Burası Muş'tur, yolu yokuştur Giden gelmiyor, acep ne iştir? Türküsünü yaktığımızda evlâtlarımızı Yemen'e gönderiyorduk. Gidenlerin pek azı dönebiliyordu. Çoğu düşman ateşinde, çölün ateşinde, yolun meşakkatlerinde can veriyordu. Demek artık Muş ovasına mayın döşüyoruz?! Bombalı tuzak kuruyoruz, çapraz ateş açıyoruz?! Bir vakitler Muş'tan gidenler gelmezdi, şimdi Muş'a gidenler gelmiyor. Muş'u Muş şehri olarak almayın. Bingöl'e, Bitlis'e, Tunceli'ye, Mardin'e, Diyarbakır'a, Şırnak'a, Hakkari'ye... Buralar evlâtlarını Yemen'e vatan savunmasına gönderirdi. Şimdi evlâtlar buralara vatan savunmasına mı gider oldu? Bingöl'e, Bitlis'e, Tunceli'ye, Mardin'e, Diyabakır'a, Şırnak'a, Hakkari'ye... Bu işte büyük bir yanlışlık var! Yemen Osmanlı coğrafyasının merkeze en uzak köşesiydi. Vatanın sınırları gerçi oradan geçiyordu ama Anadolu'ya uzak ve yabancıydı. Gözden uzak olunca gönülden de nispeten uzaktı. Ama Muş, Bingöl, Bitlis, Tunceli, Mardin, Hakkari, Şırnak, Diyabakır öyle mi?.. Buralar Malazgirt'ten beri bizimdir. Buralar bizim canımız ciğerimizdir. Buraların toprağına mayın döşeyenler, buralarda bombalı tuzak kuranlar, çapraz ateş açanlar kimin toprağında kime karşı olduklarını sanıyor? Anadolu anavatandır. Bu anavatanı biz, bütün halk, bir kere İngiliz'e, Fransız'a, İtalyan'a, Yunan'a karşı savunduk. Şimdi kime karşı savunuyoruz? Şimdi kim kime karşı? Bu işte büyük bir yanlışlık var! Her canın kaybı, önce düştüğü yeri yakar kavurur, sonra insan olan herkese acı verir; fakat şehitlik de, gazilik de askerliğin tabiatında vardır. Ne var ki, askerlerimizin Güneydoğu'nun dağlarında, vadilerinde pusuya düşürüldüğünü görmek acımızı öfkeyle katmerlemektedir. Neresi için bu mücadele diye soruyoruz. Mehmetçik nereyi savunuyor? Kime karşı? Kore'lerde bile şehit düşmüşlerdi ama kendi dağlarında da mı vurulacaklardı? Belki de, beş-on sene önce aynı dershânede oturdukları bir arkadaşları tarafından... Orası Yemen'dir, gülü çemendir/Giden gelmiyor, acep nedendir? diye diye Yemen savunmasına evlât gönderdik. Yemen'i de sadece Yemen olarak almayın! Irak, Suriye, Filistin, Hicaz... Oralarda ayaklananlar, oralarda demir yollarına bomba koyanlar, tuzak kuranlar o toprakları kopardı, kurtuldu! Kurtuldular mı, hele bir bakın! Çiğnenmedik tek metrekare toprakları kaldı mı? Tekmelenmedik hâneleri kaldı mı? Yüzleri hiç güldü mü? "Hür ülke" denmeyi hak ediyorlar mı? Şimdi aynı oyun Anadolu'da mı oynanıyor? Maksat bir parça daha koparmak mı? O toprağın insanı böyle kopmalardan ne ummaktadır, nasıl bir menfaat beklemektedir? Bu nasıl bir kandırılmadır, gaflettir? Nasıl bir hesaptır? Ne bitmez hesaptır? Irak'ın, Filistin'in, bütün Orta Doğu'nun bugünkü halini gören biri nasıl hâlâ bölünmelerden, bölücülükten medet umar? "Vatandaşımız" dediğimiz insanların nasıl olup da sahnelenmekte olan çirkin oyunda figüran olmayı, taşeron olmayı kabul ettiklerini anlamak mümkün değil. Bu kirli oyundan en fazla kendilerinin zarar göreceğini onlara bir anlatan olmayacak mı? Ey "Burası Muş'tur, yolu yokuştur" türküsünü yakan halkım! "Bu türkü bizimdir" diyen halkım! Allahaşkına, artık gözünü aç da oyuna gelme, teröristleri barındırma içinde!