Bu şapka başka şapka!

A -
A +

Bu şapka sizin bildiğiniz şapkalardan değil. Ne 'Baba'nın fötrü, ne 'Karaoğlan'ın kasketi... Bence onlardan daha önemli bir şapka. Harflerimizin üzerindeki şapkalardan bahsediyorum. İnceltme ve uzatma işareti olarak kullanılan şapkalar. Külfet addedildiğinden midir, önemi anlaşılmadığından mıdır bilmem, artık kullanılmaz olan şapkalar... Ana dilin kâideleri külfet sayılsa idi, Japonlar ve Çinliler dillerinden, alfabelerinden vazgeçerdi. Bu şapkaların kaldırılıp atılmış olması en ziyâde a harfi üzerinde tahribat meydana getirdi. A harfi ile yapılan uzun hecelerde. Türkiye'den üniversite tahsili yahut yüksek lisans, ihtisas için gelen gençlerle tanışıyoruz. Konuştukları Türkçe'de ortak bir nokta dikkat çekiyor. Bu çocuklar "uzun hece" diye birşey bilmiyor. Dillerindeki bütün 'a'lar kısa. Peki televizyonlarımızdaki spikerler? Türkçe'yi kusursuz konuşması beklenen spikerler de uzun heceden habersiz. Açık oturumlara çıkan mürekkep yalamış, kimi profesör, devlet adamı olan konuşmacılar da şapkanın dilimizdeki varlığını unutmuş görünüyorlar. İşte televizyondaki konuşmacılardan ve Türkiye'den gelen üniversite mezunu gençlerin cümlelerinden not ettiğim birkaç örnek. Ben de şapka kullanmadan yazacağım: Hacettepe, Abidin, Cibali, Akife, Halit, Akil, Ali (Hasan Ali Yücel'in 'Ali'si), avize, ahize... Bütün bu isimlerin ve kelimelerin uzun olması gereken a'ları kısa okunmaktadır. Her defasında kulaklarıma inanamayarak dinlemekteyim. Şimdi bu isimleri, 'a'ları kısa olmak kaydıyla yüksek sesle okuyun lütfen... Tüyleriniz diken diken olmuyor mu? "Karga misâli" desem kargalara haksızlık etmiş olmaktan korkarım. Bir belgesel programda "Matbaa-yı Âmire" yahut "saray-ı cedîd-i âmire" tamlamalarında "âmire"lerin a'sı kısa okundu. "Bendegân" derken a kısa, kalın okundu. (hem de, ABD'nin Savunma Bakanlığı olan Pentagon'un vurgusu ile, ki hayretler içinde kaldım. Amerikanvârîliğin yeni bir örneği mi desem?!). Çünkü bu kelimelerde şapka işareti kullanılmamaktadır. Harfleri işaretsiz göre göre büyüyen, şapka işaretinin rolü kendilerine anlatılmamış nesillerin doğru telâffuzu öğrenmeleri nasıl mümkün olacak? Bir başka spiker "Edebiyatımızın..." diyerek söze girdi, 'a'yı kısa okuyarak. Bir başkası "Kararı kim verecek?" dedi, 'a'yı kısa okuyarak. "Makamına oturdu."dedi, 'a'yı kısa okuyarak. Bazı kelimelerimizin yalın halde iken değil ama ek aldığı zaman bazı hecelerinin uzadığı belli ki onlara hiç öğretilmemişti. Birşeylerin uzun okunması gerektiğini bir şekilde duymuş tahsilli vatandaşlar da uzun olmaması gereken heceleri, meselâ; münhasır'ın a'sını, zarîf'in a'sını, rakîp'in a'sını, tarîkat'ın a'sını, hakem'in a'sını uzun okuyorlar. Lâik kelimesini de uzun okuyan, "lâyık" ile karıştıran, mektep medrese görmüş çok insan var. "Asâ" kelimesi hemen daima yanlış uzatmalarla söylenmektedir. Bütün bunlar şapka işareti okullarda gereği gibi öğretilmediği, kitaplarda, gazetelerde hakkıyla kullanılmadığı için meydana gelen kafa karışıklığının sonucudur. Eğer şapkayı kullanmazsak gökten yağan kar ile, kazanç mânâsına kâr, adet ile âdet, yar ile yâr, alem ile âlem, göz karârınca ile hava kararınca, adem ile âdem, hala ile hâlâ, şair Abdülhak Hâmid ile Sultan İkinci Abdülhamîd, sebze hali ile ruh hâli birbirine karışır gider. Denebilir ki, cümlenin gidişâtından kelimenin hangi mânâya geldiği anlaşılır. Evet, çoğu zaman bu mümkün olur, bazen de olmaz. Peki efendim, neden cümlenin gidişâtından anlamaya çalışacağız ki? Şapka işareti battı mı bize? Bu işaret doğru okumayı, güzel konuşmayı sağladığı gibi gözlerimize de hitabeder, yazılı metinlerin estetiği bu işaret ile birlikte gelir. Şapkaları konmamış bir yazı bende tamamlanmamış, eksik doğmuş intibaını uyandırıyor. Uzun heceler dilimizin başlıca zarâfet unsurlarındandır. Bu zarâfeti kulaklarımıza ve gözlerimize taşıma vazifesini yüklenmiş olan şapka, kelimelerin tadını getiren, dilimizin mûsikisini sağlayan bir notadır. Bu işareti unutarak, unutturarak Türkçe'yi katledersiniz. Edebiyat öğretmenlerimize rica ediyorum. Yeni yetişen nesile doğru Türkçe, güzel Türkçe öğretmek önce onların sorumluluk dairesindedir. Ayrıca, Millî Eğitim Bakanlığı genelgeleri ile, Türk Dil Kurumu tebliğleri ile bu konuyu karara bağlamalıdır, rehber kitaplar ortaya koymalıdır. RTÜK'ün dikkat edeceği ilk konu budur. Şimdi yukarıda şapkalarını koymadan yazdığımız kelimelerin doğru şeklini yazarak sözü bağlayalım: Hâcettepe, Âbidin, Cibâli, Âkife, Hâlit, Âkil, Hasan Âli, âvîze, âhize.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.