Onlar bu dünyanın insanı değil gibiydiler. Bir asır öncesinden kalmış gibi... Bizim modern dünyamızda yaşamıyor gibi... Ama modern dünyanın dehşeti onları da buldu. Beş kız öğrencinin katledilmesiyle Amish cemaati Amerikan kamuoyunun gündemine geldi. Günlerdir âdetleri, hayat tarzları yazılıp söyleniyor. Her gün sağılan sütleri toplamaya gelen süt kamyonunun şoförü, tek odalı ilkokul binasında öğrencileri rehin alıp beşini tabancayla öldürdü, birçok da yaralı var. Adam, polis okulu sarınca aynı tabancayla intihar etti. Sapık mıydı, deli miydi, neydi, neden yaptı bu işi, belli değil. Amish'ler ABD'nin farklı eyaletlerine dağılmışlardır amma en kalabalık olarak Pennsylvania'da yaşarlar. Korkunç olay da orada oldu. Onlar o kadar bu zamanın dışındadırlar ki, cemaatin aksakalları, katilin affedilmesini, ölen ve yaralanan çocuklar ve aileleri için oluşturulan yardım sandığından bir miktarın da katilin karısı ve çocukları için ayrılmasını istediler, ne de olsa onlar da kocasız ve babasız kalmıştı. Katilin karısı, cenaze merasimine davet edildi. Zaten duyardık, bölgede bir trafik kazasında aralarından biri hayatını kaybettiği vakit, olaya sebep olan sürücü de cenaze merasimine çağrılırmış. Böyle bir başka dünya işte! "Olan biten her şey Allah'ın takdiridir, o yüzden tevekkülle karşılamalıyız" diyorlar. Uzmanlara göre "Bir Amish okulunda şiddet düşünülemez bir şey." Belki de Amerika'nın en güvenli yeri onların bölgesidir. Okul tek dershâneli küçücük bir köy okulu. Öğrenciler ya kardeş, ya akraba, ya komşu. Öğretmen o okulu birkaç sene önce bitirmiş, aralarından bir genç kız. Amish'ler modern dünyanın araç gereçlerinden uzak yaşar. O Amish çocukları ne televiyon seyretmiştir, ne video, bilgisayar oyunu oynamıştır, ne bir filme gitmiştir. Öğretmenin de böyle bir olayla ilgili en ufak bir bilgisi, görgüsü yoktur. Onlar evlerinin kapısını da kilitlemez, kasabalarında polis teşkilâtı bile bulunmaz. Hayatlarında -sanal olarak dahi- şiddetin, vahşetin hiçbir türlüsü ile karşılaşmamışlarken sonları böyle oldu. Amerika'da 200 bin Amish yaşıyor. Bu insanlar Protestan. İsviçre Anababtist Kilisesi'ne dayanırlar. Anababtistler zaman içinde kollara ayrılmış, Jacob Amman 1690'da kendi yolunu çizmiş, onun takipçilerine "Amish" denmiştir. Ayrılıktan kısa bir zaman sonra Amishler inançlarını rahatça yaşayamadıkları 'Eski Dünya'dan kalkıp 'Yeni Dünya'ya göç etmişler. Onlar gelmeden önce Pennslyvania eyaletinde din hürriyeti kanunlaştığından oraya yerleşmişler. Bugün Amishlerin çok mümbit toprakları vardır. İnançlarında traktör kullanmak yasak olduğundan bu toprakları at ya da katırla sürer, eker biçerler, hayvancılık yaparlar. Elektrik kullanmak da yasak, ama süt sağma makinesi, buzdolabı gibi bazı elektrikli aletlerin elektrik tesisatı sökülerek gaz veya dizel motoru tertibatı yapılmış. Bazı aletler 12 voltluk pille çalıştırılır. Geceleri mum ışığı ya da gaz lambasıyla aydınlanırlar. Perde, halı dahil her türlü süs eşyasına hayır derler. Ve otomobil deryası Amerika'da at arabası sürerler. Birkaç sene önce bir günü onlarla geçirmiştim. New York'un dağdağasından kopup gelmiş bizler zaman tüneline girmiş de geçen yüzyıla gitmiş gibi olmuştuk. Asfalt yollarda model model, renk renk otomobiller vızır vızır akarken, tek bir atın çektiği, fayton benzeri siyah arabalar görüyorduk. Usul usul gidiyorlardı. At arabası Amish'lerin sembolü. Sürücü siyah sakallı, siyah fötr şapkalı, siyah ceketli bir adam oluyordu, yanında başı boneli, koyu renk, upuzun, dümdüz elbiseli bir kadın. Büyük bir huzur hissetmiştim çehrelerinde. Savaş, soykırım, katliam, terörizm, bölücülük, kapkaç, zenginleştirilmiş uranyum, nükleer başlıklı füze, kara mayınları, Avrupa Birliği, genişletilmiş Orta Doğu... onların dünyasının kelimeleri değildi. Yoksa, bu huzurlu ve güvenli dünyaları yıkıldı da modern dünya ile tanıştılar mı artık?