Kış kıyamette domates, patlıcan, biber yiyeceğiz diye deli divâne olan bir nesil var ortalıkta. Hiç anlayamıyorum ve bu hal bir gelişmişlik göstergesi midir, bilemiyorum. Kış aylarında ilân edilir: "Bu ayın zam şampiyonu sivri biber!" Televizyoncuların, ağzına mikrofon tuttuğu hanımlar dertlenir: "Soframıza bir salata koyamıyacak mıyız? Domatesin, biberin yanına yaklaşılmıyor." Ne olacaktı ya? Domates, biber yaz sebzeleridir. Yazın ucuz olur. Yaz sebzesini kışın yemek isterseniz elbette pahalıya alacaksınız. Çünkü mevsimsiz sebze ve meyveler, hadi gayri meşru demeyeyim de, gayri tabiî yollarla üretilmektedir. Teşbihte hata olmaz demişler: Tüp bebek yapmak, bebeği tabiî yoldan yapmaktan nasıl daha pahalıya mal oluyorsa, domatesi, biberi de "tüpte" üretmek öyle pahalıya mal olmaktadır. Kışın salata yapmak için marul, turp, havuç, lahana, kereviz ne güne duruyor? Kışın ille de hem pahalı, hem tatsız, kokusuz domatesle, biberle salata yapacağım diye çırpınmak yerine gerçekten kış sebzelerini tercih etmek daha akıllıca bir davranış değil midir? Eskiden "turfanda" diye bir kelime vardı. Mevsimin ilk meyveleri, sebzeleri. Meselâ, tam bugünler, yeşil erik, çağla badem, kiraz, çilek için turfanda zamanı. Yani "eskiden öyle idi." Köşebaşlarındaki seyyar satıcılarda defter yaprağından külahlar içinde erikler, çağlalar görünürdü önce. Ardından manav tezgâhlarında mis gibi kokan çilekler, kirazlar boy gösterirdi. Çok geçmeden taze salatalık kokuları duyulurdu. Sırtımızdaki kalın paltolardan, yün eldiven ve atkılardan kurtulmanın hafifliği, bahçelerdeki kayısı ağaçlarının beyaz çiçekleri, bir de bu kokular içimizi mutlulukla doldururdu. Biz, şimdi o kokuları yok ettik, o mutlulukları öldürdük. Şimdiki çocuklar hangi ağacın hangi mevsimde çiçek açtığını, ne zaman meyve verdiğini sanırım bilmiyor. Artık manav tezgâhları mevsimsiz bir manzara sergiliyor. Artık turfanda yok, her mevsim her şey var. Var fakat, bütçemizi zorladığı gibi biyolojik ve psikolojik yapımıza da ters bana kalırsa. Karda kışta insanın canı karpuz kavun yemek istemez ki! Karpuz, kavun yaz sıcağına yakışan meyveler; portakal, mandalina kış soğuklarına. Bünyemiz böyle istiyor. Biz garip bir modaya kapılmış gidiyor, bünyelerimizi zorluyoruz. Bünyemiz baharın ılık yüzünü gösterdiği bugünlerde salatalık, çilek kokuları duymak istiyor. Ne çare, duyamıyor! Amerika'da da gidişat böyle. İngilizce'de "turfanda" karşılığı kelime bile yok. Dışarda bir karış kar, marketin manav reyonunda karpuz! Yazın boğucu sıcağında portakal! Yalnız Amerikan piyasasındaki bu mevsimsiz malların çoğu "tüpte" imal edilmiş değil. Dünyanın her köşesine el atmış olan ABD, vatandaşları için münasip gördüğü gıda maddelerini ithal ediyor. Meselâ, kışın kara üzüm, karpuz, kavun... ekvator altı ülkelerden gelir. Şili'den, Peru'dan, hatta Güney Afrika'dan. Ama domates, biber, patlıcan, kışın burada da, bilin ki, tüp imalâtı! İnsanoğlu tarım hayatında mevsim realitesini ortadan kaldırdı. Bu iyi bir şey midir, bu mevsimsizliğin günümüz insanının sağlık meseleleriyle, artış gösteren bazı hastalıklarla ilgisi var mıdır, düşünmek, tartışmak gerek.