Dilimin altındaki baklayı sona bırakmadan hemen söyleyeyim ki ben bu projeyi desteklemiyorum. Çantasız eğitim olmaz! Çantasız öğrenci olmaz! Projenin hedefleri şunlar olarak belirtiliyor: "Öğrencilerin okul dışı zamanlarında oyun oynamalarına ve gelişmelerine uygun ortam sağlamak, bu dönemde çocukların hızlı gelişmekte olan kas ve kemik yapılarını engelleyecek çanta ve diğer araç-gereçleri taşımasını önlemek, okul ve sınıf ortamını, eğitim-öğretim açısından daha etkin ve verimli kılacak düzenlemeler yapmak, çocukları evde aşırı ödev yükünden kurtararak, ailesi ve arkadaşlarıyla birlikte daha çok ortam paylaşmasını sağlamak, çocuğun ders dışında sosyal ve kültürel faaliyetlere katılmasına zaman oluşturmak, çocuğun okul ortamını benimsemesine ve sevmesine katkıda bulunmak." Kulağa hoş gelen ama boş sözler. Çanta okulun evde devamıdır. Çanta çocuğun eve geldikten sonra okul ile arasındaki bağdır. Zaten kalabalık sınıflarda, çoğu yerde ikili tedrisat yapan, eğitimdeki hedeflerine ulaşmakta zorlanan okullar bu bağı da kopararak ne kazanacaklardır? Lâfı yuvarlama diyorsanız, daha açık seçik konuşalım. Çantasını açıp kitaplarını, defterlerini, kalem kutusunu, boya takımını halının üzerine yaymak, onların arasında birkaç saat geçirmek iddia ediyorum ki çocuğun okul ortamını sevmesine daha fazla katkıda bulunur. Ev ödevi eğitim hayatının vazgeçilmezlerindendir. Sınıfta öğrenilenlerin tekrarı ve ertesi güne hazırlanılması için ev ödevinden başka metodumuz yoktur. Ve ders kitapları pekçok evimizde ne yazık ki mevcut tek kitap çeşididir. Onları da evin kapısından içeri sokmazsak büsbütün kitapsız kalan evlerde çocuklar nasıl yetişecek? Tek bir kitap sayfası çevirmeden?.. Çocukların oyuna daha fazla zaman ayırmalarını istiyorsanız çantaları atmak gerekmez, ev ödevini aşırı yük olmayacak şekilde verirsiniz. Ama verirsiniz! Zaten ilköğretim kitapları pek kalın değildir, çantaların ağırlığı bana biraz abartılıyor gibi geliyor.. Sosyal, kültürel faaliyetler... Şöyle bir memleket okullarını, mahallelerini gözünüzün önüne getirerek düşünün. Okul sonrası ev ödevi de olmayan öğrenci ne yapacak? Varsa bilgisayarının, atarisinin başında, onlar yoksa televizyonun başında, ya da yandaki arsada vakit öldürmeyecek mi? Kaç okulda okul sonrası kültürel faaliyetler var? Kaç mahallede açık-kapalı spor sahaları var? (Kaldı ki, bunlar olsa bile ev ödevi şarttır.) Anne-baba deseniz, çalışıyor. Hem çocuğun okulda yazdıklarını, çizdiklerini ailesine göstermesi, ev ödevinde onlardan yardım istemesi bile aile içi sağlıklı ilişki, ortam paylaşmak değil midir? Sonra okulda çantasını nereye bırakacak? Laboratuvarı, kütüphânesi olmayan okullar her öğrenciye kilitli dolabı nasıl tedarik edecek? Artık seyredin her sabah şikâyetleri: "Öğretmenim, kalem kutum kaybolmuş!" "Öğretmenim, sosyal kitabım yok!" Amerikan okulları serbestliği, rahatlığı ile tanınır. Aynı zamanda Amerikan okulları sosyal faaliyetlerinin bolluğu ile tanınır, ders saatleri bittikten sonra öğrenciler neredeyse bir o kadar vakit daha sosyal, kültürel, spor faaliyetleri için okulda kalır, eve ancak hava kararırken dönerler. Fakat burada eğitim çantalıdır. Her öğrencinin okulda şifreli bir dolabı vardır. Çocuklar girecekleri dersin kitabını, defterini alıp çantalarını dershâneler arasında taşımamak için o dolaba koyarlar. (Dolaplar koridorlardadır). Spor eşyalarını da koyarlar. Eve gelirken o günkü ev ödevleri için lâzım olmayan kitapları da dolapta bırakırlar. Amerikan okullarında ev ödevi, ama az ama çok, mutlaka vardır. "Bir elinde cımbız, bir elinde ayna, bir elinde sigara, umurunda mı dünya, aklı bir karış havada" tipli öğrenciler elbette çantalarını okul dolaplarında bırakarak salına salına eve gelme, ev ödevi yapmama hakkına sahiptirler. Ancak bu eğitim otoritelerinin bir projesi değil, öğrencilerin tercihidir. Dünyanın her yerinde tembel öğrenciler vardır. Amerika'da da bol miktarda vardır.