Tank ihalesinin zamanlaması üzerine çok konuşuldu. Kimi "keşke ertelenseydi, ertelenmeliydi." dedi. Kimi "ertelense İsrail'in Filistin'e saldırısı duracak mıydı, Filistin meselesi hallolacak mıydı?" dedi. İki taraf da fikirlerini gerekçeleriyle ortaya döktü. Fakat bu dökümler sırasında tank ihalesinin neden İsrail'e verildiğini anlayamadık. Hayır, başka bir ülkeye verilseydi demek istemiyorum. Beni zamanlama da o kadar ilgilendirmiyor. Ben "tanklarımızın tamirini neden kendimiz yapamıyoruz?" diye sormak istiyorum. Yapamıyor muyuz, yapmıyor muyuz? Yeni tank alımının paradan önce ortadoğu politikaları çerçevesinde bir mesele olduğu anlaşılıyor; yani peşin paramızı bastırsak bile ABD bize, mevcut tank sayımızın artmaması için yeni tank satmayacak, kabul... Yalnız elimizdeki tanklara da karışıp nereye tamir ettireceğimize onların karar verdiğini düşünmek istiklâlimizden bütün bütün şüphe etmek olur. Elimizdeki tankların tamirini neden kendimiz yapmıyoruz? Bir yetkili çıksa da açıklasa.... ASELSAN diye, HAVELSAN diye, MKEK diye mühimmat, silah, askerî elektronik alanında dışa bağımlılığımızı sona erdirmek üzere kurulmuş büyük büyük kurumlarımız var. ASELSAN kendisini "dünya standartlarında teknoloji geliştiren kuruluş" olarak takdim ediyor. MKEK'in görevlerinin birinci maddesinde her türlü "askerî ihtiyaçlara yarayan aletler, vasıtalar, makinalar..... imâl etmek" ve "büyük ve küçük tâdil ve ıslah işlerini ve diğer tamirleri yapmak" yazıyor. HAVELSAN vizyonunu "Bilgi toplumuna dönüşümün öncülüğünü yaparak, bilgi teknolojilerinde ulusal hakimiyetin kazanılması ve Türkiye'nin bilgi teknolojileri alanındaki geleceğinin ulusal kaynaklara dayandırılması stratejisinin ana ulusal kaynağı olmak" şeklinde belirlemiş. O halde? Bu kurumlarımız ne yapmaktadır? Söz konusu tankların modernizasyonu işini planlayıp yapabilecek seviyeye ulaşamadılar mı henüz? Altı üstü bir tank tamiri bilgisi ve becerisi herhalde İsrail'in inhisarında gizli, sırlı bir konu değildir. Yedek parça ille de dışarıdan gelecekse bile -gerçi o da yakışmamaktadır ya- montajını bari kendimiz yapamaz mıyız? ABD'de binlerce gencimiz yüksek tahsil yapıyor. Mühendislik alanlarında doktora yapan gençlerimiz arasında öyle başarılı öğrenciler var ki?! Vatana hizmet aşkıyla Türkiye'ye dönüyorlar, şâhidim. Bu gençler ne yapıyorlar memlekette, nasıl istihdam edildiler? Bir süre sonra bazılarının uğradıkları bürokratik engellemelerin, içine düştükleri verimsiz ortamların, heyecanlarının törpülendiğinin haberlerini alıyoruz. Bu gençleri kaybetmemenin, memlekete çekmenin yolunu bulsak, bu kurumları onlar için cazip hale getirsek, bu beyin kaybının önüne geçsek de, onların bilgisinden, becerisinden, enerjisinden istifade etsek... Tanklarımızın tamirini kendimiz yapabilmemiz için eksik olan nedir? Bizde olmayıp da İsrail'de olan nedir? Kendi tanklarımızın tamirini yaptıktan sonra Orta Asya Türk Cumhuriyetleri'nin, Balkan ülkelerinin, Kafkas ülkelerinin tanklarının da tamirine talip olmamız gerekmez mi? İsrail daha 1948'de kurulmuş, 6 milyon nüfuslu, 20 bin kilometrakare yüzölçümlü, devlet olmaya çalışan bir ülke. Çiftçimizin elindeki sebze tohumları bu el kadar İsrail'den geliyor. Tanklarımızın tamirini onlar yapıyor. Gazetede haberdi, Akdeniz anemisi hastalığına düçar küçük bir kızcağızın kan iliği örneği İsrail'de bir hastahâneye gönderilecek, orada yapılacak bir işlemden sonra kıza geri verilecek, şifa umudu olacakmış. Demek ki bizim hastahânelerimizde olamayacak bir işlem! Ziraat, elektronik, tıb... Peki biz ne yapıyoruz? Ceplerimizde birer cep telefonu.... Cep mesaj, cep to cep, cep ikiz, cepreter.... derken teknolojiyi cebe indirgemiş olarak yuvarlanıp gidiyoruz.