İki yorum, üç karar

A -
A +

Haziran ayının sonunda Amerika'da üç ayrı mahkeme kararı gündeme düştü. Önce Federal Temyiz Mahkemesi Dokuzuncu Dairesi ABD millî andındaki "Under God=Allah'ın himayesinde" tabirini anayasaya aykırı ilân etti. Ant metnine 1954'te girmiş bu ibarenin din ve devlet işlerinin ayrılığı ilkesine ters düştüğü iddia ediliyor. Ant metninin tamamı şöyle: "Allah'ın himayesinde, tek ve bölünmez, adalet ve hürriyeti her ferdi için düşünen ABD'nin, bayrağında tecessüm eden cumhuriyetine ve bayrağına sadık kalacağıma and içerim." Ardından Yüksek Mahkeme vergi gelirlerinin dinî ve din dışı özel okullar için burs ücreti olarak kullanılabilmesinin anayasaya aykırı olmadığını karara bağladı. Yani, çocuğunu dinî veya din dışı özel okullara göndermek istediği halde okul ücretini karşılayamayan aileler için, halktan toplanan vergilerden fon ayrılabilecek. Amerika'da özel okulların yüzde 85'i dinîdir. Ardından Federal Temyiz Mahkemesi Onuncu Dairesi 1999'da Colorado eyaletinde -15 ölü ile Amerikan okullarındaki şiddet olayları tarihinin ilk sırasına yerleşen- Columbine Lisesi katliamında, arkadaşları tarafından açılan ateş sonucu öldürülen çocukların ailelerinin okula astıkları hatıra plakalarını, üzerlerinde dinî motifler olduğu için anayasaya aykırı bulduğunu açıkladı. Birbirinden farklı görünen bu üç dava anayasanın aynı maddesine dayanmakta. Anayasanın birinci değişiklik maddesi, aynı zamanda 10 maddelik "Bill of Rights=İnsan Hakları Beyannâmesi"nin de birinci maddesi şöyle başlar: "Kongre herhangi bir dini tesis etmek üzere ya da herhangi bir dinin tatbikatını engellemek üzere kanun yapamaz." Mesele bu cümlenin iki farklı yorumundan çıkıyor. Kimileri diyor ki, bu dinî çoğulculuğa müsamaha için bir emirdir. Bazıları da diyor ki, hayır bu dini toplum hayatından silmek için bir emirdir. Cümlenin birinci yorumu halkın büyük çoğunluğu tarafından destek görüyor. "Devletimizin kurucularının bizzat kendi beyanlarından ve yaşayışlarından da böyle istedikleri apaçık bellidir." diyorlar. "Zaten bu devlet Avrupa'da rahat yüzü görmeyen farklı mezhep mensupları için sığınak olmuştu, taa 1500'lerden beri dinî serbestiyet bu toprakların karakteridir." diyorlar. Henüz azınlıkta olan ötekiler de "Haklarınızın ihlâl edilmesi, sadece paylaşmadığınız bir inancı kabul etmeniz için zorlanmanızdan ibaret değildir, paylaşmadığınız bir inancın başkaları tarafından açıkça tatbiki de sizin hakkınızı ihlâl sayılır. Din fertlerin özel hayatının içinde kalmalıdır. Din ile devlet işlerinin ayrı olması yetmez, din ile toplum işleri de ayrı olmalıdır." diyor. Nitekim "Allah'ın himayesinde" ibaresinin çıkarılması için, çocuğunun her gün bunu duymaktan rahatsız olduğunu öne sürerek, bir veli dava açmıştı. İki farklı yorum. Bu yorum farkı hakimler arasında da var ki, bir kısmı "Allah'ın himayesinde" ifadesini ve okula öğrencilerin hatırasını yaşatmak üzere asılan, dinî sembolleri olan plakaları anayasaya aykırı bulurken, diğer bir grup hakim vergilerin dinî okullara burs temininde kullanılabilmesini anayasaya aykırı bulmuyor. Dikkat edilirse burs meselesi, sadece sembolik bir kıymeti olan ötekilere göre çok daha radikal, çok daha ciddî bir karardır. Zaten Bush'un zaferi olarak kabul edildi. Her üç karar üzerinde de tartışmalar devam ediyor. Halktan yükselen şiddetli tepkiler üzerine ant metni meselesi şimdilik askıya alındı. Halbuki, eğitim sisteminde reform sayılacak burs meselesi kararı pek de ses getirmedi. İnsanlar sembollerle uğraşırken gerçek konuyu gözden kaçırıyor. Anayasa maddelerinin bu iki tarafa da çekilebilir karakteri her ülkede başları ağrıtmakta. Yazanlar neden daha açık yazmazlar sanki?!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.