Çevrecilik

A -
A +

Çevreci kuruluşlarımız zaman zaman ses getiren gösteriler yapar. Büyük binalara tırmanıp büyük pankartlar asar, kendilerini bir yerlere zincirleyip basın bildirisi okur, polise direnir, yaka paça gözaltına alınırlar. Gösterileri ekranlara konu olur ama ne kadar işe yarar bilmem. Memleketimdeki genel çevre manzarasını görünce çevreci kuruluşlarımızı bir kere daha hatırladım. Gayeleri televizyona konu olmak mıdır yoksa gerçekten çevre için birşeyler yapmak arzusuyla mı hareket etmektedirler, karar veremiyorum. Televizyona konu olmaksa ara sıra yaptıkları garip eylemlerle bunu başarıyorlar. Çevre için faydalı olmak konusunda ise mesafe katettiklerini söyleyemeyeceğim. Benim gördüklerimi, hatta daha çoğunu herhalde, hepiniz, hergün görmektesinizdir. Meselâ; Tarihî-turistik yerlerdeki gözleri rahatsız edici manzaralar... Türbelerin, çeşmelerin, parkların, bahçelerin, meydanların en olmayacak yerlerine atılmış plastikler, kâğıtlar, kutular, izmaritler; tarihî mezar taşlarının kararmış gitmiş çehreleri ayağa kalkmak için kâfi değil midir? Çevreci kuruluşlar meselâ, ayda bir gün iki saat ayırıp tarihî niteliği olan mezar taşlarını temizlemek gibi bir hizmeti düşünürler mi? Çevre dostu olmak ille de gürültülü gösteriler yapmak mıdır? Bazı sokaklarda, meydanlarda, parklarda çöp kutusu bulmak define bulmak gibi bir iş. Avucunuzda sıktığınız bir parça kâğıdı veya şişeyi atacak yer bulamıyorsunuz. Olmayan ya da az olan yerlere çöp kutusu koydurmak bile bir başarıdır. Belediyelere, onların bütçesi yetersizse şirketlere, üzerlerinde isimleri yazılı çöp kutusu koydurmak için müracaat edilse cevapsız kalmaz sanırım. En mâmur semtlerde bile bir boş arsa olmaya görsün. Semt sakinleri tarafından çöplük olarak değerlendirilmekte ve o semtin bütün mâmuriyeti, kedi-köpek tarafından deşilmiş torbaların manzarası arasında kaybolup gitmekte. Hele bu manzaraları şu yaz sıcağında kat kat artan kokularla birlikte düşünün. Sonra doktor muayenehânelerinin tıbbî atıklarını kapı önlerindeki çöp bidonlarına kayıtsızca atıverdikleri çevrecilerin hiç dikkatini çekmiyor mu? Başıboş kedi-köpeklerin kol gezdiği şehirlerimizde bu hayvancıkların gündelik öğünlerini bulmak için altından girip üstünden çıktıkları bidonlardan ortalığa kirli pamuklar, sargı bezleri, kullanılmış şırıngalar, plastik eldivenler saçılmakta. Bu çeşit atıklar ayrı toplanmalı değil midir? Boğaziçi dünyanın en muhteşem beldelerinden biri. Boğaz'ın sularında yüzen çerçöp için ayağa kalkmak düşünülmüyor mu? Geçenlerde Boğaz'dan geçen bir gemi domates bombardımanına tutulmuştu. Yine çevre ile ilgili bir meseleyi protesto idi sanırım. Kıyılardan domatesler atıldıkça ben "Ah Boğaz!" diye inledim. Domateslerin zaten pek azı geminin gövdesine ulaştı, gösteri asla maksadına ulaşmadı, olan Boğaz'ın sularına oldu. Mevcut pisliklere çürük domatesler de eklendi. Göstericiler televizyonlara haber oldu. İki gün önce de Boğaz'da bir grup vatandaş şikâyetlerini kâğıtlara yazarak plastik şişelere koyup suya saldılar. Protesto heyecanıyla, meydana getirecekleri kirliliği akıllarına bile getirmediler ya da umursamadılar. Yine İstanbul'un en lüks yazlık semtlerindeki yüz milyarlarca liralık villaların bulunduğu mahalleler... Duvarların iç tarafları temizlenmiş, düzenlenmiş, süslenmiş; kapıların dışı kimsenin umurunda değil. Kaldırımlar kırık, çimen niyetine büyüyen ayrık otları uzamış gitmiş. Belediyelerin yol kenarına güç belâ diktiği üç beş çiçeği salıverilmiş inekler kemirmekte. Evlerinin bahçesi için her masrafı göze alanlar mahalleleri için kıllarını kıpırdatmamakta. Oluşan çirkin manzaralardan kimse rahatsız olmamakta. Otomatik garaj kapıları açılıyor, pahalı arabaları içindeki vatandaşlar etrafa baka baka gidiyorlar. O ev, o bahçe onların ama bu sokak, bu mahalle, bu memleket onların değil gibi. Tapulu arazisinin dışındaki görüntü kirliliği kimseyi rahatsız etmiyor. Aslında "çevrecilik" bazı derneklerin, kuruluşların değil, her vatandaşın mesleğidir. Otoyolda arabası ile giderken, trende seyahat ederken elindeki şişeyi, kesekâğıdını camdan dışarı fırlatıveren, sigara izmaritini yere atıp üstünü çiğneyen, evinin çöpünü ağzı bağlı naylon torbaya koymayan, plastik çöpleri ayrı kutusuna, pilleri ayrı kutusuna atmaya alışmayan vatandaşla ne devlet, ne dernek başa çıkabilir. Her fert bu ülkenin kendi malı olduğunu; malını iyi kullanırsa da, kötü kullanırsa da sonucun kendisini, çocuklarını, torunlarını ilgilendireceğini bilmeli..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.