Geyik muhabbeti...

A -
A +

İlk tahlilin sonucuna göre: Tek tırnaklı hayvan eti. İkinci tahlilin sonucuna göre: Çift tırnaklı hayvan eti. Hoppala! Karar verin: Tek mi, çift mi? Hıfzıssıhha "tek" diyor, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı'nın Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü "çift" diyor. Eğer iki tahlil arasında etler değiştirilmediyse iki ayrı resmî kurumun yaptığı tahlillerin sonucu farklı çıkar mı? Yani az bulunur, güç görünür bir bakteri, tıb dünyasının yeni keşfettiği bir virüs aranmıyor. Nihayet anlamak istediğimiz tırnaklar tek mi, çift mi? Ya, hani filmlerde gördüğümüz gibi iki tahlil arasında biri, el çabukluğu marifet etleri değiştirdi; ya da biri etleri elleyen elleri değiştirdi! Şimdi üçüncü tahlil yapılacak. Hıfzıssıhha'ya göre: Ankara Adliyesi'nde aylardır at ve eşek eti servis ediliyormuş. Vallahi test, tahlil şöyle dursun, yiyenlerin davranışlarına bakalım derim ben. Ankara'da çeşitli kurumlara dağıtılan bütün etleri kontrol etmek gerek. Meclis lokantasına, Başbakanlık'a, öteki yüksek, büyük binalara... Zurnanın ilk deliğinden son deliğine kadar sık sık davranış bozuklukları görmekteyiz, tuhaf tavırlar sergileyenler arttı, sebebi bu tek tırnaklı etler olabilir. Hani yan tesir olarak... Yol yakınken kontrol edilmeli. Hatta diğer büyük şehirlerdeki büyük kurumların yemekhâneleri de elden geçirilmeli. Deyimlerimizde, atasözlerimizde öteden beri "eşek", nedense, menfi mânâlarla yüklü olarak karşımıza çıkıyor. Edebiyatımızın meşhur manzumelerinden biri olan Şeyhî'nin 'Harnâme'si de öyle. Har eşek demek. Bu muhteşem şiirde yaşlı, yük taşımaktan yorgun düşmüş, bir deri bir kemik kalmış, asgari ücretle çalışan, hatta açlık sınırında yaşayan bir eşek vardır. Tarlada gördüğü yay gibi boynuzlu, besili öküzlere imrenir. Öküzlerin gayri sâfi millî hasılaları yüksektir, tuzları kurudur. Genel sağlık sigortası, zam, emeklilik, ikramiye, her türlü sosyal güvenlik hakları yerindedir. Şaşırır bu işe. Bu öküzlerle elde, ayakta, şekl ü surette biriz amma bu geçim standardı farkı neden? diye düşünür durur. Bilge bir eşeğe sorar işin hikmetini. Öğrenir ki öküzler arpa-buğday işinden iyi kazanmaktadır! Halbuki eşeklerin başlıca mesleği odun taşımaktır, bütün zilletin sebebi odundur. Dur ben de arpa-buğday işine gireyim der miskin eşek. Gördüğü bir buğday tarlasına aşk ile dalar. Göğermiş ekinleri bir güzel çiğner, âfiyetle dişler, sonra da tarla sahibinin hışmına uğrar. Adam eşeğe serbest dolaşım hakkı vermez, tarlanın dışına attığı gibi canını da yakar. Harnâme'de harikulâde bir beyit vardır. Kendi tabiatına, kendi meşrebine benzemeyen hayatlara ahmakça özenenleri hicveden bir beyit: Bâtıl isteyü haktan ayrıldım, Boynuz umdum kulaktan ayrıldım Harnâme bir "fabl"dır ve fabllar hayvan masalı değildir, insan için lisan-ı münasiptir. Bu yazı da aslında "geyik muhabbeti" olmadı ya! Sahi geyikler çift tırnaklı mıydı, tek tırnaklı mı?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.