Bir harika çocuk daha

A -
A +

Küçük Suğra gerçekten küçük... İstiklâl Marşı'nın on kıtasını ezbere okuyor. Hem de ne okuyuş?! Kelimelerin bu kadar doğru telâffuzunu, vurguların bu kadar yerinde yapılışını nicedir yetişkin, tahsilli insanlarda bile görmüyoruz. Ben Suğra'yı, sadece bir kere Türkçe Olimpiyatları'nda seyrettim. Gözlerim yaşararak dinledim. Galiba başka kanallarda, birçok programda daha görünmüş. Son günlerde psikologlar, pedagoglar bu kadar küçük yaşta bu kadar ağır bir şiiri ezberletmenin doğru olmadığını, kızın rûhi gelişiminin sağlıklı olamayacağını, bu yaşta bu sorumluluğu yüklemenin, oyun oynaması gereken çağda çocuğa "hadi şiir oku" demenin yanlış olduğunu, yaptığı işin böylesine onaylanmasının kişiliğini olumsuz etkileyebileceğini, okuduklarını da anlamadığını söylüyorlar. Belli ki Suğra ortalamanın üstünde kabiliyetleri olan bir çocuk. Şiir okumak bir sanattır ve Suğra o yaşında bu sanatın hakkını vermiştir. Zaman zaman üstün zekâlı çocuklardan bahsedilir. Üstün kabiliyetli çocuklardan... Hatırlarsınız, bir zamanlar "harika çocuklar" vardı. Burs ile yurt dışına tahsile gönderilmişler, el üstünde tutulmuşlardı. Kimi resim, kimi keman, kimi piyano alanlarında adlarını duyurmuşlardı. Onlar da küçüktü. "Resim, müzik, bale gibi sanat dallarında ne kadar küçük yaşta eğitime başlanırsa o kadar başarılı olunur" diyor uzmanlar. Doğrudur, ama aynı gerçek şiir okuma, şiir ezberleme sanatında neden geçerli değil? Yani çocuğunuzu 4 yaşında baleye başlatırsanız "zamanıdır", ama şiir ezberletirseniz "zinhar!" 4 yaşında Mendelson çalarsa "harika çocuk", İstiklâl Marşı okursa "problemli çocuk!.." Dört yaşındaki çocuk İstiklâl Marşı'nın mânâsını anlamaz da Mendelson'un ruh dünyasını anlar mı? O küçücük parmakların kemanın telleri, piyanonun tuşları üzerinde nasırlaştığını, arkadaşları oyun oynarken o çocukların ellerine verilen notaları çalışmak zorunda olduğunu hiç dile dolamıyoruz. Harika çocuklarımızın o kadar küçük yaşta yaptığı işleri, yüklendikleri sorumlulukları, kemanlarını, piyanolarını, danslarını hep onayladık, alkışladık, önlerine türlü imkânlar sunduk; onlar da pekâlâ normal, sağlıklı, kendi alanlarında başarılı yetişkinler oldu. Peki, Suğra'nın durumu neden sağlıksız olarak değerlendiriliyor? Resimde, müzikte, balede ne kadar küçük yaşta çalışmaya başlarsanız o kadar iyi olur da şiir okuma sanatını icra etmek için neden yaşın ilerlemesi beklenecek? Yoksa şiir okumak küçümseniyor, sanattan sayılmıyor mu? Hem şunu da bir kenara not edin, ezberleme becerisinin en yüksek olduğu çağ çocukluk çağlarıdır. 18-20 yaşından sonra dört mısrayı zor ezberlersiniz. Suğra'nın kanaldan kanala gezdirilip, reytingden başka şey düşünmeyen televizyonların eline düşmesini doğru bulmam ama 4 yaşında İstiklâl Marşı'nı ezberledi diye kişiliğinin olumsuz etkileneceği de garip bir iddiadır. Bana biraz da, objektif ilmî görüşten ziyade, maksatlı bir yorum gibi geliyor. İlk defa göründüğü program Türkçe Olimpiyadı idi, tertipleyenler malum... Bir kısım aydınımızın şüpheyle baktığı bir grup. Okuduğu şiir Mehmet Âkif'ten... Sonra, ben duymadım ama galiba Necip Fazıl'ın Sakarya Destanı'nı da okumuş... Şarkı söyleyip, parmak şıklatıp, gerdan kırıp, kalça kıvıran bu kadar çoluk çocuğun arasında bırakın bir çocuk da şiir okusun! Suğra, üstün kabiliyetleri olan bir çocuktur ve ziyan edilmemeli, ehil ellerde eğitilmelidir. Dünyanın her medenî ülkesinde bu türlü çocuklar için eğitim kurumlarında özel sınıflar ve programlar vardır. Biz asıl OKS imtihanında 46 bin küsur öğrencinin sıfır çekmesinin sebepleri üzerinde düşünelim.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.