Ben ABD!

A -
A +

Benim ABD olarak öyle uzun yıllar öncesine giden tarihim yoktur... Ne "parayı kullanan ilk millet" ben oldum, ne "yazıyı bulan kavim." Bu unvanları Lidya'ya, Finike'ye, Mezopotamya medeniyetlerine, Çin'e bıraktım. Ben çok yeniyim, ama tarihi severim, ders almayı bilirim. O tarihin içinde istikbali dokuyan nice iplikler bulunur. Meselâ, benim Roma'yı ateşe verip de keyifle seyreden Neron'la yakınlığım vardır. Yüzbinlerce köleyi boğaz tokluğuna çalıştırıp o muazzam piramitleri yaptıran firavunlarla yakınlığım vardır. Avrupa'yı hallaç pamuğu gibi atan Attila'yla yakınlığım vardır. Bağdat'ı talan eden Hülâgu ile yakınlığım vardır. Benim unvanım "yeni dünya düzeninin kurucusu"dur. Ben yirminci yüzyılın başından beri buna tâlibim. Bazen ağır, bazen hızlı, hedefim istikametinde yol aldım; arada bir -Vietnam'da olduğu gibi- geri püskürtüldüğüm, burnumun sürtüldüğü oldu. Ama çabuk toparlandım. Yeni dünya düzenini anlamak istiyorsanız tabağın içindeki bir bütün elmaya bakın. Bu elma dünya nimetleridir. Bu elmanın yarısını benim yemem gerekir. Çünkü benim insanım, evet çalışkandır, asla tembel değildir ama rahat yaşamak da ister. Kapısında iki araba, ilâveten deniz motoru, çeşmesinde her daim sıcak su, kışın ısıtıcı, yazın soğutucu olmadan yapamaz. Benim insanım su gibi benzin harcayamazsa üzülür. Benim okullarımda öğrenci başına bilgisayar bulunmazsa çocuklarım kendilerini bahtsız hisseder. O yüzden elmanın yarısı benim olmalıdır. Kalan yarı sizin olsun! Sizin adınıza o yarının -âdilce- paylaştırılmasını seve seve yaparım. Yapıyorum zaten. Milletlerarası kongrelerde, zirvelerde bu paylaştırmayı yapıyorum. Ayrıca, hüsnüniyet gösterip açlık çeken insanlara çuval çuval şeker, un, bisküvi, süt tozu gönderiyorum. Arasıra da asker gönderiyorum. Benim sınır bekleyen ordum yoktur. Pasifik ve Atlantik sınırlarında düşman gözlenmez; balık gözlenir, denize girilir, su kayağı yapılır. Güney sınırımda, Meksika'dan her gün 25 kişi dolar uğruna topraklarıma gizlice giriyor, onlarla sınır polisleri ilgileniyor. Kuzey sınırımda da dert yok! Dört bir taraftan selâmetteyim. O yüzden benim ordum açık denizlerdedir; uzak denizlerde, uzak karalardadır. Kâh Hint Okyanusu'nda, kâh Basra Körfezi'nde, kâh Akdeniz'dedir. Güvenliğimin bekçiliğini oralarda yapar. Güvenliğimin bekçiliğini ve elmanın paylaşımını... Bu dünya büyük bir sınıftır. Sınıfın da bir başkana ihtiyacı vardır. O başkan benim! "Dünya bir hükümdar için büyük, iki hükümdar için küçük" demiş Türk sultanı Yavuz. Bu azametli söz bütün asırlar için geçerli. İki hükümdar çok geliyor, bir tane söz sahibi olacak; ama tek başına, yalnız yaşanmayacağına göre çevremde hürmetkâr, itaatkâr, minnettar, müttefik beyler, emirler bulunacak. Benim başıma hangi cumhurbaşkanı geçerse geçsin, dış politikam fazla değişmez; başka ülkelerin başına geçenler de politikamı fazla etkilemez, kimi ise hiç etkilemez. Şu parti, bu parti, falan şahıs, filan şahıs... Ben bildiğimi okurum. Benim bildiğim daima kendi menfaatlerime en uygun olan şekildir. Korunması, gözetilmesi, yüceltilmesi gereken ilk mevcut benim. Bu yüzden birkaç aylık, birkaç yıllık planlamalar değil, elli yıllık, yüz yıllık hesaplar yapar, hedefler çizerim ben. Hedefimin üzerinde pürüzler varsa, onu hedef tahtası yaparım.... ..... Tam on yıl önce yazılmış bir yazıdan... Hamam, tas, tellâklar.... Herşey aynı, herşey yerli yerinde!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.