Hitler-Şaron

A -
A +

Yıllar önce New York-Brooklyn Onüçüncü Cadde'de bir dükkân sahibi "Yahudiler tarih boyunca en çok zulme uğramış millettir" demişti. Öyleyse Filistin'de olup bitenler karşısında, Yahudiler tarih boyunca gördükleri bütün zulümlerin intikamını, kolektif ve sadist bir şuuraltı ile Filistinlilerden almaya mı kalktılar diye akla geliyor. Kendi ırklarından, aynı coğrafyada beraber yaşamak zorunda oldukları bir kavme revâ gördükleri zulüm akla sığmamaktadır. Yıllardır Hitler Almanyasında uğradıkları soykırım yüzünden dünya kamuoyunu ayağa kaldırmışlardı, şimdi kendileri benzer bir soykırım uygulamakta. Şaron gitgide Hitler'e benzemekte olduğunu farketmiyor mu? Hitler Musevileri yoketmek için nasıl çalıştıysa Şaron hemen hemen ayni metodlarla Filistin'i yok etmek üzere harekete geçmiştir. Abba Eban'ın iki ciltlik My People=Halkım isimli kitabında Yahudi tarihinin bölümleri sıralanır: Helenistik Çağda Yahudiler, Roma İmparatorluğu'nda Yahudiler, İslâm İmparatorluğu Devrinde Yahudiler, Osmanlı İmparatorluğu'nda Yahudiler, Rönesans Çağı'nda Yahudiler... Manhattan Beşinci Cadde'deki Yahudi Müzesi'nin üçüncü katında duvardaki bir şemada da bu tarihî kader sergilenmektedir. Sözün kısası, İsrailoğulları tarih boyunca devlet olamamış, kendilerini hep başkalarına göre adlandırmışlar. "Devlet" olmak her millete vergi olmayan bir kaabiliyet. Hâlâ devlet olamadıklarını da son olaylarla göstermektedirler. 1948'de devlet olduklarını ilân ettiler, fakat bu iş bayrak dikmekle, para basmakla, parlamento kurmakla olmamaktadır. İsrail bugün, terörist ilân edilip kınanan grupların derekesine düşmüştür. Dünya kınamaktadır ama hâlihazırdaki ABD hükûmeti Şaron'un arkasındadır. Halbuki Şaron'a "Hitlerleşmemesini" ihtar edecek olan tek kuvvet ABD'dir. ABD, mazlumdan yana olmayan, tarafsız bile olmayan bu tavrını devam ettirirse "büyük devlet, süper güç" ünvanına da leke sürecektir. Bir şehirde ayda bir aklî dengesini kaybeden bir iki kişi intihar eder, üçü geçerse psikologlar sebepleri üzerinde düşünmeye başlar. (Gösteri gayesiyle köprüye, dama çıkanları saymayın.) Fakat bir şehirde gencecik insanlar her gün kendilerini havaya uçuruyorlarsa orada yaşamak ölmekten daha beter hale gelmiş demektir. Bu ayağa kalkışlar bazılarının sandığı gibi, İslâm adına değildir; topraklarına el konan, kardeşi, karısı, anası, babası, evlâdı katledilen insanlar F-16'ları, tankları olmayınca bombaları kendi üzerlerine bağlıyor. Bir İsrailli gazeteci "Filistinli gençlerin arasında intihar komandoluğu popüler bir spor haline geldi" diyerek alay etse de dünya bu gençleri canlarından bezdirip yaşamaktan vazgeçiren olayın vahametini görmelidir. İntihar bombacılarını tasvip etmiyorum elbette, fakat olayları doğru yorumlamak gerekir. İsrail, devlet olduğunu iddia ediyorsa terörist ilân ettiği Filistin'e terörist ruh ile saldırmaktan, kana kan istemekten vazgeçmek zorunda. Terörün en tehlikelisi devlet kisvesine bürünenidir. İsrail, devlet terörünü sürdürürse tek tek Filistinliler ayağa kalkacağı gibi, Orta Doğu'nun her yerinde, hatta dünyanın başka yerlerinde, New York'ta, Paris'te, Londra'da farklı milletlere mensup insanlar da bu zulme, bu katliama başkaldıracaktır. Şaron şu an çeşitli ülkelerde yaşayan Yahudilerin olduğu kadar gelecek neslinin de sorumluluğunu taşıyor. Aklı başında Yahudiler de kendi selâmetleri için bu gidişe dur demeli. Fertlerin düşmanlığını kazanmaktan sakınmak gerekir. Bir ordu, bir teşkilât, bir dernek, her neyse organize olmuş bir topluluğun peşine düşersiniz, ama tek tek fertler cürüm işlemeye kalkarsa bunun önüne geçemezsiniz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.