Bir yirmibirinci yüzyıl akşamıydı...

A -
A +

Dilâver Cebeci... Devamında gelecek olan iki kelime: Şair, yazar... Edebiyatla ilgisi olmayanlar bilmeyecek. Belki adını bile duymadıklarını söyleyecekler. Bu vefâsız, bu kadir kıymet bilmez, bu nisyan ile mâlul medya, onca mübtezellik arasında bir parça yer açıp dile getirmezse bilinmez elbet. Peki "Türkiyem" desem?! Baş koymuşum Türkiye'min yoluna Düzlüğüne yokuşuna ölürüm Asırlardır kır atımı suladım Irmağının akışına ölürüm. Sevdalıyım yangın yeri bu sinem Doksan yıldır çile çekmiş hep ninem Pınarlardan su doldurur Emine'm Mavi boncuk takışına ölürüm. Düğünüm, derneğim, halayım, barım, Toprağım, ekmeğim, namusum, arım Kilimlerde çizgi çizgi efkârım, Heybelerin nakışına ölürüm... Dilâver Cebeci adını bilmeyenler de eminim marşlaşmış olan bu türküyü en az bir kere dinlemişlerdir, hatta kendileri de coşkuyla söylemişlerdir. Biz, Amerika'da yıllardır yüzlerce defa dinledik, topluca bağıra bağıra söyledik. Özelikle program sonlarının kapanış türküsüdür o. Sıra ona geldi mi biliriz ki, yüreklerdeki vatan hasretinin tavan yaptığı zamandır. Âdeta millî marş kategorisine girmiş bu bestenin güftesinin sahibidir Dilaver Cebeci. Başka hiçbir şey üretmemiş olsaydı bile, bu eserle unutulmazlar listesinde yerini alırdı. Ama şiir, hikâye, oyun, makale her dalda birçok eser vermesi bir yana gazetemizde yıllarca "Seyyâh-ı Fakir Evliya Çelebi" başlığı altında günümüzü hicveden nefis mizahî yazılar yazdı. Dilâver Cebeci... Yıllar önce Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu'nun vefatı üzerine yazdığı "Ve Hüvel Bâki" şiirinin başına şöyle bir bölüm koymuştu: "Genç Osman ahfadından bir ulu şairin 21 Ağustos Cuma günü ecel şerbetini içtiği, Resul'ün yaşında dâr-ı fenâdan dâr-ı bekâya göçtüğü, şehitler ve gaziler mekânı Cennet kapısını 'Bismillah' deyip açtığıdır...." Yaş, tarih biraz farklı olsa da, özde fark olmadığından, vefat haberini okuyunca aklıma ilk bu uzun cümlesi geldi. Kendi cümlesini kendisi için söylemek geldi. Haberde "...dün akşam saat 21 sıralarında..." diyordu. Türk Edebiyatı Dergisi'nin açtığı bir yarışmada ödül kazanan hikâyesinin adını hatırladım sonra: "Bir Yirminci Yüzyıl Akşamıydı." Öyle işte... Allah'ın rahmeti üzerine olsun! Allah yakınlarına sabırlar versin!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.