kolunda "altın bilezik" yok. Hele işsizim diyenlere sorun: Ne iş gelir elinden? Nedir marifetin? Kimsenin kayırmasını, kollamasını beklemeksizin, "ekmeğimi çıkarırım" dediğin taş hangi taştır? Sokaklarda aylak aylak gezinen, bazen kavga çıkarıp cam çerçeve indiren, konser meydanlarında yığın yığın toplanan, internet kafelerde "takılan", bilardo salonlarında, kahvelerde pinekleyen gençlere mesleklerini sorun bakalım, ne cevap verecekler. Birçoğu üniversiteye girmek istemiş girememiştir, kaldı ki üniversite mezunu olmak da her zaman meslek sahibi olmak demek değildir. Diplomalı mesleksizler vardır. "Devletin el atmasını" bekleyen... Aslında meslek sahibi olmak için üniversite de şart değildir. O halde gençlerimizi meslek sahibi yapmanın yollarını bulmamız lâzım. Kız-erkek bütün gençler meslek sahibi olmalı. Asker ocağı en azından erkekler için bu yolda iyi bir fırsattır. Askere giden gençlere temel eğitimden sonra meslek edindirecek kurslar verilsin. Marangozluk, sıhhî tesisatçılık, elektrikçilik, ahçılık, ilk yardım, oto tamiri, terzilik, berberlik, kuyumculuk, matbaacılık, camcılık... Bedelli askerlik paraları bütün bu kurslar için kaynak oluştursun. Yine bu kaynaktan münasip bir miktar asker gençlere maaş olsun. Böylece, işlerini bırakıp askere giderlerse düzenleri altüst olacak gençler mağdur edilmemiş olur ve onların verdikleri para diğer bazı gençler için meslek yolunu açar, maddî destek sağlar. Eşitsizlik bunun neresinde? Bu kadar işsiz, mesleksiz, hiçbir şey üretmeyen gencin arasında "biz iş sahibiyiz, işimizi bırakamayız, ailemizi biz geçindiriyoruz" diyen; çalışan, üreten gençleri, katkıda bulundukları ekonomik hayattan çekip almak, çoğu yaşını başını almış bu insanları ille de 15 ay kışlaya kapatmak tek yol olmasa gerek.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.