Zaman zaman duyarız, bazen daha çok duyarız: "Ecdada küfrediyor! Ecdada küfrettirmeyiz!" Küfretmek iyi bir şey değildir. Eğitimli ve edepli bir insan küfretmez, meramını küfretmeden anlatmasını bilir; tenkitlerini, itirazlarını küfürsüz ortaya koyabilir. Nedir küfür? Dinî bir terim olarak "küfür"den bahsetmiyoruz elbette. Bizim konumuz olan, ecdada sövüp saymak, hakaret etmek, küçük düşürmek... Peki, ecdad kimdir? Her ferdin kendi büyükleri ecdadıdır. Dedeler, nineler, büyükdedeler, büyüknineler... Ecdad, "ced" kelimesinin çokluk halidir ve aslında kan bağı olan hısımları işaret eder. (Tabiî birçok toplumun kültüründe erkek tarafı!) Bir de mecazî olarak "ecdad" milletin bugününü var eden önceki nesillerdir. Atalar... Bir fert ecdadı olan bir dedeyi, bir büyük amcayı rahmetle anar amma, diyemez mi, "Rahmetli, o işte yanlış yaptı! Ah, onun hatasının bedelini ödedi çocukları..." Bence diyebilir. İşte, küfretmeden konuşmak! Peki, millet geçmiş nesillerin yapıp ettiği her şeyi, ama her şeyi, "bunlar bizim ecdadımız" diye kayıtsız şartsız doğru kabul etmek zorunda mı? Başka bir deyişle ecdad hatadan münezzeh mi? Ki peygamberler dışında "kul hata işler" diye biliriz. Ecdad hatadan münezzeh değildir! Ecdad insandır! Ve millet ölçeğinde ecdad "tarih" demektir. Tarih hakkında konuşulur! Tartışılmayan tarih olmaz! Milletin ecdadı kimdir? Ne zaman başlar, biter? Yüz sene öncesine kadar olanlar mıdır ecdad? Elli sene mi? Sadece Osmanlı mı? Sadece padişahlar mı? Ecdadın arasında devlet adamları, din adamları, ilim adamları, sanatçılar, tüccarlar, askerler yok mudur? Hatta isyancılar, başıbozuklar? Önceki nesillerin kimini ecdaddan sayıp kimini saymayacak değiliz herhalde. Bütün bu insanların yapıp ettikleri hakkında konuşmak, tartışmak yasak mı olmalıdır? Padişahların da, veziriazamların da, paşaların da, askerlerin de tartışılabilecek, hatalı bulduğumuz, beğenmediğimiz birçok icraatı vardır. Bu icraat özel hayatta olabilir, resmî hayatta olabilir... Sonra, yarın öbür gün 27 Mayısçılar, 12 Eylülcüler, 28 Şubatçılar da ecdad olmayacak mı? Ecdadın sınırları nasıl çiziliyor? Osmanlı İmparatorluğu, devlet idaresinin incelikleri, toplum yapısı, askerî başarıları, mimarîsi, müziği, edebiyatı ile göz kamaştırıcı asırların sahibidir. Ecdadımızla gurur duymamız için çok, pek çok sebep var, bugünümüzü sağlayan onlar, köklerimiz onlar, ama onlar aynı zamanda "tarih"tir ve tarih hakkında tartışabiliriz de. Ve tarihî olaylar üzerine yazılmış -ilmî eser, belgesel olmayan- roman ve senaryolardaki mübalâğalar, kurgular da ecdada küfretmeye girmez. Tarihî şahsiyetleri "hatadan münezzeh" kabul etmektir yanlış olan...