Her sene duvardaki takvimi değiştirme vakti geldiğinde, yazacak pekçok şey kafama üşüşür ve kördüğüm olur, ne yazacağımı şaşırırım. Her insanın hassasiyet çizgisinin yükseldiği, "tavan yaptığı" zamanlar vardır. Benim için o zamanlardan biri, bir yılın bitmekte olduğu zamanlardır. Eski yıl, yeni yıl, eski ne, yeni ne, biten ne, başlayan ne, giden yıl nereye gider, gelen nereden gelir?.. diyerek kafamın içindeki kördüğüme ilmik üstüne ilmik atarım. Sonra, yeni dedikleri sene hangi kapıdan girdiyse girip de, duvara astığımız takvime birkaç hafta içinde alışmaya başlayınca kördüğüm kendi kendine çözülür. Daha doğrusu çözülmez de, saklanır bir kuytuya, bir sene boyunca kendini unutturur, "dünya telâşesi" formuna girerek tebdil-i kıyafet eder. Duvardaki takvimin yine değişeceği günler gelince, saklandığı yerden usul usul başını uzatır, büründüğü kıyafeti atar, kördüğümlüğünün hakkını verir. 2004 yılı da bitiyor. 1970'li-80'li yılları yaşarken 1900'lü yıllar sür git devam edecek gibiydi sanki. 1900'lü yılların biteceğini düşünmezdik bile. Senenin 2000'li olması uzay filmlerine mahsus bir şeydi. Şu hale bakın, 2000'e alıştık da, üzerine yılları peş peşe koymaya başladık. Bugünlerde her ülkede 2004 yılının karneleri yayımlanıyor. Bilançolar, istatistikler, 2004'ün en önemli olayları, 2004'ün en güzelleri, en çirkinleri, en garipleri, 2004'ün şusu, busu... Biliyor musunuz, 2004 yılı "Dünya Köleliğin İlgasını Anma Yılı" idi. Birleşmiş Milletler tarafından kölelikle mücadele ve köleliğin ortadan kaldırılışının hatırasına ilân edilmişti. Neden 2004 derseniz, dünyaya gözlerini köle olarak açmış zenci bir halkın ayaklanarak ilk defa devlet kurmalarının 200'üncü yıldönümüdür. Haiti'nin kuruluşunun 200'üncü yıldönümü. Haiti 1804'te bağımsızlığını ilân etmişti. Kölelik ilga edildi mi dersiniz? Haiti de halen Batı yarımküresindeki en fukara ülke. Bakalım 2005 ne yılı olacak? Çinlilere göre horoz yılı... Neyse... Çok ciddî konular var gündemde. Benimki de gayri ciddî bir yazı oldu.