Bir de İstanbul'a geldim ki

A -
A +

Büyük şair Mehmet Âkif'in kahramanı İkinci Meşrutiyet'in ilânından sonra, uzun bir seyahatin ardından İstanbul'a döner: Bir de İstanbul'a geldim ki: bütün çarşı, pazar Naradan çalkanıyor, öyle ya... Hürriyet var! Galeyan geldi mi, mantık savuşurmuş... doğru: Vardı aklından o gün her kimi gördümse zoru. Kimse farkında değil, anlaşılan, yaptığının; Kafalar tütsülü hulya ile, gözler kızgın; Sanki zincirdekiler hep boşanır zincirden, Yıkıvermiş de tımarhâneyi çıkmış birden! Zurnalar şehr ahalisini takmış peşine; Yedisinden tutarak ta dayanın yetmişine! Eli bayraklı alaylar yürüyor dört keçeli, En ağır başlısının bir zili eksik, belli! Ötüyor her taşın üstünde birer dilli düdük. Dinliyor kaplamış etrafını yüzlerce hödük! Kim ne söylerse, hemen el vurup alkışlayacak -Yaşasın. -Kim yaşasın? -Ömrü olan. Şak! Şak! Şak! Ne muhteşem bir tasvir! Şimdi bu mısralardaki bir kelimeyi -Âkif'in mânevî huzurundan izinle- değiştirip şöyle diyeceğim: Bir de İstanbul'a geldim ki: bütün çarşı, pazar Naradan çalkanıyor, öyle ya... Seçim var! "Seçim sath-ı mâili" ifadesini ilk kim kullandıysa doğrusu çok iyi gözlem yapmış. Ülke seçime doğru kayarak, başaşağı, dolu dizgin, paldır küldür, kıra döke gidiyor. Caddelerde başımızın üzerinde bir baştan ötekine rengârenk parti bayrakları sallanıyor. Her boş duvarda takım elbiseli, kravatlı mütebessim bir sûret. Gözlerimiz yukarıya çevrili, bu renk ve çehre cümbüşüne dalmışken, ayağımızın altındaki asfalt delik deşik. Asfaltın üzerinde kuyular, vadiler, fay hatları! Araba atlaya zıplaya giderken "hamileler ve bel fıtığı olanlar için uyarı" ihtiva eden yeni bir trafik işaretine ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Evet, İstanbul'a geldim!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.