Güven oylaması ve hindi

A -
A +

Bugün hükûmet programının güven oylaması yapılacak. Ben size siyaset dışı bir hikâye anlatayım da sonucu beklerken gerginliğinizi unutun. Bugün Amerika'da hemen bütün evlerde hindi pişiyor. Günlerdir süren koşuşturmalar, alışveriş telâşları nihayet bugün aile fertleri, akrabalar, ahbablarla oturulan sofralarda sükûn buldu. Amerika her sene kasımın dördüncü perşembesi Şükran Günü'nü kutlar. Nâm-ı diğer Hindi Günü. Yeni Dünya topraklarında kutlanan ilk bayramdır bu. Ve çok sonra ihdas edilen İstiklâl Günü'nü saymazsak sadece Amerika'ya ait olan tek bayram. Biraz dinî, biraz millî hüviyetli bir bayram. 1620 yılında İngiltere'de dinlerini rahatça yaşayamadıkları, zulüm gördükleri için bir gemiye dolup gelen Puriten mezhebinin "Ayrılıkçılar" kolundan 102 kişi bugünkü Massachusetts eyaleti kıyılarında kendilerini karaya attılar. Onlar Yeni Dünya'ya altın bulmak, zengin olmak gibi ticarî gayeler olmaksızın gelen ilk insanlardı. Onları getiren, sıradan bir ticaret gemisi olan Mayflower, bu tarihten sonra Amerikan tarihinin en namlı, en itibarlı gemilerinden biri makamına oturdu. Onlara Pilgrimler=Hacılar denir. Mevsim kış başlangıcıydı. Zorlu bir yolculuktan sonra daha zorlu bir hayat başlamıştı. Amerikan tarihinde o seneye "korkunç kış" derler. Amerikan İngilizcesi'nde "ilk kış" tabiri o sene için kullanılır. Gelenlerin yarısı o kış açlıktan, hastalıktan öldü. Mart ayında birgün, betleri benizleri solmuş, ne yapacaklarını kara kara düşünürlerken ansızın kulübenin kapısında bir kızılderili belirdi. İrkildiler. Fakat kızılderili hiç de vahşi görünmüyordu. Sağ elini kaldırdı, İngilizce olarak "Hoşgeldiniz" dedi. Ürküntü yerini şaşkınlığa bıraktı. O kadar şaşırmışlardı ki, bir süre kıpırdayamadılar. Gelen Patuksets kabilesinden Samoset'ti. Bu kıyılara gelip giden Avrupalı tacirlerden bir kaç kelime İngilizce öğrenmişti. Samoset'in kabilesi, yine tacirlerin hediyesi olan vebadan kırılıp geçmişti. Samoset bir kaç gün sonra bir arkadaşını getirdi: Skuanto. "Size bu yardım edecek." dedi. Skuanto 1614'te bir gemi tarafından esir alınmış, Avrupa'ya götürülmüş, birçok memlekette, pek çok şehirde türlü maceralar yaşamış; "medenî Avrupa"nın arenalarında, "Amerika vahşilerinden örnek" diyerek ayı ile dövüştürülmüş, nihayet kurtulup vatanına dönmüş bir kızılderiliydi. Bir hayli İngilizce öğrenmişti. Skuanto Pilgrim'lerin hayatını kurtardı. Onlara hindiyi ve mısırı tanıttı, nasıl mısır ekeceklerini, nerelerde avlanacaklarını, nasıl balık tutacaklarını öğretti. Hayat yavaş yavaş düzene giriyordu. Yaz boyunca ektiler, diktiler. Sonbaharda hasat yüzlerini güldürdü. Hepsine bol bol yetecek mahsul elde ettiler. Baktılar ki, kızılderililer ürünü kaldırdıktan sonra şükür bayramı yapıyorlar, bütün kabile bir araya gelip dua ederek yiyip içiyorlar. Onlar da bu âdete uydular, üç gün süren Allah'a şükür bayramı kutladılar. Yeni Dünya'daki ilk "Şükran Günü" idi bu. Yemekten önceki duada "Allah tarafından gönderilmiş hediyesin sen" diyerek Skuanto'ya da şükranlarını sundular. (Kızılderilileri katletme faaliyetinin başlamasına henüz 50 sene vardı). Tarihçiler derler ki, "Aslında o günkü sofrada hindi yoktu, ördek vardı." Neyse, hangisiyse... İşte kasım ayının son perşembesi büyük bir coşkuyla kutlanan Şükran Günü'nün tarihçesi böyledir. Şükran Günü'nde masalardaki baş yemek; kızarmış hindi, haşlanmış mısır ve kızılcık sosudur. Bu bayram, ayrıca, öncesi ve sonrasıyla, yoksullara yardım faaliyetinin hız kazandığı, ihtiyaç sahiplerinin gözetildiği, kimsesizlerin aranıp sorulduğu bir zaman dilimidir; ve bu bayramla birlikte Amerika'da yeni seneye kadar devam edecek yoğun bir alışveriş ve hediyeleşme dönemi başlar. Şimdi güven oylamasına dönebiliriz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.