Can boğazdan gelir" demiş atalarımız. Sonra da ilâve etmişler: "Boğazdan da çıkar..." Hayat belirtisi olan nefes almak fiili ile ilişkilendirilmiş bu atasözündeki mecazî mânâ yemek yemektir. Yaşamak için yemek yemeye ihtiyacımız vardır, yeteri kadar beslenemeyen vücut türlü hastalıklara yakalanır; fakat yeterinden fazla beslenen ya da yanlış beslenen vücut da aynı şekilde hastalıklara davetiye çıkarır. Karacaoğlan herhalde iştahlı bir adamdı. Uzun bir koşması vardır ya: Kalk gönül gidelim helv'alayına /Ol helvalar da dişe kolayına Her akşamı da pirinç pilavına /Kahvaltıda ballı kaymak isterim İçli köfte gerek yola gidene /Bumbar doldurması benzer harana Baklavayla börek şifa bedene /Yedikçe ellerim yumak isterim... İsteriz istemesine de... Sonra? Yemeğin bedene şifa olmaktan çıkıp zarar olmaya başladığı sınırı bilmek gerek. Yanlış beslenmenin bedeli Osmanlı Hanımeli Ev Yemekleri Şirketi kültür ve sanat faaliyetleri çerçevesinde, bu ay başlatacakları faydalı bir hizmetin haberini veriyor. "Besininiz ilâcınız, ilâcınız besininizdir" adlı tanıtım ve eğitim seminerleri dizisi. Amaçlarını şöyle açıklamışlar: "Yanlış beslenme sonucu yılda 250 bin kişinin kanserden ölmesi ve hastalıkların giderek artması toplumu bu yönde bilinçlendirme zorunluluğunu doğurmuştur. Başta Amerika olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde yapılan araştırmalar, hastalıkların tamamen yanlış beslenme alışkanlıklarımızdan kaynaklandığını ispat etmektedir. Bu anlamda biz Osmanlı Hanımeli Şirketi olarak, kurumsal sorumluluk anlayışından yola çıkarak yurt genelinde düzenlemeyi hedeflediğimiz eğitim seminerleriyle toplumumuzu eski, sağlıklı yemek yeme alışkanlıklarına özendirmek için kolları sıvadık. Ve sağlıklı beslenme konusunda yaptığımız araştırmalar sonucu gördük ki; besinimiz ilâcımız, ilâcımız besinimizdir." Ev yemeğine dönüş Amerikalılar kötü beslenen bir millet. Nüfusun yarısı aşırı kilolu, üçte biri de "obezite" denilen şişmanlık hastalığına yakalanmış durumda. Amerika dünyanın da kötü beslenmesine öncülük etti. Dünyanın bütün ülkelerinde, en ücra kasabalara kadar her yerde onların fast food lokantaları ve Coca Cola'ları var. Bir kutu kolalı içecek çocuğun obez olma riskini yüzde 50 artırıyormuş. (Bilhassa "obez" kelimesini kullandım; "şişman" kulağa yeteri kadar tehlikeli gelmeyen bir kelimemiz) Amerikalılar, gidişatın iyi olmadığının farkına vararak son yıllarda sağlıklı yemek çeşitlerine, yavaş da olsa, dönmeye başladı. Her köşe başında bir fast food'cu vardı, şimdi her tarafta salata lokantaları açılıyor. Halkın yüzde 28'i hormonsuz besinleri, yüzde 36'sı lezzetinden önce besin değeri yüksek yiyecekleri tercih eder olmuş. Şirketin ilk programı Altunizâde Kültür Merkezinde 27 Aralık 2003 günü 14:00-17:00 saatleri arasında gerçekleşecek. Daha sonra İstanbul'un çeşitli belediyelerinde tekrarlanacak. Sonra yurt genelinde de yapılacak. Seminerler sağlıklı yemek örneklerinin sunulacağı ikramlarla başlayacakmış, onu da haber vereyim. Hani "tatlı yiyelim tatlı konuşalım" kabilinden... Gerçi bu atasözümüz bol şuruplu tatlıları akla getirir. Hey gidi Karacaoğlan hey!