Betonarme niyetine o kum yığını binaları diken de biz, demirden, çimentodan çalan da biz, bunlara göz yuman, görmezden gelen de biz, zemin etüdüne, fennî kontrole filan aldırmayan da biz... Depremin yıkıntılarını kaldırmak için gecesini gündüzüne katan gönüllüler de biz, felâketzede halkın acılarını bir nebze dindirmek için neyimiz varsa seferber olan da, göz yaşartıcı dayanışma örnekleri sergileyen de biz, gelen yardımları yağmalayanlar da biz, bir yardımseverin deprem bölgesine gönderdiği eşyaların arasında unuttuğu 5 bin lirayı geri iade eden de biz... Deprem enkazının tozu dumanına karışmışken, asker-sivil bütün ekipler acaba bir tek can kurtarabilir miyiz diye çırpınırken mayınlı tuzak kurup patlatan da biz... Hepsi biz! Bir haberle o köşeye savruluyoruz, bir haberle bu köşeye. Olan oldu. Olan bir kere daha oldu. Şimdi yaraları sarmaya çalışmaktan ve önümüze bakmaktan başka çare var mı? Önümüze bakmak, yani büyük bir kısmı deprem bölgesi olan ülkemizin istikbaline bakmak. Aslında şu anda iki görev bekliyor bizi: Bu hasara, bu acılara sebebiyet veren ihmaller ortaya çıkarılıp sorumluları şiddetle cezalandırmak ve bundan sonrasını inşa etmek. Sorumlular bulunabilirse tabiî, çünkü sorumluluk müteahhitle, mühendisle bitmiyor, bürokrasinin içine uzanıyor zincir. Zincirin bütün halkaları kırılmadıkça esaslı bir çözüm bulunmayacak. Deprem uzmanı üniversite hocalarımız şikâyetçi, diyorlar ki: "Doğu Anadolu fay hatları hakkında, o bölgedeki jeolojik yapı hakkında enine boyuna araştırmalar yok. Üniversitelerimiz bu çeşit araştırmaları yapmak istediklerinde kaynak bulamıyorlar, kaynak da yok!" Halbuki... Doğu Anadolu'nun, Güneydoğu Anadolu'nun toprak sahipleri, sanayicileri, düğünlerde şu kadar kilo altın takıp şu kadar baş hayvan keserek kutlama yapan ağaları, beyleri bölgelerindeki üniversitelere kaynak sağlayarak jeolojik araştırmaların yapılmasına katkıda bulunsalar... Böyle bir bağışı bölgelerine, bölge insanına karşı bir sorumluluk, bir borç olarak düşünseler... Topraklarını sevdiklerinden şüphemiz yok. Mademki bölgedeki üniversitelerde böyle bir bütçe sıkıntısı var... Üniversitelerin bu çeşit araştırma, geliştirme faaliyetlerini özel sektörün, şahısların desteklemesi modern dünyada çok rastlanan bir durumdur. Azra Bebek üniversiteye giderken bir başka depremin enkazının altında kalmasın!